Arkadaşlar duyguların su yüzüne çıktığı, sözcüklerin nihayet dışa vurduğu bölüm geldi!!!! Umarım beğenirsiniz! Lütfen okuduktan sonra beğenmeyi, söylemek istedikleriniz varsa yorum yapmayı unutmayın.!!!! Yıldız sizden bir dokunuş uzaklıkta.!
Bölümü Christina Perri- A Thousand Years dinlerken okumanızı öneririm. Şimdiden herkese iyi okumalarrr!!...
Fethi'den Devam: Hareketlilik hissedince gözlerimi açtım. Eylem'in üzerime eğilmiş halde yüzüme baktığını görünce şaşkınlığımı üzerimden atıp hemen doğruldum.
"Sen iyi misin? Ne zaman uyandın? Ben rahatsız mı ettim seni?"
Gülümseyerek cevap verdi. "Merak etme iyiyim. Ben de biraz önce uyandım."
"Ben hemen doktoru çağırayım."
Odadan çıkıp Bahar'ı görünce Eylem'in uyandığını söyledim. O doktora haber verirken ben de komutanımı arayıp bilgilendirdim. Odanın kapısının önünde doktorun çıkmasını beklerken volta atıyordum. Çıktığında hemen yanına gittim. "Doktor durumu nasıl?"
"Şu anda gayet iyi. 1 hafta burada kalacak, gidişatı izleyeceğiz. Ondan sonra taburcu edebiliriz."
"Teşekkür ederim"
Odaya geçtiğimde Eylem uzanmış pencereden dışarıyı izliyordu. Benim geldiğimi görünce oturur pozisyona geçti.
"Konuşmamız gerekenler var." Başını salladığında koltuğa geçip oturdum.
"Öncelikle gerçek kimliğini biliyoruz. Fransa için çalışan istihbaratçı olduğunu yani." Sözlerim onu şaşırtırken cevap vermesine müsaade etmeden devam ettim.
"Söyleyeceklerim bitsin, sonra konuşursun. İfade verirken konsolosluktan bir temsilci gelmişti. Senin durumunu öğrenince Üst'ün komutanımı arayıp her şeyi anlatmış. Bize yardım edecekler karşılığında Sebo'yu yakaladığımızda sana teslim edeceğiz."
Konuşmam bittiğinde ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordum. Bir süre etrafı inceledikten sonra gözlerime bakıp konuşmaya başladı.
"Gerçekleri öğrenmeniz iyi olmuş. Salak hevesler uğruna canını tehlikeye atan aptal bir gazeteci kız olmaktan bıkmıştım."
"Bak ben üzgünüm. Sana öyle söylediğim için."
"Önemli değil, aynısını ben de yapardım."
İkimiz de konuşmayınca durum beni sıkmaya başladı. Aklım kelimelerle doluyken ne söyleyeceğimi bilmediğim için susuyordum.
"Ben askeriyeye gitsem iyi olacak. Sen de dinlenmiş olursun." Ayağa kalktığımda elimi tutmasıyla durdum.
"Burada kalamaz mısın? Yani tek kalırsam sıkılırım diye sordum."
"Akşam gelirim yanına merak etme. Bir şey olursa ararsın, tamam mı?"
Başını sallayınca elini yavaşça bıraktım. Kalp atışlarım hızlanırken elini daha sıkı tutmak istiyordum aslında. Başımı çevirip giderken arkamı dönmemek için kendimi sıkmaktan bacaklarım ağrımıştı. Yürürken telefonum çalınca Ateş'in aradığını gördüm.
"Söyle kardeşim"
"Dayıoğlu hastanede misin?"
"Biraz evvel çıktım. Ne oldu?"
"Senin ifadeni alan polisler Eylem'in ifadesini almak için hastaneye gidiyorlar. Komutanım dedi ki 'Fethi kızın yanında olsun. Bizi bilgilendirsin.'"
"Tamam ben hemen geri dönüyorum. Hadi görüşürüz."
Dudaklarım kıvrılırken yüzümde oluşan sırıtışı engelleyemedim. Tekrar onun yanında olmak, dün geceki huzurumu gözlerinde bulmak istiyordum. Ben ondan sadece etkilenmiyordum. Ona aşık oluyordum. Ama içimdeki yara rahat vermeden nasıl itiraf edebilirim ki ona? Hastaneden içeriye girdiğimde sinirle başımı salladım. Açelya keşke hiç tanımasaydım seni. Hepsi onun suçuydu. Polisleri görünce dikkatim dağıldı. Kapının önündekilere selam verip beklemeye başladım. Yarım saat sonra çıktıklarında odaya girdim. Beni gördüğünde gülümsemişti.
"Sen burada mıydın?"
"Evet, komutanım seni yalnız bırakmamı istemedi."
"Anladım."
Yüzü düştüğünde üzüldüğünü anlamıştım. Çok fazla düşünmekten bıktım. İçimden geçenleri yapmak istiyordum. Yatağın ucuna oturup elini tuttuğumda ne yapacağımı merak ettiği belliydi.
"Eylem ben sana bir şey olacak diye çok korktum. Doktorların haber vermediği her dakika ben daha çok yaralandım."
Gözlerinin buğulandığını fark ettim. Elini daha çok sıkarken ona hissettiklerimi söyleme konusunda hala emin değildim. Merakla bana bakarken konuşmaya devam ettim.
"Eylem sen benim için sadece bir kız değilsin. Ben senden etkileniyorum. Senin yanında olmak, sana bakmak, ellerini sıkıca tutmak istiyorum."
Bir damla gözyaşı düşünce kendisini toparlayıp gülümsedi. Kalbim hızlanırken artık uzakta durmak istemiyordum.
Eylem'den Devam: Fethi'nin söyledikleri içimde fırtınaya sebep olurken ellerini sıktım. Gözlerinin içi parlarken aşık olduğumu tekrar anlamıştım.
"Fethi neden tam olarak açılmaktan korkuyorsun bilmiyorum. Geçmişte kim acıttı canını, neden sevmekten kaçıyorsun bilmiyorum. Ama itiraf etmen bile o kadar önemli ki benim için. Anlatmaya karar verdiğinde seni dinleyeceğim."
Yüzlerimiz birbirine yaklaşırken elimi yanağına koydum.
"Seni seviyorum Avcı."
İşte tam bu anda her şey mükemmeldi. Alınlarımız birbirine değerken gözlerini gözlerime kilitlemişti. Söylediklerimi anladığında gülümsemesi yüzüne yayılmıştı ve kalbim küt küt atıyordu. Yakışıklı keskin nişancımız beni omzumdan vurmakla kalmamış, kalbimi de yaralamıştı. Tekrar üzülmekten korkmasına rağmen yanımdaydı. Ben de onun yanında olacaktım. Peki ya asker kimliklerimiz izin verecek miydi bu aşka? Biz olabilecek miydik uğruna öleceğimiz ülkeler farklıyken?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyfet Savaş ve Aşk
FanfictionEylem ve fethi... Biri canını vatanına adamış asker diğeri büyüdüğü şehire bağlanıp korumak isteyen istihbaratçı. Onların aşkı ilk bakışta olmadı ve kolay da başlamayacak. Zor bir adam, aşka inatçı bir kadın. İyi okumalarrrr hepinize....