Hoşçakal Sevgilim.

17 1 0
                                    

Son olduğunu düşündüğüm dansımızın üzerinden bir kaç gün geçmişti. Ahmet'in de yardımıyla İstanbul'da sakin bir semtte bir ev tutmuş eşyalarımı bile yerleştirmiştim. Aralıksız hergün gelip bana yardım eden Ahmet bu gün aramamıştı bile.

Saatin geç olduğunu fark ettiğimde Ahmet'i beklemekten vaz geçip mutfağa yöneldim. İçinin boş olduğunu bildiğim buz dolabını açıp baktım biraz, niyetim ne yiyeceğimi düşünmek için kendime zaman ayırmaktı. Birden bire aldığım balık kokusu aklıma Baran'la sürekli gittiğimiz balık ekmekçiyi getirdi. Gidip balık ekmek yemeliydim. Gözümün önünde yüzen balıkları elimin tersiyle itip ayaklarımın beni götürdüğü yere gitmeye karar verdim.

Apartman kapısından çıktığımda karşımda gördüğüm araba ile kısa bir şok yaşadım.

"Baran?"

"Merhaba" dedi aldığı derin nefesi geri verirken. "Ben seni merak etmiştim de" diye ekledikten sonra gözleriyle cevap vermemi bekler gibi baktı yüzüme.

"Merhaba da iyiyim ben buraya kadar gelmene gerek yoktu."

Gözlerini gözlerimden çekmeden arabayı kitleyip bana doğru yürümeye başladı.

"Bir yere mi gidiyordun?" Aramızda bir basamak kaldığında durmuştu. Bu sefer gözlerinde anlamsız bir telaş vardı.

"Balık ekmek yemeye gidiyordum" dedim hesap vermekten hoşlanmadığımı belli etmeye çalışan ses tonumla.

"Beraber gidelim o zaman, benim de karnım acıkmıştı." Dedi çözüm yolu üretmeye çalışan tavırlarıyla.

"Kendi arabamla gitmek istiyorum Baran." Memnuniuetsizliğimi belirtmek için elimden geleni yapıyordum. Onsuzluğa alışmam lazım dı sonuçta artık ben ve bebeğimden başkası olmayacaktı hayatım da kendi ayaklarımın üzerinde durabilmeyi öğrenmeliydim.

"Benimle bir akşam yemeğine dahi katlanamıyorsun öyle mi ?" Yorgun olduğu belli oluyordu gözlerinden. "Seninle bir ömür akşam yemeği yiyebilirim" demek isterdim o güzel kahvelerine bakarak. Ama gözlerimi kaçırıp devam ettim az önceki soğuk konuşmaya.

"Ben kendi arabamla gideyim sen de kendi arabanla gel, hem ordan taksiyle dönmek zorunda kalmam kendim dönerim." Dedim sesimde ki isteksizliği bariz belli ederek.

Yarım saatlik bir trafiğin ardından yıllar önce Baran'ın beni evlenme teklifi ettikten sonra getirdiği sahil kenarında balık ekmek yapan İsmail amcanın yerine gelmiştik. Sık sık ziyaretine geldiğimiz İsmail amca bizi arabadan(arabalardan) inerken görünce yüzünde ki o sıcak gülümsemesiyle bize doğru geldi.

"Ah benim güzel çocuklarım sonunda İsmail amcalarını hatırlayabilmişler." Sıcak bi kucaklaşmanın ardından bizi yönlendirdiği küçük taburelere geçip oturduk.

Sessiz geçen yemek faslının ardından Baran'ın karşımda ki çırpınışlarından benimle bir şey konuşmak istediğini anlamıştım. Oralı olmamaya çalışarak denizi izlemeye devam ettim. Yerinde kıpırdanıp tüm bedeniyle bana dönünce bu konuşmadan asla kaçamayacağımı anlamıştım.

"Hatırlıyor musun..." dedi, devam etmek içib benden müsaade bekleyen bakışlarını gözlerime kenetledikten sonra beni mutluluğun en güzel diyarlarına götüren sözlerine başladı bu sefer. "Lisedeyken seninle sürekli gittiğimiz bir uçurum kenarı vardı, sen çok severdin orayı 'Burada benliğimi buluyorum sanki, rüzgarın sesi bana huzur veriyor.' Derdin hep."

6 YIL ÖNCE

Her zaman geldiğimiz uçurum kenarındaydık yine. Baran formaya ait olan kravatını boğazında çekiştirirken yorgunluğun verdiği nefes düzensizliği ile hızlı hızlı nefes alıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 05, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Affet GönlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin