Sabah annemin o güzel o narin sesiyle uyandım...demeyi bende çok isterdim ama ne yazık ki 23 yıldır olduğu gibi klişeleşmiş bir şekilde güzel annemin;
'Deriiiin! kalk kız bak hala uyuyor kime diyorum ben!' diye seslenirken ben uykumu devam ettirme derdindeydim. Ne var yani sıcak yatağımdan kalmak istemiyor, kendime burada bir yaşam kurmak ve sonsuza kadar yaşamak istiyorsam ne var? Bırakında yatalım dimi ama. Üstümdeki pikeye biraz daha sarılarak yatağa daha da sindim. İşte burası benim yaşam alanımdı... Pofuduk yastığım, sıcacık pikem ve bitmek tükenmek bilmeyen uykum. Bunları düşünerek tekrar uykuya dalacaktım ki, babam yanıma gelerek ;
'Derin hadi kalk uçağa yetişemeyeceksin' dedi. AH! Uçak tabi. Uykunun sıcak kolları beni öyle bir sarmıştı ki ben uçağım olduğunu tamamen unutmuştum. Annemde sağ olsun her zamankinden kibar uyandırmaya çalışınca hiç kalkasım gelmedi. Sonuçta annem sabahları orduyu yöneten bir komutan diktatörlüğüyle beni kaldırdığı için bünye sertliğe alıştı tabi. Sabahki seslenmelerinin ninni gibi gelmesi tabi normal. Demek ki bizim sultanın hala isteği yok bu uzun tatile.
Tabi düşünmeye o kadar dalmışım ki geçen dakikaların bile farkında değilim. Babamın tekrar seslenmesiyle kendime geldim. Evet kalkmam gerek. Biricik yatağımdan kalkarak hayalim olan şehre gitmem gerek. Annem hala söylenmelerine devam ediyordu. 'Niye gidiyorsun?', 'Nerden çıktı şimdi bu tatil?', 'Beni niye götürmüyorsun?' gibi gibi gibi...
'Anneciğim yeter konuştuk bu konuları lütfeeen . diye söylenirken aynı zamanda lavaboya doğru yürüyordum.Rutin işlerimi tamamlayıp üstümü giydim ve kahvaltıya indim.
Mutfakta sadece Bulut vardı. Demek ki babam annemi sakinleştirmeye çalışıyordu. Masaya otururken aynı zamanda gözlerimle oturan erkek kardeşimi süzüyordum bana siniri gözlerle bakıyordu. Çünkü benim tatilim onun Bodrum hayallerini engellemişti. Annem ikimizi birden göndermeyeceğini keskin bir dille belirtti. Onunda seneye sınavı olduğu için her zamankinin aksine şans bana yüzüyle gülerek 'Tatil senin bebeğim' dedi.
-Üzülme be Bulut bunlarda geçer zamanla büyüyünce sende gidersin, deyip sinsice güldüm. Bana vahşi doğada aylarca aç kalmış bir aslanın ceylana attığı bakışlardan atıyordu. Korktum. Ne de olsa bir ergeni sinirlendirmiştim ne yapacağı hiç belli olmazdı yani .
Bana cevap verme tenezzülüne girmeyen sevgili kardeşimin ne kadar sinirli ve tehlikeli olduğuna kanaat getirerek hızlıca kahvaltımı yaptım. Bu hızlı kahvaltının bir nedeni de Trabzon'a gidiyor olmamdı. Evet, Trabzon 'a gidiyorum hayallerimin şehri olan yere...
.............................................................
Ailemle –özellikle annemle- uzun süren bir vedalaşmanın ardından babamın yardımıyla dünden hazırlamış olduğum valizlerimi arabamın bagajına yerleştirdik. Son kez bizimkilere el sallayıp arabanın sürücü koltuğuna oturarak kafeme gitmek için yola çıktım.
15 dakika süren kısa yolculuğun ardından ikinci evim olan kafeme vardım. Bu kafeyi altı yıl önce açmıştım. Belki de gerçekleştirdiğim en büyük hayalimdi. Kafem bir apartmanın alt katında yer alıyor. Dışarıdan çok lüks görünmesinin aksine içerisi gayet sade ve samimi. Kafenin dekorasyonunu en yakın arkadaşlarımla birlikte yapmıştım. Renkli masaları kullanmak benim fikrimdi. Giriş kapısının yanında bulunan büyük ve zengin kitaplık Beyza'ya, kafenin bir duvarını kaplayan kara tahta fikri Şevval'e, Şöminenin önüne büyük siyah minderler koyma fikri Merve'ye ve tabi ki sigara içen biri olarak dışarıya da masa koyduran Koray'dan başkası değildi. Arkadaşlarımın benim hayalimi böyle desteklemeleri beni çok mutlu etti ve benim onlara karşı olan sevgimi daha da güçlendirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laz Doktor
ChickLitKalabalığın arasında yalnız,yapayalnız yürüyordum.Etrafında bana çarparak giden insanlar olmasına rağmen yalnızdım. Birden güçlü eller tarafından durduruldum.Kafamı kaldırdığımda yorgun hareleri ile karşılaştım.O kadar yoğun bakıyordu ki göz...