5
"Karadeniz'de gemilerin mi battı serseri?"
Mina ayakkabısının ucuyla beni dürttüğünde, kaşlarımı çatıp ona öldürücü bakışlar attım.
"Babannem gibi konuşmaya devam edersen Karadeniz'de batan tek şey sen olacaksın."
Gözlerini devirdi ve yalnız başıma oturduğum bankın diğer köşesine oturdu. Başını yana eğip beni incelemeye başladı.
"Ee, yardım alma zamanın geldi mi?"
Yere bakmaya devam ettim. Sanırım yardım alma zamanım gelmişti. Kendi başıma bir bok beceremeyeceğim belliydi.
"O beni her gün unutuyor."
Bakışlarımı yavaşça yerden kaldırıp ona baktım. Kaşlarını anlam veremezmiş gibi çattıktan sonra mırıldandı.
"Ne?"
İç çektim. Böyle bir tepki vereceği belliydi. Kim olsa böyle bir tepki verirdi. Ben bile saçmaladığımı düşünüyordum. Bütün bunların kocaman bir yalan falan olduğunu.
"O beni her gün unutuyor. Aşık olduğum kız beni her gün unutuyor anasını satayım!"
Önce yüzüne donuk bir şaşkınlık yayıldı, sonra hafifçe sırıttı ama durumun ciddi olduğunu anladığında kaşalrı havaya kalktı.
"Demek aşık olduğun kız..."
Bir an için öylece dalgın dalgın bakmaya devam etti. Sessizlikte saniyeleri saydım. Yaklaşık beş saniye sonra, tekrar konuştu.
"Aşık olduğun kız seni her gün unutuyor demek ha? Boktan bir durummuş aslanım."
Ona dik dik baktım.
"Şimdi de Vural abi gibi konuşmaya başladın!"
Sırıttı ve heyecanla öne doğru eğildi.
"Bunun gibi bir şeyi internette görmüştüm! Bir çeşit hafıza kaybı. Bilgilerin uzun süreli hafızaya alınamadığı. Kaç saatlik bir hafızası olduğunu biliyor musun? Böyle bir rahatsızlığı olduğundan haberdar mı?"
Ona ölgün bakışlar attıktan sonra düşündüm. Bu söyledikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Omuz silktim.
"Kaç saat olduğunu bilmiyorum, ve hayır, hafıza kaybından haberdar değil. Her gün bir yaz gününü yaşamaya devam ediyor. Ama aklıma takılan bir şey var. Telefonu nasıl her gün aynı tarihte kalabilir. Kendi kendine ilerlemesi gerekir değil mi?"
Bir süre düşündü. Elini çenesine yaslamış, düşünme pozisyonunu almıştı. Ne zaman derin düşüncelere dalsa bu şekle girer ve bir şeyler söyleseniz bile duymazdı.
Keyifsiz bir şekilde güldüm.
Hayatım bir şekilde hiç değişmemiş, ama aynı zamanda da çok değişmişti. Bakışlarımı gökyüzüne çevirdim ve güneşe bakmaya çalıştım.
Çok parlaktı.
Onun gibi.
Gözlerimin yaşardığını hissettiğimde bakışlarımı yere çevirdim. Acıyan gözlerimi ovuşturduktan sonra Mina'nın konuştuğunu duydum.
"Bilemiyorum. Belki bir programla yapılabilir. Ya da tarihin her gün elle değiştirilmesi gerekebilir. Bu kıza gerçekten güveniyor musun?"
Biliyordum, onunla daha yeni tanışmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12 SAATTE AŞK -ASKIDA-
RomanceAşkın en imkansız hali 12 saatte aşk Sen, her on iki saatte bir beni unutuyordun sevgilim. Ve ben, on iki saatte bir ölmeyi öğrendim.