Taksici amcayla sohbet ederek bol kahkahalı bir yolculuk yaptım. Uçak yolculuğundan sonra bu yolculuk gerçekten iyi gelmişti ama fazlasıyla yorulmuştum. Taksici amcayla sohbet ederken arada taksimetreyi açmaması için ikna ettim. Genelde ikna yeteneğim iyidir ama bu özelliğim taksicilere işlemiyordu. Ama bu amca baya sıcakkanlıydı ve ilk defa bir taksiciyi ikna edebilmiştim. Taksiden paramı verip zengin inişi yaptım. Hani şu ilk önce ayağın gözükür sonra havalı bir şekilde inersin ya işte öyle. Ayşenur 'un ve Taner'in evinin önüne kadar bavulumu zar zor çıkarıp zile bastım. Kapının açılması ve üstümde bir adet Ayşenur HANZADE' nin üstüme uçması birkaç saniye almıştı. ''Çok çok çok özledim ya niye bu kadar arayı açıyorsun.'' Ayşenur üstümde konuşurken ben ayakta durmakta zorlanıyordum. Ha düştü ha düşecek konumdaydım.
''Taneeer al şu çılgın karını üstümden. Nefes alamıyorum !'' dedim hala evden çıkmamış olan Taner'e bağırarak. Taner koşarak gelip Ayşenur'u zorlukla üstümden aldı ve bu sefer Ayşenur'un aksine o insanca sarılarak ''Hoş geldin.'' dedi. Gülerek ''Hoş buldum.'' dedim. Kollarımı iki yana açarak Ayşenur'un sarılmasını bekledim. Hızla gelip kollarımın arasına girdi. ''Kızım özlemişim ya ne yapayım.'' dedi gülerek. Taner bavulumu alarak içeri geçti bizde onun arkasından salona geçip oturduk. ''Aç mısın ? Toksan bile yemek zorundasın yine döktürdüm ve o yemekleri yapana kadar canım çıktı .'' dedi ayağa kalkarak. Hiç hayır demeyecektim. ''Hiç tokum der miyim ? Benim canım arkadaşım bana uğraşmış yemek yapmış yemezsem çok ayıp ederim.''dedim birazcık yağcılık yaparak. Ayşenur'u sinir edersem bana yemek vermeyeceğini bildiğim için birazcık yağcılık zarar değil aksine benim için kar olurdu. Ayşenur'un peşinden Taner ve bende mutfağa girdik. Gözüm masaya kayınca içimdeki aç ayılar horon tepmeye başladı. Ayaklarım benden bağımsız olarak masaya doğru adımlamaya başladı .sandalyeyi çekip oturdum ve önümdeki hamsi tavadan tıkınmaya başladım. Taner eğilerek kulağıma '' Hazırlıklar sabahtan başladı ve sabahtan beri ağzıma tek lokma sürdürtmedi Derin gelecek diye. Kıymetini bil ona göre.''dedi sitemle. Sinsice sırıttım. ''Ayşenur, Taner senin benim için özenerek yaptığın yemeklerin güzel olmadığını söylüyor. Ama bence yanılıyor ben çok beğendim. Eline sağlık dünyanın onuncu harikası.''dedim. Ayşenur elindeki spatula ile sinirle Taner'e '' Beğenmediysen kapı orada Taner Hanzade. Çıkıp dışarıda zıkkımlan!'' dedi. Taner sinirle bana baktı. Dudaklarımı oynatarak ''hepsi benim'' dedim. Ayşenur aramızda geçen diyaloğun ne olduğunu çözmeye çalışırken Taner ''Aşkım yeminle yalan söylüyor inanma bu cadıya. Hem biliyorsun zaten ben senin yaptığın yemekleri beğeniyorum. ''diye kıvranıyordu. Bu sefer Ayşenur ve elindeki spatulası bana döndü. Korkuyla ağzımdaki hamsileri hızla çiğneyip ''Ama ben misafirim ben eğer öyle demeseydim senin bu aç kocan bütün yemekleri yiyecekti bana kalmayacaktı '' dedim Küçük Emrah moduyla . Annem beni oyuncu olayım diye doğurmuş ama işte kıymetimiz bilinmiyor. Yönetmenler beni keşfetse Leonardo Dicaprio istifasını verir. Konuşmam işe yaramış olacak ki Ayşenur '' İyi be fazla zik zik etmeyunde zıkkımlanun ''dedi Karadeniz şivesiyle. Önümdeki yemek tabağını Ayşenur'a uzatıp kavurma koymasını istedim.
Yemeklerimizi yedikten sonra el birliğiyle bir yandan sofrayı toplayıp bir yandan da bulaşıkları makineye dizdik. Salonda biraz sohbet ettikten sonra Ayşenur'un benim için hazırladığı odaya geçip uyudum.
