2

128 6 0
                                    

Ben bu evde görünmezdim,ruhtum,umursanılmayacak kadar önemsizdim. Gecenin bilmem kaçında eve gelmiştim.Ağabeyim koltukta oturmuş,uykusunun geldiğini belli eden gözlerini oyalamak için televizyon izlediğini anlayabiliyordum. Her zaman ki gibi görünmez olmayı umut ederek,odama gitmek için adımlarımı salondaki odama çıkan merdivenlere yönlendirdim.İlk basamak için ayağımı kaldırdığım anda salondan ağabeyimin kalın sesi duyuldu.
"Doğa?" sorar ve aynı zamanda şaşkın gözlerimi ona çevirdim. Adımı en son ne zaman söylediğini bile hatırlamayacak kadar şaşırmıştım.
"Saatin kaç olduğundan haberin var mı?" sesi bir kat daha kalınlaşmıştı. Haklıydı. İlk defa bu kadar geç saatte eve geliyordum. Ama bu hesap sorar gibi soruyu soramazdı.Beni on sekiz yıl merak etmemiş,tabiri caizse hiç bir taraflarına sallamamış,olan bir ağabeyin bunu sorması haksızdı.
"Var." dedim oldukça soğuk sesimle. Meral'den sonra ağabeyim dahi olsa-ki orası tartışılırdı- insanlara buz tutmuştum,ısınamıyordum bir türlü.
"Biz seni sokaklarda bir taraflarını sürt diye mi o kıç kadar kitapçıda çalışmana izin verdik?"dedi sinirlice. Onun sinirli çıkan sesinden kat kat daha fazla sinirlenmiştim. Ve artık bir şeyleri dışa vurma zamanımın geldiğini farkettim.Çünkü Meral'in ölümünden sonra hiç yanımda olmamışlardı,ve bu oldukça zoruma gitmişti.
Histerik bir kahkaha attım. Sahi en son ne zaman kahkaha atmıştım,sinirden bile olsa? Bu soruyu cevapsız bırakıp kelimelerin acımasızca ağzımdan çıkmasına ilk defa izin verdim.
"Pardon da,beni ne zamandan beri merak ediyor oldun? "
"Orospuluğa başladığın zamandan beri." söyledikleri bir yumru gibi boğazıma oturmuştu. İnsanların ,bu ailenden biri bile olsa,senin ne yaptığını bilmeden,neler yaşadığını anlamadan,seni yargılaması çok iğrençti. Bu hakikaten insanlığın adını kirletiyordu.Sinir katsayım zirveye ulaşırken,susmadım. Eskisi gibi zavvalıca susmadım.

Susmayacaktım...

"Sana hesap vermeyeceğim,çünkü kardeşine orospu sıfatını layık gören biri ne ona hesap sorar,ne de kardeşi ona hesap verir. Ayrıca o kıç kadar dediğin kitapçı,ve oradaki kitaplar benim gibi ailesi olmayan bir kıza kucak açtılar. Kitaplar,benim annem,babam,ağabeyim... Gerekirse o kıçı kıytırık dediğin kitaplara hesap verir de sana vermem."dedim bağırarak. Derin derin solurken annem ve babam uykulu gözleriyle yanımıza gelmişlerdi. Babam,o soğuk ve bana göre kulağa mide bulandırıcı gelen sesiyle konuştu.
"Ne oluyor burda?" Ağabeyimle gözgöze geldiğimizde,gözlerimin içine bakarak."Kızını sokaklardan topluyoruz." dedi. Sanki beni koruyup kolluyordu da yaptığım,daha doğrusu yaptım olarak kabul ettiği,şeye kızıyordu.
Susmamaya devam ederek cevap verdim.
"Aaa,sevgili ağabeyciğim konuşmadan önce,sevgili anne ve babama 'kızınızı merak ediyor musunuz ki?' diyecektin. Ya da 'sizin bir kızınız vardı hatırladınız mı?' diyecektin." dedim alaycı ses tonumla. Ama bunun bile umurlarında olduğunu sanmıyorum.
"Doğa,bu saatte dışarıda ne geziyordun?" dedi tüm soğukluğuyla babam.
"Sanki,umrunda? Niçin sorup da kendini yoruyorsun babacığım?" dedim dalga geçerek. Bu sefer de ben haddim,onlara göre,aşmıştım. Ama benim de canıma tak etmişti artık. Sokaklarda sürttüğüm yerine,Meral'in aklıma gelmesiyle-ki hâlâ psikolojim yerinde değilken- olduğum yere çöküp hareket edemediğimi bilseler ne yaparlardı acaba? Bu soruyu da yanıtsız bırakarak bir daha kendime ailemin beni umursamadığını yoklamak için olan bu soruları sormama kararı aldım.

"Sen çok fazla olmaya başladın."diyerek işaret parmağını bana doğru sallayarak hiddetlendi.Annem,babamın bana doğru salladığı işaret parmağını,eliyle bir bütün olarak tuttu ve yavaşça aşağı indirdi.Ardından sakin ol demek istercesine elini babamın göğsüne koydu.Bu beni koruyucu tavrına çok şaşırmıştım.Yıllar sonra ilk defa bir aile bireyim tarafından korunuyordum.

"Artık o kitapçıda çalışmayacaksın!"babam daha çok bağırdı.Annemin beni koruma planı işe yaramamıştı.Ama babamın dediği şeyi yeni yeni kavradığımda kan beynime sıçradı.

Hayallerimin SınırıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin