Bir hayalet gibi gezinmekten ve bilinmezliğin verdiği tedirginliği hissetmekten bıkmıştım.
Yalnız başına, sürekli arkanı kollayarak ve korku içinde yaşamak berbat bir histi.
Sonunda paranoyak olup çıkmanız ve peşinizden yürüyen en ufak bir canlıdan bile şüphelenmeniz kaçınılmaz olur. Yalnız başınıza kaldığınızda, özellikle karanlıkta, kendi nefesinizden bile korkar hâle gelirsiniz.
Onunla karşılaştığım ilk anda hissettiğim şey tam olarak buydu işte...
Korku.
Önceleri onun peşime takılmış bir sapık olduğunu düşünmüştüm. Sonra çok daha kötüsü geldi aklıma. Geçmişim bana insanlara güvenmemem gerektiğini acı bir şekilde öğretmişti ne yazık ki. Yine de bir türlü ona karşı koyamıyordum. Adeta ona doğru bir mıknatısın metale çekildiği gibi çekildiğimi hissediyordum.
Adım adım, her yerde bir gölge gibi peşimdeydi.
Sonunda yüzleşmek ve kim olduğunu sormak için cesaretimi topladığımda, aldığım karşılıkla en az onu ilk gördüğüm andaki kadar afallamıştım.
Bana ağzının kenarını kaydırarak hem içimi buz gibi ürperten, hem de nefesimi kesen bir şekilde gülümsediğinde düşünebildiğim tek şey gözlerinin yeşiliydi.
"Adım Clayton." dedi içimi gıcıklayan yumuşak bir tonda. "Jason Clayton."
Elbette bana kim olduğumu sormadı. Bunu önceden bildiğine her şeyimin üzerine bahse girebilirdim.
Ben kim miydim?
A.B.D. Pentagon Savunma Bakanı Charles Brown'ın kızı Lucy Brown.
Bu güne kadar kimliğimi gizli tutmayı başarmıştım.
Ama şimdi... Başım beladaydı.
Sage Taylors
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE CENNET (Araf Serisi-1)
AdventureBir Sage Taylors Romanı... Esrarengiz bir adamla tanışıncaya dek, Lucy'nin hayatında her şey yolunda sayılırdı. Paralı bir okulda okuyor, pahalı kıyafetler giyiyor, lüks içinde ve yarının getireceklerini düşünmemeye çalışarak yaşıyordu. Üstelik hay...