Karanlık...
İnsanı içine hapseden, içinde yürüdüğüm karanlık. Karanlıktan başka bir şey yoktu. Ne bir ışık ne bir yol ne bir kimse...Bomboş ışıksız ve ıslak yolda çıplak ayaklarımla karşıma bir şey çıkmasını umut ederek yürümeye devam ettim. O gelmeden bir an önce buradan kurtulmalıydım. "Ben zaten hep yanındayım." diye seslendiğinde ayaklarım izin verdiğince koşmaya başladım. En azından nefesim tükenene kadar koşmalıydım.
"Ne kadar kaçarsan kaç seni yakalayabileceğim konusunda seninle iddiaya girebiliriz." Güçlü sesinde sadistçe bir neşe vardı.
Başımı olamaz dercesine salladım refleksle ve kurtulabileceğim bir yol için dua ettim.
Daha fazla koş diyen iç sesime lanet ettim daha fazla ne kadar koşabilirdim!? Ayaklarımın birbirine dolanmasıyla tökezleyerek yüz üstü yere kapaklarım. Bir küfür mırıldandım. Adımlarını duyduğum an emekleyerek kaçmaya çalıştım. Buraya kadar dedim kendi kendime. Silueti üzerime düştüğünde gözlerimi sıkıca kapattım. Elleri bileğimi bulduğunda çıkarabileceğim en yüksek ses ile çığlık attım."Miray!" Kendi çığlığımın arkasından başka bir çığlık bana sesleniyordu. Sesin tanıdıklığı içimde bir yanın rahatlamasına yol açtı.
"Miray!!! Çiçeğim nolur uyan. Miray!" Endişeli bir tanıdık ses daha. Çırpındım.
Gözlerimi çığlığı andıran anne ve babamın sesi ve onların beni sarsmalarıyla açtım. Nefes nefese yerimden fırladım.
Annem beni kendine çekip sarıldığında derin bir nefes aldım. "Sadece bir kabustu annecim. Sakin ol. " diye beni teskin ederken yumuşak elleri yanağımda dolaştı. O an gözlerimden akan yaşları fark ettim.
Kabus.
Sadece bir kabustu."Korkma sen güzel kızım. Hepsi geçecek." dedi babam, gerçekten inandığını görüyordum. Başımı salladım ben de inanmak istercesine. Annem bana sıkıca sarılırken babamın elleri terden ıslanmış saçlarımda nazikçe dolaşıyordu. Derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Annemin omzunun üzerinden gün ışığını odaya taşıyan pencereye baktım. Karanlık yoktu aydınlık vardı. Sadece bir rüyaydı Miray.
"İyiyim." diyerek sakince geri çekildim.
Annem ve babam yüzümü inceleyip iyi olup olmadığıma karar vermeye çalışır gibi bakıyordu. "İyiyim. Gerçekten iyiyim. Dediğiniz gibi sadece bir rüya." Tebessüm etmeye çalıştım ve bingo! Başardım.
Onaylayarak odadan çıktıklarında annem kapıyı kapatmadan "Hadi kahvaltıyı hazırlıyorum." dedi endişeli bir gülümsemeyle. "Geliyorum." diyerek ben de olduğum yerden kalktım ve elimi yüzümü yıkayıp mutfağa yardıma gittim.
Sakin bir kahvaltıdan sonra uzun zamandır yapmadığım son 2-3 haftadır alışkanlık haline getirdiğim ev kızı olma görevimi yerine getirerek birkaç işi hallettim. Bunları yaparken zaman hızla akıp geçmişti ve saate bakarken Ali ile bugünki randevum yalnızca yarım saat kaldığını gördüm. Aceleyle hazırlanmak için odama koştum.
~>~>~>~>~>
Psikiyatristim'in odasına sessiz adımlarla girdim. İçeri girdiğim gibi üzerimdeki paltonun düğmelerine yöneldi ellerim. Biraz geç kalmıştım ve koşarak bir sürü merdiven çıkmıştım. Dolayısıyla ter içindeydim. "Hiç çıkarma çünkü çıkıyoruz."Tepemde dikilen uzun boylu adamın yüzünü görmek için başımı kaldırdım. Masasına yaşanmıştı,ayakta olmama rağmen beni geçen uzun bir boya sahipti.
"Afedersin?"dedim anlayamayak. Doktorun dudakları çarpık bir gülümsemeyle kıvrıldı."Bugün odada durmayacağız. Dışarı çıkacağız. Hadi!" Kaşlarım çatıldı. Klinikten çıkacaktık?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Ruhu #dexilkromanim2018
Teen FictionGenç kızın içinden geçenler ve dudaklarından dökülenler kesinlikle aynı değildi... İçindeki sessizlik dışarıya fırtına olarak çıkıyordu kimi zaman veyahut susuyor, fırtınanın sessizliğiyle acı veriyordu ailesine, pek nadir bulunan arkadaşlarına.. En...