Yeniden?

865 60 5
                                    

Arkadaşlar beğeniler düştü. Ben gerçekten emek vererek yazıp beğenmeniz için uğraşıyorum. 130 kişi okuyor ama 20 kişi beğeniyor. Emeğe saygı olarak oy vermeyi unutmayın! Sizlerden gelen oylar beni motive ediyor çünkü! Herkese iyi okumalar! (Yine uzun bir bölümle karşınızdayım!!)

(Bölümü okurken  Imagine Dragons- Warriors dinlemenizi öneririm.)

"Ne demek kaçmış ya? Nasıl olur komutanım?"

"Cezaevinden nakil olurken saldırı olmuş, polisleri öldürüp onu da kaçırmışlar."

"Şerefsiz pislik!"

O kadar emekle yakaladığımız pislik kaçmıştı işte. Bizi açığa almaları, olaylardan uzak tutmaları ne işe yaradı? Kurtdereli'nin şehit olması ne işe yaradı? Sinirden ellerimi sıkarken bağırıp çağırmamak, ortalığı yıkmamak için zor tutuyordum kendimi.

Aklıma gelen ilk soruyu sordum.

"Ne yapacağız komutanım?"

Çaylak umutsuzca tekme attı yerdeki pet şişeye.

"Ne yapabiliriz ki? Askeriye'den atıldık. Mühimmat yok, bilgi yok, izin yok!"

Karabatak'ın gülümsediğini gördüm.

"İstediğin bilgi olsun Çaylak. Benim öğrenmem için mekan önemli değil."

Yavuz komutan konuştuğunda içimde bir şeylerin uyandığını hissettim. 3 aydır uyuyan ve kalkmak için bekleyen şeylerin.

"Yapılması gereken belli aslanlarım. Görevden alınmamız bu ülke uğruna savaşmayacağımız anlamına gelmiyor. Şimdi herkes evine gidip hazırlansın. Bir buçuk saat sonra köprüde buluşalım.

Karabatak sen bize mühimmat bulmaya çalış. Cephane eksiğimiz var. Çaylak sende ufak bile olsa her türlü bombayı yanına al. Bende Erdem Yarbay'ı arayıp konuşacağım. Ondan bütün bildiklerini öğreneceğim. Buluştuğumuzda hemen hareket etmemiz gerekecek. Kimse geç kalmasın!"

"Emredersiniz komutanım"

Hızlıca dağılıp kendi evlerimizin yolunu tuttuk. Taksiciyi daha hızlı gitmesi için sıkıştırırken yeniden sahaya inecek olmanın heyecanını yaşıyordum. Öfkem heyecanıma karışmış bana yeniden nefes aldırıyordu.

Silaha yeniden kavuşacaktım. Tekrar nişan alıp hedef vuracaktım. 'Avcı' lakabımın hakkını verecektim tekrar. Geri dönüyoruz işte. Bizi ayırmaya, parçalamaya çalışan herkese, her şeye inat dönüyoruz. İzinsiz bile olsa korkmuyordum.

Eve geldiğimde hızlıca eşyaları toplamaya başladım. Gerçekten gerekli olacakları sırt çantama yerleştirdim. Birkaç şarjör bulunca şaşırsamda vakit kaybetmeden onları da attım çantaya. Anahtarı alıp kapıya ilerlerken duyduğum seslerle neye uğradığımı şaşırdım.

Art arda gelen patlama sesleri olduğum yerde durmama sebep olmuştu. Neler olduğunu anlamak için pencereye koştum. İleride yükselen siyah dumanlar güzel manzarayı kalın bir örtü gibi kapatmıştı.

Gözlerime inen bu örtü köprünün diğer tarafını da kaplıyordu. Çantayı bırakıp televizyona koştum. Açılır açılmaz büyük ve kırmızı 'Son Dakika' yazısını görmem bir oldu. Hemen  sesini açtım ve görüntüler eşliğinde dinlemeye başladım.

"İstanbul biraz önce 5 ayrı yerden gelen patlama sesleriyle sarsıldı. Şu anda polis ekipleri olay yerlerine gitmek için yola çıktı ama durum kötü görünüyor. Kulağıma gelen bilgiye göre patlamanın olduğu yerlerden üçünde halk yürüyüş yapıyormuş."

Eyfet Savaş ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin