~7~

37 1 0
                                    

"Hey! Sana sana söylemem gereken şeyler var, buraya neden geldiğimizi unutuyordum az daha."
Uzaklara dalan Su Toprak'ın sesiyle irkilmişti.Düşüncelerinden çıkması pek zaman almadı;
-Söyle bakalım, seni dinliyorum?
-Ezgi'ye hediye almamız gerekiyor ve bu konuda bana en iyi senin yardımcı olacağını düşündüm.
-Pekala, nasıl bir şey düşünüyorsun?
Bu soru üzerine Toprak kahkaha attı;
- Ya şöyle kasiyer gibi konuşmayı keser misin?
Bu kez Su güldü;
-Tabiki de kesmeyeceğim beyefendi, elime fırsat geçti ve bunu sonuna kadar kullanacağım.
Beyefendi mi demişti? Sahi,bu isim ona ne de çok yakışmıştı. Bazı şeyleri kabullenmiyordu belki ama, bu çocuğa günden güne bağlanıyordu. O çocuksa Su'nun en yakın arkadaşlarından birine aşıktı.

Bu düşünceleri Toprak'ın sesi bozdu;
-Haydi Su Perisi, gidelim. Daha yapacak çok işimiz var.
- Tamamdır Kum Adam, nasıl istersen.

Aradan yarım saate yakın bir zaman geçmişti. Mağaza mağaza dolaşırlarken Toprak aniden bir camın önünde durdu.
-Su, şu nasıl?
Su gelip camın ardındaki kolyeye baktı. Kesinlikle kusursuzdu.
-Toprak bu çok güzel, hem Ezgi de sever böyle şeyleri. Bence hiç düşünmeden almalıyız.
Toprak bu söz üzerine çok mutlu olmuştu. İçeriye girdiler ve kolyeyi aldılar. Toprak'ın ne kadar mutlu olduğu gözlerindeki ışıltıdan belli oluyordu. Su, ona dikkatlice baktı be sordu;
- Teklifini kabul etti mi?
- Zaman istemişti, bugün de yemek sözü var, kararını açıklayacak.
- Haydi bakalım, iyi haberlerini bekleyeceğim.
- Umarım Su Perisi, umarım.
Artık ayrılık vakti gelmişti. Su, Toprak'a sarıldı. Toprak da ona teşekkür etti ve ayrıldılar. Bu sırada Su'nun telefonu titredi. Mesaj atan Melis'ti;
"Sizi gördüm, yandaki kafede bekleniyorsunuz hanımefendi."
Hemen belirtilen konuma gitti. En yakın kız arkadaşını arkasından tanıdı. Yanına gitti ve oturdu;
-Selam Melis hanım, hani bugününüzü evde geçirecektiniz?
-Selam Su hanım, sıkılmış olamaz mıyız?
Su güldü. Melis gerçekten çok neşeli bir karakterdi.
- Tabiki de sıkılabilirsiniz, siz de insansınız sonuçta.
Melis hemen konuyu değiştirdi. Asıl öğrenmesi gerekenleri öğrenmeliydi;
- Eee, ne yaptınız Toprak'la. O hediyeyi sana mı aldı?
- Maşallah, gözünüzden de hiçbir şey kaçmıyor. Kime almasını isterdiniz?
- Bu da soru mu bacım, tabiki de sana. Biliyorsun, benim favori çiftim sizsiniz.
Su bir anda ciddi bir tavır takınarak konuştu;
-Ezgi'ye aldı. Bugün yemek yiyeceklermiş.
Melis biraz imalı bir şekilde konuştu;
- Sen bu duruma üzülmüş gibisin?
- Yok ya, neden üzüleyim. İkisi de benim arkadaşım.
Uzun bir sessizlikten sonra Melis konuşmaya başladı;
-Su, görmüyorsun değil mi? Onu her şeyden, herkesten kıskanıyorsun. Her zaman yanında olmasını istiyorsun ama bazı şeyleri hala görmüyorsun.
-Neyi görmüyorum Melis? Ondan hoşlandığımı mı? Yoksa ona karşı beslediğim sahiplenme duygusunu mu?
Ben her şeyi görüyorum. İnsan bazen yanacağını bile bile ateşe yürür ya hani, şu an tam da öyleyim. O ateş beni yakacak, ama ben ateşe kolar adımlarla ilerliyorum.

Melis duydukları karşısında şok geçirmişti. Bunları söyleyen en yakın arkadaşı Su muydu? Ciddiyetinden ve fikirlerinden asla ödün vermeyen dostu duygularına mı yenilmişti?
-Peki şimdi ne olacak?
-Hiçbir şey olmayacak Melis, ben bu saçma sapan düşüncelerimi bir kenara bırakacağım ve hayatımız eskisi gibi gayet normal bir şekilde devam edecek.
-Ne yani, o ikisi mutlu olacaklar ve sen de onların mutluluğunu izleyip acı mı çekeceksin?
-Atlatacağım Melis. Sen de bu konuda en büyük destekçim olacaksın. Evet, ondan hoşlanıyorum ama bu kesinlikle saplantıdan ilerisi değil.
Melis Su'ya baktı. Onu daha önce hiç böyle görmediğine emindi. Birazdan söyleyecekleri belki de kendine bile inandırıcı gelmeyecekti ama arkadaşı için bunu yapmak zorundaydı;
- Atlatacaksın canımın içi, birlikte atlatacağız.
Tam da bu sırada Su'nun telefonu çaldı. Sahi saat de ne kadar geç olmuştu. Arayan Ezgi'ydi;
-Selam Su, görüşmeyeli nasılsın?
-İyiyim Ezgiciğim,sen nasılsın?
-Ben de iyiyim. Bilmiyorum haberin var mı, bu akşam Toprak'la yemek yiyeceğiz. Aslında ben kararımı verdim, ama çok tanımadığım için doğru kişi mi bir türlü emin olamıyorum. Bu konuda en iyi tavsiyeyi sen verirsin diye düşündüm. Bana yardımcı olur musun?
Bu sırada telefona adeta yapışan Melis, Su'ya el hareketleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Su ise pek oralı olmadı.
-Tabiki yardımcı olurum. Toprak dünyanın en iyi, en komik adamıdır. Sevdiği kişiye kendinden fazla değer verir. Biraz egolu gibi görünür belki ama aslında çok alçakgönüllü bir çocuktur. Emin ol tanıdıkça çok seversin.
-Teşekkür ederim. Son bir şey daha... Sana benden nasıl bahsetti?
Bu soru üzerine Su duraksadı. Konuşmak istiyordu ama sanki boğazında onu engelleyen bir şey vardı. Bu his ona yine çok yabancıydı. Kısılan sesiyle konuştu;
- Ben... ben hayatımda ilk kez birinden bahsederken bu kadar neşeli, bu kadar heyecanlı gördüm onu. Anladığım tek bir şey var; sen ona her şeyden iyi geliyorsun.
Ezgi bunun üzerine tekrar teşekkür ederek telefonu kapattı. Telefonun kapanmasıyla Melis'in söze atılması bir oldu;
- Sana Toprak'ı kötülemeni söylemiştim Su Perisi. Böylece Ezgi Toprak'ın çıkma teklifini kabul etmeyecek ve benim favori çiftim emin adımlarla yollarına bakacaklardı.
Su, bu sözlere buruk bir gülümseme ile karşılık verdi ve düşüncelere daldı.

Su'nun ağızından;
" Yine kıyamadım sana beyefendi. Hani çocukken sırf sen mutlu ol diye en sevdiğim oyuncağımdan vazgeçmiştim ya, yine yaptım aynısını, vazgeçtim kendimden, vazgeçtim belki de hiç olamayacağımız bizden."

SUYUNU ARAYAN TOPRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin