20

7.7K 488 135
                                    


Keyifli okumalar
💗

Ani şoklar iyi değildi. Bu aralar bunu fazla yaşıyordum ve canımı sıkmaya başlamıştı. Neden normal bir hayatım yoktu? Sadece sakin bir gün geçirmek istiyordum. Özellikle de Jimin ile aram düzelmişken.

Kaşlarımı çatmış koltukta otururken beni inceleyen bedenlerden oldukça rahatsız olmuştum. Karşımda oturan ve adının Ki Woon olduğunu öğrendiğim orta yaşlı adamla annemin arasında bir şeyler vardı.

Bununla da kalmıyordu. Joon Seo bu adamın oğluydu. Kısacası başım beladaydı. Hem de çok büyük.

Annemin bu yaptığına bir anlam veremiyordum. Babamın ölümünden sonra geçen onca yıl da böyle yaşamıştı. Peki şimdi neden biriyle ilişki kurmak istiyordu. O adam babamın yerini tutamazdı. Şimdi babamı daha çok özlüyordum.

Eğer babam yerine annemi kaybetmiş olsaydım acısını duyardım ama eksikliğini hissetmezdim. Ama babamın eksikliğini hissediyordum.

"Joon Seo ile aynı okulda okuyormuşsun Miley. iyi anlaşıyor musunuz?"

Ki Woon denilen adamın sorusuyla ağzımı açmış cevap verecektim ki Joon Seo araya girdi.

"Çok iyi anlaşıyoruz baba. Biz gerçekten yakınız."

Kaşlarım daha da çatılırken bana sırıtan Joon Seo'ya el hareketi çekmemek için kendimi zor tuttum. Bu pislik ne hakla yakın olduğumuzu söyleyebiliyordu?

"Öyle mi bunu ben neden bilmiyorum? Sanırım yakın olduğumuz zamanı rüyanda falan gördün."

Annem ve Ki Woon dediğimle oldukça şaşırırken Joon Seo koltukta bana doğru kaydı ve kolunu omzuma attı. Ondan kurtulmaya çalıştım fakat omzumu daha da sıktı.

"Ne kadar şakacısın Miley."

Yüzümü buruşturup koltukta olabildiğince kenara kaydım ve ondan kurtuldum. Bana yakın olması bile tedirgin ediyordu. ayrıca fazla yüzsüzdü. neden benimle uğraştığını bilmiyordum. ve sorun şu ki bu çocuk benim başıma bela olacaktı.

"Miley, bana mutfakta yardım eder misin."

annem mutfağa doğru ilerlerken derin bir nefes verip koltuktan kalktım ve onu takip ettim. kalkarken bana oldukca imalı bakmıştı. yani aramızda saçma bir tartışma geçecekti ve gecenin sonunda ağlayan taraf ben olacaktım. bu berbattı işte.

mutfak tezgahında yiyecek şeylerle uğraşırken bana bakmadan konuşmaya başladı. bu arada ben de donuk bakışlarımla onu izliyordum.

"ne yaptığını sanıyorsun. Joon Seo'ya çok kaba davrandın."

sakin konuşsa da ses tonu sinirli olduğunu gösteriyordu ama bu pek umurum da değildi. bana sinirlenmesini umursamıyordum çünkü haklı taraf bendim.

"hiçbir şey bilmiyorsun. ondan hoşlanmıyorum. ayrıca Ki Woon denen adamla ilişkiniz hiç hoşuma gitmedi."

annem sesli bir kahkaha atarak bana döndü. daha çok alay eder gibi bir hali vardı. ama birazdan alaylı halinden eser kalmayacaktı. bunu çok iyi biliyordum.

"buna sen mi karar veriyorsun. işime karışma.
ve sessizce dur."

gözlerimi yumarak sakinleşmeye çalıştım. böyle bir tepki bekliyordum. ne dersem deyim beni takmayacaktı. kendi ne istiyorsa onu yapardı. bu yıllardır böyleydi.

"Joon Seo iyi biri değil. eminim babasıda öyledir. onları evimize sokman bile
saçmalık."

annem işine geri dönerken bana oldukça sert bakışlarından birini yollamayı da ihmal etmemişti.

"sinirleniyorum haberin olsun. Ki Woon ile ciddi düşünüyoruz. kendini hazırlasan iyi edersin."

bu sefer alayla gülen ben oldum ama daha çok sinirliydim. sinirlenmiştim. sadece Joon Seo için değil o adamı babam yerine koyduğu için de sinirlenmiştim. bu gerçekten kalbimi acıtıyordu.

"o adam babamın yerini tutamaz. ve ben bunu istemiyorum. ikimizde zarar göreceğiz. neden anlamak istemiyorsun."

annem yanda duran bıçağı alarak önünde ki yemek malzemelerini kesmeye başladı. bu arada sesli bir şekilde yutkunarak biraz geri gittim. ne yapacağı belli olmazdı. tedbirli olsam iyi olurdu.

gerçekten kafayı yemiştim.

"onları 4 aydır tanıyorum Miley. iyi insanlar. üstelik babanla evliydim diye geçmişte takılı kalamam. geleceği düşünmem gerek."

"beraberde mutlu olabilirdik."

annem işine yeniden ara vererek elindeki bıçağı kenara koydu ve bana döndü. bana neden bu kadar duygusuz bakıyordu? bazen onun öz kızı olmadığımı düşünüyordum.

"ben Ki Woon ile mutlu olmak istiyorum."

bu söylediği beni iyice şoka uğratırken kalbimin acıdığını hissettim. o adamı tercih ediyordu. beni ve babamı arkada bırakıyordu.

"bunu istemiyorum. onlarla muhattap olmak
istemiyorum."

ısrar etmeye devam ettim. kararı değişmeyecekti emindim ama yine de uğraşmaya devam etmek istedim. geri adım atmak istemiyordum.

"Miley gerçekten sinirleniyorum. sesini kes ve içeri git."

görüş alanım hafif bulanıklaştığın da başımı yere eğdim. "onların yanına gitmeyeceğim. beni çok daha mutlu eden birinin yanına gideceğim."

arkamı dönerek mutfaktan çıkmak için hareketlendim ama annem arkamdan seslenince olduğum yerde durdum. ve o söylediği şeyle beni bitirmişti.

"Ki Woon ile bir kaç ay sonra evleniyoruz. ve dördümüz birden yaşayacağız."

tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım. Joon Seo ile aynı evde yaşama düşüncesi bile berbattı. buna bir çözüm bulmalıydım çünkü onlarla aynı evde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederdim.

hiç vakit kaybetmeden hızla evden çıktım. şu anda gerçekten ihtiyacım olan kişinin yanına gidecektim. Jimin'e.........

Miley ve annesi (kitaba pek uygun olmasa da olivia'nın gerçek annesiyle bu fotoğrafı aşırı hoşuma kaçtı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Miley ve annesi (kitaba pek uygun olmasa da olivia'nın gerçek annesiyle bu fotoğrafı aşırı hoşuma kaçtı..^-^)

  𝑺𝒂𝒓ı𝒔̧ı𝒏| 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin