BÖLÜM 7

3.9K 111 32
                                    

SARIXAN KONAGI

Ev ahalisi ayaklanmış aşağı kata inmişti, çoğunluk olarak sevilmeyen birini gözleri ağrıyordu. Tuhaf olan Egitin de burda olmayışıydı. İkisinin birlikte gitmiş olabileceği ihtimalinden beri Dilzarin yüzü düşüktü.

Kahvaltısına neredeyse hiç dokunmamıştı, anneannesinin baş hareketiyle sofradan kalkıp avluya yöneldi. Çok geçmeden Hişyar hanım da yanında yerini aldı.

" - Ne diye yüzünü asıyorsun sabahtan beri ?
+ Görmüyor musun ikiside yok konakta.
- Ne olmuş yoklarsa ? Belki gitti kızı babasının evine bıraktı ne biliyorsun ? Aklına hemen kötüyü getirme !"

Derin bir nefes çekip " inşallah öyledir" diye soludu.

**

Öğle namazı vaktinde Egit eve gelmişti. Uykusuzluktan, belki birazda ağlamasının etkisiyle gözleri kan çanağına dönmüştü. Koşarak üst kata, Dilanın odasına çıktı.

Kapıyı açmasıyla içindeki endişe katlanarak devam etti. Neredeydi bu kız ? Yatağı hala dağınık, dün gece debelenirken düşürdüğü gece lambası hala yerde paramparçaydı. Gözü yatağın üstündeki kan lekesine takılınca içindeki pişmanlık adeta kalbini deliyordu. Nasıl yapmıştı böyle bir hatayı ?

**

Deli dana gibi avluda dört dönüyordu, kimse, Hişyar hanım dahil yanına yaklaşmadan evin camlarından gözetliyorlardı. Egit resmen delirmişti, hiç bir koruma Dilanın evden çıktığını görmemiş, hiçbir çalışan Dilayı evin içinde de görmemişti. Aklını kaçıracaktı, sanki buhar olup uçmuştu. Şevvali defalarca aramıştı fakat kardeşi hiçbir telefonunu açmamış, mesajlarınada cevap vermemişti.
Bir kaç dakika geçtikten sonra bahçe kapısı açıldı, kapı önünde nöbet tutan adamlardan biri, kafası eğik şekilde içeri girdi.

" - Ne oldu ? Bir haber mi var ?
+ Ağam.. kapının önünde polisler var, seni görmek istiyorlar.
- Söyle girsinler çabuk !"

Egitin içini kötü bir his kaplamıştı, Dilaya birşey olmuş olma ihtimali onu çıldırtmaya yetmişti. Avuç içlerine biriken teri pantolonunun üstüne sildiği sırada içeriye giren memurlara pür dikkat bakıyordu.

" - Buyurun memur bey, kötü birşey yoktur inşallah ?
+ Hakkınızda şikayet var Egit bey, bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor.
- Ne şikayeti ? Kim şikayet etmiş ? Benim karım kayıp siz şikayet diyorsunuz !
+ Şu an size daha fazla bilgi veremeyiz, lütfen zorluk çıkarmadan bizimle gelin."

Egit burnundan soluyarak sert adımlarla dış kapıya yöneldi, hareketlenen adamlarını tek bi bakışla yerine çivileyerek polis arabasına bindi.
**

İçindeki o kötü his onu bir an olsun terk etmemişti, karşısında hala tek kelime etmemiş amirin sert yüzüne baktıkça da azalacak gibi değildi zaten. Ne kadar kendide sert, soğuk, duygusuz durmaya çalışsa da midesini kemiren o iğrenç histen kurtulmak için lafa girmeye karar verdi.

"- Amirim, artık beni buraya neden çağırdığını söylesen diyorum ?
+ Hakkında şikayet var Egit bey, birazdan sorguya alınacaksın onu bekliyorum.
- Ya ne şikayetin den bahsediyorsunuz siz ? Kim şikayet eder beni ? Böyle boş işlerle uğraşmak yerine gidinde karımı bulun !"

Sinirlenmiş, öfkesini içinde tutmamıştı daha fazla. Aklı almıyordu, koskoca Egit ağayı kim şikayet edebilirdi sanki ? Bir eliyle sertçe yüzünü sıvazlarken diğer elini de yumruk haline getirmişti.

" + Dilayı bulmadığımızı kim söylemiş ?
- Buldunuz mu ? Çabuk söyle amir nerde karım ? diye ayağı kalkıp  tısladı
+ Karın muhtemelen yüce Sarıxanların konağındadır."

Amir bey ne kadar sakinse, ona tezat olarak Egit ise bir o kadar sinirliydi. Karşısındaki adamın kinayeli konuşması da işin cabasıydı.
  Kendi kendine elimden kaza çıkacak şimdi diye söylenirken karşısındaki adamın söyledikleri ile gözleri fal taşı gibi açıldı.

" + Karın Dilzar kayıp ise git evinde ara bulursun, ha yok eğer karım dediğin tecavüz edip kemerle yüzü tanınmayacak şekile girene kadar dövdüğün, resmi nikahın olmayan, bu kadar eziyetten sonrada inşallah artık dini nikahın dahi olmayan Dila ise, o artık bizim himayemiz altında.
- Koskoca ağanın karısı sizin himayeniz altında ? Güldürme beni amir bey, hem sizene bizim tartışmamızdan ? Karı benim değil mi, severimde döverimde!
+ Orda dur Egit bey, karşındaki adamın kim olduğunu da unutmadan konuş ! Senin ağalığın bana sökmez, karısını dövendende benim gözümde değil ağa adam bile sayılmaz!"

Egit sinirden köpürüyordu, karşısında ki ne kadar polis olsa bile ne cüretle kendisiyle böyle konuşurdu ? Dişlerini sıkıp ayaklandı, kendine hakim olabilmek için iyice kasmıştı kendini. Tam ağzını açıp öfkesini kusacakken karşındaki amirin ondan önce davranmasıyla olduğu yere çivilendi.

" + Hakkınızda cinsel istismar ve darptan şikayet var Egit bey, savcılığa sevk edilene kadar sizi nezarethanede misafir edeceğiz. Avukatınız gelene kadar susma hakkınızı kullanabilirsiniz.
Arkadaşlar ! Egit beye kral süitine kadar eşlik edin bakalım."

Egit çıldırırken orta yaşlı memur sevinçten dört köşeydi. Bi koyun sürüsü birine ağa diyor diye kendini Şam padişahı sanan bu zibidiye haddini bildirmişti, daha ne istesindi. Ha evet canı gönülden istediği son bir şey daha vardı, o da Dilanın durumunda olan kadınların susmamasıydı. Bu zulme karşı sessiz kalmamalarıydı. Hatta bu durumda artık hiç bir kadının olmamasıydı..

**

Bir kaç saat önce.

Iki memur hastaneyi terk etmek üzereyken bir kadının üstünden sanki tonlarca yük kalkmıştı. Ama o kalkan yük kadar kalbine bir şey çöküyordu. Utanç mıydı, acı mıydı yoksa aşk mıydı bilemiyordu. Aslında hepsi bir arada da olabilirdi, kendisine bu acıyı yaşatan aşığım dediği adam olduğu için utanç duyuyordu.
Yüreğindeki yara o kadar derindi ki yüzeysel olanların sızısını bile hissetmiyordu, gözlerini tavana dikmiş usulca ağlarken verdiği ifadeyi bir daha aklından geçirdi. Egit Sarıxan yaptı demişti, bunu itiraf etmiş olmaktan zerre pişmanlık duymuyordu, çünkü her ne kadar aşkından öleceğini bilse bile kendi rızası olmadan yapmış olması ona resmen bir istismarcı gözüyle bakmasına sebep olmuştu.
İçeri giren Şevval ile düşüncelerinden sıyrıldı. Dolu dolu gözlerle bakıyorlardı birbirlerine, Şevval genç kızın ellerini avuçlarının arasına aldı ve daha fazla duramadı yuvalarında inci taneleri..

" - Canım Dilam, bunları yaşadığın için o kadar üzgünüm ki, öyle bir adamın kardeşi olmaktan bile utanıyorum.. Bilirsin senin bende yerin her zaman apayrı olmuştur, o yüzden sende kabul edersen eğer birlikte buralardan uzaklara gidelim isterim. Ama yok desende anlarım, o kansızın kanından olmak benim için bile dayanılmaz.."

Dila da ağlıyordu, ne kadar dışına yansıtamasada böyle düşünceli bir dosta sahip olduğu için içten içe mutluydu. Kabul etti Dila, Şevval ile yepyeni bir hayata, utanç verici aşkından da, geçmişinden de kurtulmaya ilk adımını attı.
Hayırlısı olsundu.

TECAVÜZE SESSIZ KALMAK TECAVÜZE ORTAK OLMAKTIR, SUSMAYIN !

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 15, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUMA - GÖNÜL YARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin