5

95 5 0
                                    

Asel'le vakit geçirmekten çok keyif almıştım.Belki de şu son bir yılda ilk defa gülmüştüm.Asel'le ayrılıp cehennemdeymişim gibi yandığım o eve gelmiştim.

Her zaman olduğu gibi direk odama çıkmıştım.Kıyafetlerimi değiştirip,çalışma masasında ki uzun zamandır çözülmemiş test kitaplarına kısa bir bakış attım  ve biraz ders çalışmaya karar verdim.Eksik olan konularımın anlatım videolarını izleyip ardından onlarla ilgili test çözdüm.Bu sene üniversite sınavına girecektim ve bir yer tutturmam gerekiyordu.Aksi takdirde cehennemimde yanmaya devam edecektim ve özgürlüğüme kavuşmam zaman alacaktı.

Çözdüğüm testleri kontrol ederken karnım sesler gelmeye başladı.Sabahtan beri kahve haricinde bir şey tüketmemiştim .Evdeki sessizlikten evin boş olduğu kanısına vardım ve mutfağa inip kendime bir tepsi çıkardım.Küçük parça bir ekmeğin içerisine domates ve peynir koyarak,yanına bir bardak meyve suyu alıp tepsiye yerleştirdim ve odama geri çıktım.Bilgisayarımdan, en son izlediğim The Vampire Diares'i açtım.

.

İki saat önce uyumak için yatağıma girmiştim ama bir türlü uyuyamıyordum.Düşüncelerim,zihnimin duvarlarına sürtünüp kıvılcım çıkaracak kadar kışkırtılmıştı. Asel'le beraberken gülüyordum ve bu bana bir nevi ihanet gibi geliyordu.Meral'in dostluğuna ihanet.

Yatağımın yanındaki pencereden gökyüzünü seyretmeye başladım.Sanırım bu dünyada ki tek şansım buydu:yatağımın yanında bir pencere bulunması ve yıldızlar eşliğinde uykuya dalabilmem ve pencerenin hemen altındaki priz.:)

Gökyüzünde milyonlarca yıldız vardı ama şu an biri  gözüme çarpıyordu.Tüm yıldızların biraz ötesinde tek başına ve diğerlerine göre daha az parlak bir yıldız.Bir an için o yıldızı kendime benzettim.Ve kendi yerime koyduğum yıldızın,bir anda gökyüzünden düştüğüne şahit oldum.Hemen ardından kapı çaldı.Yastığımın kenarında duran telefonumu alıp saate baktığımda şaşırmıştım.Bu saatte eve kim gelirdi ki?Umursamadan gökyüzünden intihar eden yıldızın hüznüne kapıldım.Nerde olsam,nereye kendimi ait hissetsem yine de olumsuzluklar peşimi bırakmıyordu ve beni boşluğa sürükleyip ordan aşağı atıyordu.Hiçmişim gibi hissediyordum.Bomboş,kimsesiz,çaresiz bir hiçlik hissi.

Aklımda kurguladığım düşünceler gözümden bir damlanın dudağıma doğru yol almasına sebep oldu.Kapı hala çalıyordu.Allah aşkına bu saate kadar annemgilin evde olması gerekmiyor muydu?Yoksa eve gelmemişler miydi?Ani bir hareketle yataktan kalktım ve aşağı inip kapıya doğru koştum."Kim o?"diye seslendim kapının dışında her kim varsa.

"Doğa aç kapıyı!"diye tanıdık boğuk bir ses işittim,bu ağabeyimdi..İyi de niye bu kadar geç kalmıştı?Kapıyı usulca açıp ardındaki ağabeyime baktım ve karşımda bir harabe gördüm.Ona ne olmuştu böyle?

"Doğa-"sözlerini tamamlayamadan dengesini kaybedip üzerime yığıldı.Onu zar zor kollarından tutup kaldırdım, koltuğa oturtum ve bende yanında yerimi aldım."Sarhoş musun sen?"diye sordum.Bana baygın baygın baktı.Evet kesinlikle sarhoştu.Bunu kızarmış aynı zamanda şişmiş gözlerinden ve leş gibi kokmasından anlamıştım.Ağabeyim,sık sık içerdi ama zevk almak içindi.Çünkü bir derdi yoktu.Ama ilk defa onu böyle kör kütük sarhoş olmuş bir şekilde görüyordum ve kızaran gözleri ağladığının belirtisiydi."Hı hı."dedi ve ben daha ne olduğunu anlamadan bana sarıldı.

"Doğa,anlıyorum.Seni şimdi anlıyorum.Kardeşim, beni affeder misin?"ağzından çıkan sözleri ilk önce algılamada güçlük çeksemde ne dediğini idrak ettiğimde gözlerimin faltaşı gibi açıldığını hissettim ama bunu sarhoşluğuna verdim ve konuşmaya çalıştım."N-ne neden bahsediyorsun Ateş?"dedim ve evet ona adıyla hitap ediyordum.

Hayallerimin SınırıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin