Multi ; Elif.
Tepemde cehennem zebanisi gibi elini yüzünü yıkamadan gözünde iki metre öteden görebileceğim çapaklarıyla duran Ayşenur ile uyandım. Oysa ki ben bu güne alarmın o lanet sesi olmadan gözüme vuran tatlı güneş ışınları ile uyanmayı düşünüyordum. Ama sevgili (!) arkadaşım bu güzel düşüncelerimi yer çekimine maruz bıraktı sağ olsun! Ben daha fazla uyumak istiyorum. Uykumu alamadım ki. Hem zaten evde de erken kaldırılıyordum. Ben tatildeyim arkadaş az bir bırakın da uyuyayım ya ! Ne demiş ünlü Uyur ''uyku Çin de de olsa gidip uyuyacaksın'' yani buradan da anladığımız gibi UYUYUN! . Ayşenur'un parmağı yaklaşık kırkıncı defa böbreğimi çıkarma girişiminde bulunduğu için zorunlu bir şekilde yataktan ve hayattaki ikinci sevgilimi yani uykumu üzülerek bırakmak zorunda kaldım. Ayşenur'a ölümcül bakışlar atarak lavaboya girdim ve rutin işlerimi halledip çıktım. Üstümü değiştirmeye üşenip direk mutfağa girdim. Taner çayını yudumluyordu Ayşenur ise yaptığı sucuklu yumurtaları gömmekle meşguldü ''Günaydın'' diyerek masaya kuruldum. Bugün ne yapacağımı planlarken aklıma Elif'in beni evine çağırdığı geldi. Aslında kahvaltıdan sonra ilk önce Elif'e gidip sonrada ev bakmaya başlayabilirdim. Sonuçta böyle insanlara rahatsızlık vermek olmaz. Ortadaki kahvaltılıklardan alelacele yeyip en sonunda çayımı artık soğumaya yüz tutmuş çayımı yudumlayarak içmeye başladım. Ayşenur bana anlamayan gözlerle bakıyordu . ''Plan proje yapıyorum ''dedim açıklamamı yaparak . Doyduğumu hissedince masadan kalktım.
Bir elimde valizim diğer elimde telefonum internetten buraya en yakın taksi duraklarına bakıyordum. Evden zorlukla çıkıp kendimi sokağa atmıştım. Kahvaltımı yaptıktan sonra valizimi toplayıp Ayşenur'a gözükmeden çıkmayı planlıyordum. Ama - dum. Tam kapıyı açmıştım ki Ayşenur kulağımdan tutmuş sorgu odasına sokmuştu. Yok Elif kimmiş? Neden ayrı eve çıkıyormuşum? Rahat batıyormuş bana. Normalde Ayşenur'un sorgularından kurtulamazsınız ama be mükemmel geçiştirme ve taktiklerim sayesinde sadece on dakikada evden kaçmayı başarmıştım.Oflayarak telefonumu çantama attım.Kafamı kaldırdığımda karşıdan gelen taksiyi görünce gözlerim ışıldadı. Elimi kaldırarak taksicinin beni görmesini sağladım. Taksiye binip içi aşure gibi olan çantamdan telefonumu aramaya başladım. Dipte köşede gözüme takılan kart dikkatimi çekti. Kartı elime alıp inceledim. Bu kart Toprak'ın kartvizitiydi .Ona bir gömlek borcum vardı , sırf gıcıklık olsun diye o gömleği almazdım ama sonuçta adamın üstüne kustuğum bir gerçekti. Telefonumu bulup Elif'in attığı mesajın üstüne tıklayıp yazan adresi taksiciye söyledim. Sabah yarım kalan uykumu hatırlayınca gözlerimi kapattım.
Taksici uyanmam için omzumu dürtüyordu. Alın ya sizin olsun kolum gerçekten ! Zaten işime pek fazla yaramıyor. Allah'ım nedir bu benim dürten parmaklardan çektiğim ? Gözlerimi sinirle açıp kafamı taksiciye çevirdim. ''Geldik ablam'' dedi spor giyinimli şirket sahibi görünümlü taksici. Kafamı sallayıp taksiden inip etrafıma baktım. Çok güzel bir yerdi. Her yer yeşilin bin bir tonuna bürünmüştü. Taksici bagajdan valizimi çıkartırken bende Elif'e geldiğimi mesajla haber verdim. Taksicinin elinden valizimi alıp Elif'i beklemeye başladım. Elif karşımdaki villadan gülerek bana doğru geldi ve ''Hoş geldin'' diyerek sarıldı. Bende ona sıkıca sarıldım. '' Hadi hadi içeri geçelim '' dedi ve valizimi alarak hızla yürümeye başladı. Ben ona şaşkınca bakarken kafasını bana doğru çevirip yürümem için bakış attı ve tekrar yürümeye başladı. Elif sabah sabah bu enerjiyi nereden buluyordu Allah aşkına. Villanın bahçesine girince ilk dikkatimi çeken şey bahçenin bir kısmı renk renk çiçeklerle doluydu, diğer tarafında renkli puflar vardı, öbür tarafında ise çatıdan yüksekçe tutturulmuş kırmızı kum torbası vardı. Bahçe şahane gözüküyordu. Elif villanın siyah kapısını açıp içeri geçti , bende onun arkasından geçtim. Elif uzun koridorda ilerlerken onu takip ediyordum. '' Burası senin odan'' deyip bir odaya girdi. Odanın bir tarafı boydan boya camla kaplıydı ve Karadeniz'in hırçın dalgalı denizini manzara olarak sunuyordu. camın hemen önünde siyah üstünde renkli yastıklar olan bir kanepe duruyordu. Kanepenin yakınında çift kişilik yatak vardı. Öylesine rahat duruyordu ki yatağın üstüne çıkıp zıplamamak için kendimi zor tuttum. Yatağın karşısında bir banyonun kapısı olduğunu tahmin ettiğim bir kapı duruyordu ve hemen yanında boydan bir ayna. Aynanın yanında ise büyük bir gardırop vardı. Oda hem büyük hemde güzel döşenmişti. Bakışlarımı Elif'e çevirip '' Elif ben sana hiç rahatsızlık vermeyeyim canım benim '' dedim. Elif '' Ne rahatsızlığı ya duymadım sayıyorum. Valizini buraya bırakıyorum sonra yerleştirirsin. Hadi hadi daha çok işimiz var '' diyerek elimden çekiştirmeye başladı. Odadan çıkıp amerikan tarzı kırmızı renkli mutfağa girdik. Acaba evi Elif 'mi dekore etmişti. Eğer öyleyse zevki gerçekten çok güzeldi. Ortada duran masa donatılmış bir şekilde duruyordu. Ankastre ocağın üzerinde çaydanlık kaynıyordu. ''Hadi ben çok acıktım. Otursana ? '' dedi Elif. '' Ben kahvaltımı yaptım canım ''dedim gülümseyerek. Geldiğimden beri surat yapıyormuşum gibi hissettim. Yeni tanıştığım insanlara karşı fazla gülmezdim yapımda vardı ve Beyza beni bu konuda çok uyarıyordu. Ama Elif'e karşı sıcaktım yani ona gülümseye biliyordum. Galiba Elif'te şeytan tüyü vardı. ''Olsun bana birazda olsa eşlik et hadi'' dedi. '' Peki o zaman sen otur ben çaydanlığı getireyim'' dedim.'' Tamam''dedi ve bir sandalye çekerek oturdu. Bende çaydanlığı alıp masanın köşesinde duran altlığın üzerine koydum ve Elif'in karşısına oturdum. '' Bugün ilk önce seni ailemle tanıştıracağım sonra gezeriz olur mu? Veya istediğin başka şeylerde yapabiliriz.'' dedi.''Olur. Duruma göre bakarız'' dedim. Sohbet ederek kahvaltımızı yaptıktan sonra masayı toplayarak evden çıktık. Elif'in deyimiyle Sultanını ve Tontişi ile tanışacaktım. Elif'in evi ile babaannesi ne dedesinin evinin arasında bir ev vardı sadece. Elif babaannesinin evinin ziline basıp beklemeye başladık. Bir süre sonra Elif'in babaannesi olduğunu tahmin ettiğim yaşlı ve bir o kadarda dinç görünen kadın kapıyı açtı. Elif ''Sultanım''diyerek sıkıca sarıldı babaannesine. İşte o an babaannemi ne kadar çok özlediğimi fark ettim. '' Sultanım bak bu Derin. Arkadaşım ''diyerek beni tanıttı. ''Merhaba efendim'' diyerek elini öptüm. Babaannesi gülerek beni süzdükten sonra sarıldı. '' Geçun bakıyum '' diyerek içeri girdi. Elif önden ben arkadan babaannenin arkasından ilerlemeye başladık. İçeri geçtiğimizde koltukta başka bir kadın oturuyordu. Elif kulağıma '' Komşumuz aynı zamanda Babaannemin ahiretliği''diye fısıldadıktan sonra gidip kadının elini öptü. Bende peşinden giderek Elif'ten sonra kadının elini öptü. Elif aynı şekilde beni kadına tanıttı kadın bana tebessüm ederek baktı. Peri babaanne - Elif'in babaannesi- ve Fadime teyze - Peri babaannenin ahiretliği - bana gülerek bakıyorlardı. Acaba yüzümde bir şey mi var diye düşünerek çaktırmadan telefonumun ekranından yüzüme baktım. Yüzümde de bir şey yoktu üstümü düşünerek kıyafetlerime baktım. Mavi kalın askılı şifon elbise giymiştim ve bence çokta yakışmıştı. Elif kahve yapmaya mutfağa giderken bende yardım amaçlı peşinden gittim. Bu mutfak Elif'in mutfağının aksine daha eskiydi. '' Elif nasıl gözüküyorum sence ? '' diyerek fikrini sordum. Elif alıcı gözüyle beni süzerek ''Şahane gözüküyorsun'' dedi gülerek. '' Sana bir şey soracağım'' dedim. Elif devam etmemi belirten bakış attı. '' Peri babaanne ve Fadime teyze bana gülerek bakıyorlar. Neden ?'' dedim merakla. O da gülerek '' Ben babaanneme nasıl tanıştığımızın bir kısmını, şu kadarcığını anlatmıştım da o yüzden'' dedi baş parmağıyla işaret parmağının arasında küçük bir boşluk oluşturarak. '' O şu kadarcık kısım hangi kısım canım arkadaşım ? '' dedim onun yaptığı gibi parmaklarımı aralayarak. Yavru köpek bakışı atarak '' Doktoru yere serdiğin kısım '' dedi. Elimle alkış tutarak '' Aferin sana. Şimdi kim bilir hakkımda ne düşünecekler '' dedim. '' Düşünmezler düşünmezler hadi şu kahveleri yapıp götürelim. Aaa buldum hatta sen yap kahveleri hem gözlerine girmiş olursun '' dedi. Kafamı sallayıp nasıl içtiklerini öğrendikten sonra kahveleri yapmaya başladım. Elif'te bir sandalyeye oturup telefonuyla uğraşmaya başladı. Kahveleri yaptıktan sonra tepsiye dizdim. '' Elif lokum var mı ? yanlarına koyalım. '' dedim. Elif bir mutfak dolabının bir kapısını açıp içinden lokum çıkardıktan sonra fincanların yanlarına birer lokum bıraktı. Elif önden ben arkadan oturma odasına ilerlemeye başladık. Ben kahveleri dağıtırken Elif yerine geçmiş oturuyordu. Kahveler içilirken aklıma Toprak'a hala gömlek almadığım aklıma geldi. Elif'in kulağına işim olduğunu ve kalmamız gerektiğini söyledim. ''Sultanlar bizim işlerimiz varda onları bir halledip geleceğiz '' diyerek ayağa kalktı. Elif kapıdan çıkıp giderken ben Peri babaanne ve Fadime teyzenin elini öpüp Elif'e koşarak yetiştim. ''Ne işin var ? '' dedi. '' Gömlek almam gerek Toprak'a '' dedim. '' Adını nereden öğrendin ?'' diye şaşkınca sordu. '' Arkadaşımın kuzeniymiş de sen neden bu kadar şaşırdın ayrıca sen ilk gün onun doktor olduğunu nereden biliyordun ya ? '' diye sordum gözünü kısarak. '' Of boş ver hadi şu gömleği alalım''diyerek arabasının kapısını açarak sürücü koltuğuna oturdu bende onun arkasından giderek yanındaki koltuğa oturdum.
Elif'in getirdiği alış veriş merkezini talan ederek markalı ve ucuza yakın bir fiyata çok güzel bir gömlek almıştım. Tabi ki de bir gömleğe üç yüz lira verecek kadar Toprak kadar aklımı yitirmemiştim. Gömleği alarak Elif'ten ayrılmış ve bir taksiye binip Toprak'tan aldığım kartvizitteki adresi söyleyerek gideceğim yeri beklemeye başladım.
Taksinin parasını ödeyip, indim. Bence taksimetreler kaldırılmalıydı. Bu nedir ya bütün parayı taksilere veriyorduk. Üstünde 'Toprak Hanzade' yazan kliniğe sinirle girip, gözlerimle etrafı taradım. Girişteki danışma gibi yerde olan kıza odasının neresi olduğunu sordum. Kız Toprak'ın odasının yerini söyledikten sonra randevum olup olmadığını sordu. Kızı umursamayıp hızla odasına doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan koşturan kızın ayak seslerini duyabiliyordum. Toprak'ın odasının kapısını sinirle açtım ve konuşmaya başladım. Ama gördüğüm kişi ile yerimde çakılı kaldım.
1426 kelimecikli bölüm :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laz Doktor
ChickLitKalabalığın arasında yalnız,yapayalnız yürüyordum.Etrafında bana çarparak giden insanlar olmasına rağmen yalnızdım. Birden güçlü eller tarafından durduruldum.Kafamı kaldırdığımda yorgun hareleri ile karşılaştım.O kadar yoğun bakıyordu ki göz...