Gözümü içeriden gelen kahkaha sesleriyle açtım. üstümdeki pikeyi bir kenara atıp lavaboya girdim. Üzerime kot şort ve salaş siyah renkli tişört giyip yatağımı topladım. Saçlarımı tarayıp salık bıraktım. Salona geçtim ama kimse yoktu. Bende mutfağa geçtim. Karşımda gördüğüm kişi kaşlarımı çatmama sebep oldu ama içten içe de zaferle sırıtıyordum. Taner ve Ayşenur beni fark ettiklerinde gülümseyerek '' Günaydın'' dediler. Bu sırada uçakta kavga ettiğim pardon dövdüğüm adam beni fark ederek şaşkın bir hal aldı. ''Günaydın. Misafir var galiba ?'' dedim adamı işaret ederek. Taner '' O benim kuzenim hani arada bahsediyordum, Toprak'' dedi.Toprak arada bahsederdi Toprak'tan ama hiç gerçek anlamda görmemiştim sadece fotoğraflardan görmüştüm o da lisedeyken. Hatırladığım kadarıyla Ayşenur ve Taner'in düğününde yoktu. Taner yanıma gelip kolumdan tutarak Toprak'a doğru ilerledi. Toprak ayağa kalkarak elini uzattı.''Toprak Hanzade. Taner'in kuzeniyim''dedi gülerek. '' Ne gülüyon yiğido'' diyecektim ama içimdeki kibar kız müsaade etmedi. '' Derin Soysal . Taner ve Ayşenur'un arkadaşıyım '' dedim yapmacık bir gülümsemeyle. Taner '' Siz daha önce tanışmış ve özellikle de Derin için hiç haz etmişe benzemiyorsunuz'' dedi. '' Hayır bence gayet iyi bir tanışma oldu'' dedim sırıtarak.Toprak ''Aman ne iyi bir tanışma ''diye homurdandı. Ayşenur '' Tanışma faslı bittiyse kahvaltıya geçsek diyorum. Çünkü kuymak soğudu'' dedi. Kuymak deyince gözüm döndü. Işık hızıyla masaya geçip oturdum. Ayşenur gülerek tavşan kanı çayımı önüme koydu. Ekmeğimi kuymağa daldırdım ve ağzıma attım. Aklıma gelen şeyle sinirle Taner'e döndüm. ''Sen beni masada sıcak kuymak varken tanışma gibi şuan gereksiz gelen bir olayla oyaladın mı ?'' dedim tıslayarak. Taner'in gözü korkmuş olacak ki iki elini önünde sallayarak '' Hayır, hayır sadece kısa bir hatırlatmaydı tanışma değildi. Hem zaten hala öğrenememiş olsam da tanışıyormuşsunuz '' dedi. ''İyi tamam beni oyalama'' diyerek çayımdan bir yudum aldım. ''Bugün sizinde işiniz yoksa gezelim mi ? Tabi işiniz varsa ben tekte gezebilirim'' dedim masadakilere bakarak. Taner '' Biz bugün boşuz. Toprak ?'' dedi Toprak'a dönerek. Toprak'ta '' Ben en fazla bir kaç saat dururum. Oğuz'la buluşacağız '' dedi. Taner'de onaylayan mırıltılar çıkardı.
Kahvaltımızı hızla yapıp evden çıktık. İlk önce o çok merak ettiğim Sümela Manastırına gittik. Gerçekten çok büyüleyiciydi. Sonra Ayasofya Müzesine gittik. Daha sonra dinlenmek için yol kenarlarındaki banklara oturup çekirdek çitledik. Toprak işi olduğunu söyleyip bizden ayrıldı. O kadar gezmek beni acıktırmıştı Taner'e dönüp ''Tanoş ya ben acıktım'' dedim. '' Bende acıktım buraya en yakın Dursun amcanın yeri var oraya gideriz'' dedi. Hep birlikte Taner'in dediği yere gelince boş bir yer bulup oturduk. Kiremit Alabalık yedikten sonra mekandan horon sesi yükseldi. Bizde dahil olmak üzere çoğunluk horon sırasına girip horon teptik. Bir süre sonra Ayşenur ve ben yorgunluktan ölecek hale gelmiştik . Taner bizim mekanda beklememizi söyleyip arabayı kapının önüne getirmeye gitti. Eve gelince ''iyi geceler '' deyip odaya geçip uyudum.
OY VERİR MİSİNİZ ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laz Doktor
ChickLitKalabalığın arasında yalnız,yapayalnız yürüyordum.Etrafında bana çarparak giden insanlar olmasına rağmen yalnızdım. Birden güçlü eller tarafından durduruldum.Kafamı kaldırdığımda yorgun hareleri ile karşılaştım.O kadar yoğun bakıyordu ki göz...