Ahmet , Gece uyku tutmadığı için işe erken gelmişti. Özel bir şirkette çalışıyordu. sandalyesine oturmuş arkasına yaslanıp İstanbul'u izliyordu. Kafası çok karışık duruyordu uzun zamandır bu kadar arada kaldığını hiç hatırlamıyordu. Kalbi ? ya kalbi bu kadar deli gibi atmıyordu çoktandır. Bir türlü ritim tutturamıyordu. Aklına Deniz geldiği zaman kalp atışları hızlanıyor sonra birden yavaşlıyordu. Bir yandan onun yanına gitmek istiyor bir yandan ise ne diyeceğini bilmiyordu herşey karma karışıktı, iyice bunalmış nefes alamıyordu. Boynundaki kıravatını birazcık gevşetti sonra masaya döndü gözü masanın üzerinde ki kitaba takıldı bu Deniz' in kaza günü yanında ki kitaptı hangi ara almıştı kendide bilmiyordu. Aslında o ana dair çokta birşey hatırlamıyordu, hatırladığı tek şey gökyüzüne bakan kahve iri gözlerdi. Eline kitabı alıp şöyle bir inceledi " sessiz çığlık " kitabın arkasını çevirerek birazcık içindekileri inceledi. Genç bir kızın hayattan kopuşunu anlatıyordu kitap ilginç gelmişti Ahmet'e. Kitabın içine bakmak için açtığında bir fotoğraf düştü yere ters çevrilmiş fotoğrafı eline aldığında Deniz ve bir çocuğu görmüştü fotoğrafta. sahilde çekilmiş etrafta insanlar olan bir fotoğraf. Deniz nasılda mutlu görünüyor gözlerinin içi gülüyor. Yanında ki çocuk evet bu bu çocuk Burak'tan başkası değildi. O kadar çok mu sevmişti Burak'ı bu kadar mı çok sevmişti. Her halinden belliydi mutlu olduğu. İçini küçükte olsa bir sızı kaplamıştı Burak'ı kovmuştu evet ama bilmiyordu neden bu sızı. Aslında Deniz'i görmek için bir bahanesi olabilirdi bu kitap ya sonra ? Kitabı verdikten sonra nasıl görecekti numarası bile yoktu hem olsa bile ne diyecekti ki ? Kafası iyice karışmıştı Ne yapacagını bilmiyordu. Eline kitabı aldı içine fotoğrafı da iliştirip çıktı. Şirketin otoparkına inip arbasına bindi yola çıktı. Deniz e gidiyordu evet hem kitabı vermek bahanesiyle gidecek onu görecekti belki muhabbet ederlerdi bilmiyordu. Yol bitmek bilmiyor eve yaklaştıkça heyecanlanıyordu. Apartmanın yanına arabayı durdurdu eline kitabı da alarak indi. Apartman kapısının önüne geldi derin bir nefes aldı liseli aşıklar gibi hissediyordu kendini. Sanki gizli bir iş yapıyordu o kadar heyecanlıydı. Her bir basamakta biraz daha kalp atışları hızlanıyordu kapının önüne gelmişti işte şimdi zile basacak ve kapı açılacaktı. Tekrar derin bir nefes aldı parmağı zile gidip geliyordu en sonunda dayanamayıp zile bastı. Geçen her saniyede soğuk soğuk terliyordu. Kapıyı açan olmadı biraz bekledikten sonra tekrar zile bastı yine açan olmadı evde kimsenin olmadığını düşünerek geriye döndü merdivenleri inmişti ki kapı açıldı. Kapıyı Büşra açmıştı baktı ama kimse yoktu kapının önünde sonra tekrar kapıyı kapatarak içeriye döndü. Pencereden aşağı baktığında Ahmet olduğunu gördü neden gelmişti ki ? Deniz'i merak etmiştir diye düşündü. Büşra birlikte çıkmıştı kızlarla ama içindeki bir ses onu eve geri getirmişti bunu yapmak istemiyordu ama o defter Deniz in tüm sırlarını taşıyordu. Deniz in odasına girdi içinden gelen sesler beynini yiyip bitirmişti bak.. hayır bakma.. bak.. bakma... git geler yaşıyordu. Kitapların arasında bulmuştu defteri eline aldı yatağın üzerine oturdu ilk sayfayı istemeyerekte olsa açtı ilk sayfada bir kare fotoğraf vardı. Burak ve Denizdi bu bir anı defteri miydi ? İçindeki ses hala oku diyordu.
Deniz okuldan çıkmıştı bugün bir sürü işleri vardı fakat kendini çok yorgun hissediyordu nedense birden halsizlik çökmüştü üzerine. Eve gidip dinlenecekti işlerini daha sonra yaparım diye eve geçmeye karar verdi. Okuldan çıkıp metrobüse bindi evin yakınlarında ki durakta indi biran önce kendini eve atmak istiyordu. Yorgun olunca hep böyle olurdu kısacık mesafe bitmezdi yine yollar bitmek bilmemişti. Zorda olsa merdivenleri çıkıp eve girdi. Kapıyı kapatmıştı ki büşranın ayakkabılarını gördü ama Büşra'da onlarla çıkmıştı. Belki de yanlış hatırlıyorum diyerek odasına yöneldi. Odasının kapısını açıp odaya girdi odaya girince gözlerine inanamadı. Penceresi açık kalmış ve en sevdiği müzik kutusu yer düşüp kırılmıştı. Hep bu terslikler neden onu bulurdu ki bunu bir türlü anlamıyordu. Yerden kırılmış olan müzik kutusunu alıp yerine koydu ve yatağına uzandı. Biraz sonra uykuya dalmıştı. Büşra odasından çıkıp Deniz in odasına girdi Deniz uyuyordu ona tıpkı bir kız kardeş gibi abla gibi yaklaşmıştı yavaşça yatağının kenarına oturup saçlarını okşadı yüzünde bir acıma hissi vardı. Kalkıp odadan dışarıya attı kendini kafasını dağıtmak için Salona geçip bir film açtı. Saat dört civarlarında Beril de eve gelmişti içeriye girince Büşra'yı görmüştü.
- Erkencisin
- Evet erken geldim bugün.
- Deniz geldi mi ?
- Evet gelmiş uyuyor içeride.
-Aaa hiç uyumazdı Deniz bu saate ne oldu acaba ?
- Bilmem ki yorgun herhalde bende uyandırmadım.
- Bir bakayım ben.
- Tamam.
Beril yavaşça odaya girdi. Deniz uyuyordu yavaşça yaklaşarak " Deniz " diyerek seslendi. Deniz yavaşça gözlerini açtı.
- Beril
- Canım iyi misin ?
- İyiyim sadece Yorgun'um biraz uyumuşum. Büşra geldi mi ?
- Evet gelmiş salonda hadi üzerini değiş gel yemek hazırlayalım.
- Tamam canım.
Dünya üzerinde böyle arkadaşlara rastlamak artık mucize gibi birşeydi. Bazen bu kadar iyi insanlara çok önceden rastlamak gerekiyordu. Deniz üzerini değişecek iken kapı çaldı. Büşra " ben bakarım " diyerek kapıya gitti. Deniz de o arada odadan dışarıya çıkmıştı ki karşısında Ahmet'i görünce şaşırdı.
- AA hoş geldin.
- Iı merhaba Deniz Büşra merhaba. Kusura bakmayın rahatsız ettim.
- Olur mu öyle şey gelene içeriye dışarıda kaldın.
- Hayır rahatsız etmek istemem
- Gel lütfen rahatsız ettiğin felan Yok.
- Peki.
Diyerek Ahmet ayakkabılarını çıkartıp içeriye girdi. Bu eve ilk gelişi değildi salona geçip oturdu Deniz de onun arkasından salona girdi. Büşra " çay yapıyorum içeriz "dedi ve mutfağa gitti.
- Nasılsın Deniz?
- Biraz Yorgun'um sadece sen ?
- Bende iyiyim
Demişse de Deniz buna inanmamıştı sanki dağılmış gibiydi.
- Emin misin iyi durmuyorsun ?
- Evet iyiyim.
Büşra çaylarla birlikte dönmüştü tekrardan Ahmet bir tane şeker atmıştı. Deniz ise çayına şeker atmıyordu. Muhabbet derken Beril de salona gelip hoş geldin Faslı'ndan sonra muhabbete katıldı. Üç kız arkadaşta Ahmet in garipliğini farketmişti sanki birşey söyleyecekte söyleyemiyor gibiydi.
- Deniz ben sana birşey vermek istiyorum aslında öğleye doğru gelmiştim ama kimse yoktu evde onun için geri döndüm dışarıda vermek istedim ama telefon numaran olmadığı için seni arayamadım.
- Evet telefonum kırıldı bende henüz alamadım. Galiba biraz daha telefonsuz idare etmem gerekecek. Ne verecektin?
Ahmet yanında getirdiği poşetin içinden bir kitap çıkarttı.
- Bunu. O gün hangi ara aldım bilmiyorum senin olduğunu da bilmiyordum aslında içindeki fotoğraftan anladım.
Deniz elinden kitabı almıştı. Aldığı zaman içinde garip birşeyler olmuştu Ahmet'e karşı kendini suçlu gibi hissediyordu. İçindeki fotoğrafı görmüştü Ahmet. Sanki küçük bir çocuğun duvarı boyadıktan sonraki hali gibiydi biraz korkak biraz mahçup. İçinde değişik duygular hissetmişti Ahmet'e karşı neden bu kadar mahçuptu ki yoksa? Hayır tanımadığı birine aşık olmuş olamazdı ona dair birşey bilmiyordu bile sadece adının Ahmet olduğu idi bu kadar. Kitabın sayfasını çevirince fotoğrafı gördü.
- Müsadenle hemen geliyorum.
Diyerek odasına gitti ve kitabı masanın üzerine bıraktı. Ellerini başının arkasında birleştirdi ve derin bir nefes aldı. Sonra odadan çıktı ve salona geldi Ahmet'e baktı ve gülümsedi.
- Kitap için teşekkür ediyorum Ahmet
- Rica ederim.
- Yemeğe kalsana bugün.
- Nasıl ?
- Hep birlikte yemek yiyelim.
Deniz'in. Bu tavrına kızlarda şaşırmıştı hiç beklememişlerdi bunu. Deniz aslında konuyu açıklamak için konuşmak için bu yola başvurmuştu.
- Eee evet " dedi Beril o kadar yardım ettim bir teşekkür bile edemedik.
- Teşekkürlük bir durum yok.
- Evet akşam yemeğe kalıyorsun hadi Büşra biz mutfağa girelim iki saate hazır olur Deniz sende misafirimiz ile ilgilen.
- Tamam.
Kızlar içeriye gidince Deniz ve Ahmet yalnız kalmışlardı. Deniz Ahmet e konuyu açıklamayı bir gereklilik olarak gördüğü için konuşmaya başlayacaktı ama nasıl girecekti konuya bilmiyordu. Derin bir nefes aldı ve tam konuya başlayacakken
Ahmet
- Deniz seninle konuşmak istediğim birşey var.
- Benimde var. Daha doğrusu söylemek istediğim birşey.
- Daha rahat bir yerde. Yarın akşam alsam seni olur mu ? Ne bileyim birşeyler içeriz konuşuruz Ne dersin ?
- Olabilir.
- Tamam o zaman anlaştık
- Anlaştık diyerek güldü Deniz.
Ahmet Deniz'i ilk defa gülerken görüyordu. Gülünce hafiften gamzeleri çıkıyordu. O iri gözleri kısılıyordu. Ne kadar güzel gülüyordu. Ahmet hoş çocuktu etrafında kızlar olmuştu ama o kimsede böyle bir etkiye kapılmamıştı. Ahmet bir kızın gözlerine gülüşüne aşık olmuştu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Lambası
Novela JuvenilTesadüflere inanırmısınız ? Ben inanırım. Deniz hayatı bir tesadüf ile mahvolan ve yine bir tesadüf ile canlanan bir kız. Umudunu kaybetmek üzere iken ona uzanan bir el. Sessizce attığı çığlıkları duyan bir bir adam. Ve Sınan bir aşk...