AŞK SADECE…
Tenine çarpan soğuk rüzgarla atkısını yüzüne daha çok bastırdı. Teni ne kadar üşüse de gözleri ateşin sıcaklığıyla kavruluyordu. Dökülmekten bitap düşen gözyaşları artık içli bir şekilde yüreğine damlıyordu. İsyana hazırlanan yaşlar, genç kızın çektiği acıya dayanamayıp tekrardan gözlerinden yanağına doğru yavaşça akıyordu.
Bekle, diyordu. Bekle!
Elbet bir sonu olacaktı bu durumun.Aslında çok şanslıdır gözyaşları.Özgürce akıp boşalabiliyordu. Ya içte, yürekte akan yaşlar ne yapacaktı ? Onların acısı sonsuz ve en acıtıcı olanıydı.
Müjde, yürümesini keserek elini kalbine götürdü ve hıçkırmasını bastırarak ‘’ Aşk Sadece ölmekmiş!’’ diye bağırdı. Söylediği bir cümle bile onun ne çektiğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyordu. Söylediği sözden sonra derin bir nefes alarak ‘’ Ya bir nefeste bitir işini ya da diril yeniden ! ‘’ diyerek kalbine çaresizlik içinde haykırıyordu.
Yüzüne düşen yağmur taneleriyle gözünü açarak yağan yağmura baktı. Hiç acelesi yokmuşçasına yavaş yavaş ve tüm zarafetiyle düşüyordu yeryüzüne. Müjde bunu bir işaret olarak algılayıp ayağa kalktı. Yağmur nasıl toprağa dirilmesi için yağıyorsa kendine de tekrar diril diyerek mesaj veriyordu. Genç kız soğuktan titreyen eliyle gözyaşlarını silip, ‘’ Aşk sadece ölmek değil ölüp de tekrar diriltmekmiş. ‘’ diye kendi kendine fısıldadı.
1 AY ÖNCE –
Adı önce kendini sonra da baharı müjdelemişti doğduğu zaman. Müjde,annesinden ilk ayrıldığında mevsimlerden de bahara giriş yapılmıştı. Bu yüzden de ailesi ona hem hayatlarını hem de baharı müjdelediği için bu ismi layık görmüşlerdi. Müjde de ismine ana rahminde tutunmaya çalışan bebek gibi sarılmış kendini yaşamın güzelliğine kaptırmıştı. Bu gün Nisan’ın 15’i ve onun da doğum günüydü.
‘’ Öğlen oldu öğlen ! Doğum gününü bile uyuyarak geçiren tek insan sensin! ‘’ diyerek odaya dalan Sevcan Hanım kızının yatış şeklini görünce gülümsemeden edemedi. Müjde’nin bir kolu yastığın altında bir kolu ise yorgana sarılmış vaziyetteydi. Komik olan durum ise iki ayağının da yerde sürünmesiydi.
‘’ Koskoca kız oldun, hala nasıl yatman gerekeni öğrenemedin. Müjde kalk artık ! ‘’ diyerek yerlere kadar uzanan beyaz sade tülü kenara çekip camı açmıştı. Öğlen güneşi hızla odaya nüfuz ederken kızının yanına yaklaşıp yorganı bir hışımla çekti. Bu çekişle tüm dengesi altüst olan Müjde yere düşüp söylenmeye başlamıştı.
‘’ Kargalar kahvaltısını, horozlar sabah ötüşünü yapmadan beni niye uyandırıyorsun anne ? ‘’ diyerek cırlıyordu.
Sevcan Hanım, kızının uyuklayan halini görünce sesinin desibeli arttırıp ‘’ Senin o saydıkların işlerini halledeli saatler oldu ama sen hala kendi işini göremedin. Çabuk kalk, yoksa babanla ağabeyin sucuklu yumurtanı silip süpürecek ! ‘’
Müjde, annesinin sarf ettiği onca sözden sadece sucuklu yumurta kısmını anladı ve anında da ayağa kalkıp odadan dışarı koşarak çıktı. Ne ayağına takılan pijamanın ne de önünden hiç çekilmeyen kumral dalgalı saçlarının farkındaydı.
‘’ Yüzünü yıkamadan sofrayı oturmayı aklından bile geçirme! ‘’ diyen annesiyle hızını kesmeden banyoya koşarak yüzünü yıkayıp masaya oturdu. Babası ve ağabeyi onun bu haline gülerek bakıyordu.
‘’ Kız cadı sucuklu yumurtan olmasa doğum gününü pinekleyerek geçireceksin. Valla seni alana acıyorum. Adam kendine mi baksın yoksa sana mı ? ‘’ diyerek zor tuttuğu kahkahasını patlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Bölümlük Hikayelerim
Cerita PendekTek bölümlük bir solukta okunacak hikayelerim. Yüreğinize yeri geldi mi hüzün yeri geldi mi sıcacık bir his bırakacak. Peki siz okumaya hazır mısınız?