7
"Bu kurabiyeler taş gibi olmuş kızım."
Mina bana suratını asarak baktıktan birkaç saniye sonra, elindeki kola kutusunu sertçe sıktı ve kola yere fışkırmaya başladı.
"Bana bak serseri! Senin için bütün gündür uğraşıyorum, biraz daha zorlarsan o taş gibi kurabiyeyle kafanı kıracağım!"
Sertçe yutkundum ve benim yarı boyutumda olan bu kaplan görünümlü korkutucu kıza baktım. Kendisi bütün gündür bin bir çeşit yemek pişirmişti.
Çünkü yarın Kayra'yı pikniğe götürecektim. Ama yemek işinden zerre anlamadığım için benden daha zeki birini getirmeyi düşünmüştüm.
"Bu kurabiye dört numaralı denekti değil mi?"
Ağzıma bir parça attıktan sonra yüzümü buruşturdum ve kurabiyeyi yerine bıraktım. Mina gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldıktan sonra tekrar açtı.
"Birde fırından çıkacakları denersin."
Omuz silktim ve saatime baktım. Akşamüstü olmuştu bile. Bütün gündür mutfakta mıydık?
"Minaaaa"
Bana dönüp öldürücü bakışlar attı.
"Ne var Anıl?"
Benim dizlerimin bir karış üstünde biten önlüğün onun dizlerinin altında bittiğini gördüm ve gülmemeye çalıştım. Dudağımı ısırdım ve sırıtırken kafamı görmesin diye başka tarafa çevirdim.
"Neden gülüyorsun, Anıl?"
Korkunç sesini duyduğumda boğazımı temizledim ve ona döndüm. Başımı hızla iki yana salladım ve ellerimle bir şey yok der gibi bir işaret yaptım.
"Sadece, o kendine büyük gelen önlükle oldukça sevimli görünüyorsun."
Elindeki kaşığı düşürdüğünde yerinde sıçradı ve hızla almak için eğilmeye çalışırken puding tenceresine çarpıp tencereyi köşeye kadar ilerletti.
Tencerenin düşmek üzere olduğunu görüp ileri atıldım ve onu kolundan tutup çektim. Göğsüme hızla çarptığında aynı anda tencere hızla yere düştü ve çikolatalı puding her tarafa saçılırken ufak bir çığlık attı.
Onu hala göğsüme bastırırken homurdandım.
"Nasıl bir sakarsın Mina sen?!"
Beni hızla itti ve kıpkırmızı olmuş yüzüyle arkasını dönüp yeri temizlemeye başladı.
Ne yapıyordu bu kız bugün?
Mina normalde çok yetenekli ve akıllıydı ama bütün gündür eli ayağına dolaşıyor ve çok dikkatsiz davranıyordu.
"Özür dilerim, bir an başım döndü."
Şaşkınlıkla kalakaldım. Normal Mina kafama kaşıkla vurup serseri diye bağırırdı. Başımı iki yana sallarken bir bez alıp yere eğildim ve temizlemesine yardım etmeye başladım.
Başını kaldırıp şaşkınlıkla bana baktığında yüzünün daha da kızarmış olduğunu fark ettim.
Ateşi mi vardı?
Elimi kaldırıp hafifçe alnına dokundum. Daha ateşi olup olmadığını anlayamadan hızla elime urdu ve homurdandı.
"Ne yapıyorsun, s-serseri!"
Kaşlarımı çattım ve mırıldandım.
"iyi misin sen?"
Yeri hızla temizledikten sonra ayağa kalktı ve başını salladı. Tam o anda fırının saatinin ötmesiyle, aceleyle eldivenlerini taktı ve tepsiyi fırından yavaşça çıkarıp masaya bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12 SAATTE AŞK -ASKIDA-
RomanceAşkın en imkansız hali 12 saatte aşk Sen, her on iki saatte bir beni unutuyordun sevgilim. Ve ben, on iki saatte bir ölmeyi öğrendim.