2
Bugün yine yazlık kıyafetler giymişti.
Merak ediyordum da, acaba o, yazın hiç bitmediği bir yerde mi yaşıyordu? Gözleri benim gördüğüm dünyadan çok daha farklı dünyalara mı bakıyordu? Sesleri, benden çok daha farklı mı duyuyordu?
Merak ediyordum da, gözlerindeki hüzün ve neşe, benim asla anlayamayacağım bir nedenden mi kaynaklanıyordu?
Bana bakarken hafifçe ürperdi. Güneş üstümüzde parlayıp, bal rengi gözlerini daha da renklendirse bile, hava hala oldukça soğuk sayılırdı. Ona öylece bakmaya devam ettim.
Tanışıyor muyuz?
Ah, ah.
Bu soruyu onlarca kıza sormuş olabilirdim. Bu soru, hayatımın anlamı gibiydi. Bir an için, öylece kalakaldım. Ona, bal rengi gözlü peri kızıma bakmaya devam ettim.
Benden daha renkli dünyalara açılan bu gözler, şimdi benim pis ruhuma bakıyordu. O bana bakarken, bana öyle kötü gözlerle bakmasa bile, ruhumu görürken, kendimi çok aciz, küçük ve pis bir insan gibi hissettim.
Tanışıyor muyuz?
Heyecandan düşünmeden yanına oturdum ve sonra bunun kaba bir şey olabileceği aklıma geldi. Ama artık çok geçti. Çoktan oturmuştum bile.
Geri zekalı.
"Beni hatırlamıyor musun Kayra?"
Kelimeler dudaklarımdan, daha önce onlarca kızdan duyduğum aynı ses tonuyla çıkmıştı. Umut dolu.
Bu soruya cevabım genelde pislikçe bir şey olurdu. Neden seni hatırlayayım, hatırlanacak birine benzemiyorsun ya da hatırlanmak için ne yaptın.
Bunun pislikçe bir davranış olduğunu biliyordum ama hiçbir zaman umursamamıştım.
Bir gün, böyle davrandığım kızlardan biri, bana beni oldukça güldüren bir şey söylemişti.
"Umarım bir gün birine deli gibi aşık olursun ve o kişi adını bile hatırlamaz."
Hadi ama, kahkahalar atmıştım.
İlk olarak birine aşık olacaktım. Ben? Ben!? Birine aşık oalcaktım öyle mi?! Kızın yüzüne karşı kahkahalar atmıştım. Şimdi ne adını, ne de yüzünün nasıl bir şekle sahip olduğunu hatırlayabiliyordum. Sadece gözlerindeki bakışlar, hafızamı işgal eden tek şey o öfke ve nefret dolu bakışlardı.
Umursamamıştım.
İkinci olarak, bir kıza aşık olursam, o kızda bana aşık olurdu. Hadi ama, burada benden bahsediyorduk. Ben?
Bu düşünce beni daha da güldürmüş, kız öfke gözyaşları içinde yanımdan uzaklaşana kadar da gülmeye devam etmiştim.
Çünkü hadi ama, böyle bir şey imkansızdı.
"Şey, kusura bakmayın ama tanıştığımızı hatırlamıyorum. Adınız neydi?"
Adınız neydi?
Dudaklarımdan garip bir gülüş döküldü, hadi ama, bu oluyor olamazdı değil mi? Bir tür eşek şakası falan olmalıydı değil mi?
Ya da evren geriye dönüş yapıp yaptıklarım için kıçımı falan mı tekmeliyordu. Tek kaşımı kaldırdım. Eğer öyleyse, pekte işe yaramadı dostum.
Çünkü ben bu kıza aşık falan değilim.
Hayalimde bir orta parmak kaldırdım ve sırıttım. Sonra Kayra'ya elimi uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12 SAATTE AŞK -ASKIDA-
RomanceAşkın en imkansız hali 12 saatte aşk Sen, her on iki saatte bir beni unutuyordun sevgilim. Ve ben, on iki saatte bir ölmeyi öğrendim.