Bölüm:8

63 20 51
                                    

Kısa bir aranın ardından sahile geldim. Arabamı uygun bir yere park edip deniz kıyısına geldim. Etrafa baktığımda Ege'nin gelmediğini fark etmem uzun sürmedi. Deniz kıyısında yavaş adımlarla ilerlerken
"Eylül" uzaktan gelen bu ses zihnimin duvarlarında yankılandı. Adımlarımı durdurmuştu bu tanıdık ses. Donakalmıştım.
"Kıvırcığım"  daha yakından gelen bu ses içinin titremesine neden olmuştu. Gözlerimi sıkıca yumdum. Bedenimi yavaş bir şekilde sesin geldiği yöne döndürdüm, ama aynı zamanda gözlerimi sımsıkı kapattım.
"Hadi be güzelim aç o hayran olduğum gözlerini" dedi.
"Açamam" dedim
"Nolur yalvarırım aç, konuşalım" dedi. Biraz bekledikten sonra kendimi hazır hissettiğimde gözlerimi açtım.Ve beni paramparça edecek o görüntü ile karşılaştım. Yakından gördüğümde çok değiştiğini fark ettim. Zayıflamıştı,fazla zayıflamıştı. Gözlerinin altı mosmordu. Kahverengi gözleri dolgundu.
"Değişmişsin" gözlerimi gözlerinden ayırmadan konuştum. Sesimde burukluk ve kırgınlık vardı. Ama güçlüydü. Herşeye rağmen güçlüydü.
"Üç yıl geçti be güzelim"

Sahi üç yıl olmuştu.

On beş yaşındaydık. Cahildik. Hayatımızın en güzel yıllarını  çılgınca geçiriyorduk.

Yaşadıklarımız bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken hiç tereddüt etmeden Ege'ye tokat attım.

Ege'nin kafası attığım tokat yüzünden sağa savruldu. Gözlerinden bir anlık şaşkınlık ve sinir geçse de kendini toparlayıp konuşmaya başladı
"Derin ben seni istiyorum ve sen yine benim olacaksın,saçma bir hata yüzünden seni kaybettim ama şimdi kazanacağım" dedi. Ama keşke demeseydi. Sinirli olduğumu belli eden bir kahkaha attım ve hiç beklemediği anda yüzüne yumruğumu geçirdim. Böyle bir şey beklemediği için  yere düştü. Bende bunu fırsat bildim ve üzerine çıkıp yumruklamaya başladım bir yandan da bağırmaya
"Lan senin saçma dediğin hata yüzünden psikolojik tedavi gördüm,aylarca evden çıkamadım. Hatta bir ara sadist bile oldum biliyor musun? Kardeşlerim,ailem sayesinde kurtuldum. Rezil oldum lan ben herkese,bittim, tükendim. Şimdi gelmiş seni istiyorum, kazanacağım diyorsun. Sence ben bütün bu yaşadıklarımı unutup seni affeder miyim? Lan söylesene. Uzak dur benden artık uzak dur" dedim. Ve üzerinden kalktım. Etrafta hiç kimse yoktu. Sadece bizim bağırma seslerimiz ve martıların sesleri vardı.
Kaşı,dudağı ve attığım yumruklardan dolayı yanağı kızarmıştı. Sanırım yarın moraracaktı. Sadist bir şekilde sırtım ve Ege'ye bakmaya başladım. Yerden kalkmaya çalışıyordu. İki-üç denemenin ardından kalktı. O kalkınca bende arkamı dönüp yavaş adımlarla ilerlemeye başladım.

Ege biliyordu onu affetmediğimi, affetmeyeceğimi

"Biliyorum eşşeğin tekiyim" burnumu çekerek ilerlemeye devam ettim. Sesi uzaktan geliyordu. Yanıma gelecek cesareti yoktu.
"Seni ilk gün ki gibi seviyorum Derin" biran duraklasam da ilerlemeye başladım. Söylediğim kelimeler umarım benim çektiğim acıyı ona da çektirir.
"Sen beni kuzenimle aldattın be ne sevmesinden bahsediyorsun, beni ilk gün ki gibi sevme. Emin ol ben seni gram kadar sevmiyorum. Benden öncesi de vardı,sonrası da olur." Aramızda büyük bir mesafe vardı. Duyması için  bağırarak konuşmuştum.

Bunlar ağır cümlelerdi,biliyorum.Bana yaşattıkları kadar olmasa da...

O kaçmayı tercih etmişti,çok güzel de başarmıştı. Benden, hayalerimizden, sevgimden kaçmıştı. En çok da kendi vicdan azabından kaçmıştı. Benden ayrı kaldığı üç yıl boyunca kendi vicdanını susturabilmişti. Belki de o da ruhunu bedenlerine hapsedip, vicdanının sesini kısanlardandı.

Ege yanıma geldiğinden sinirle ona baktım ve aramızdaki mesafeyi biraz açmak adına beş adımlık sola kaydım.
"Ege git artık git herşey bitti artık biz diye birşey olmaz " dedim.
"Hayır gitmeyeceğim kıvırcığım"
"Bana kıvırcığım deme!"
"Neden?"
"Ahh bir de soruyor. Sen kimsin de bana kıvırcığım diye hitap edebiliyorsun? Kim veriyor sana bu hakkı?" dedim bir hışımla. Ege başını denize doğru çevirdi.
"Derin mi diyeyim?"
"Derin de deme. Kıvırcığım da deme.Hiçbir şey deme. Mümkünse konuşma. Hatta git yeter bir daha çevremde olma. Üç yıldır neredeysen oraya geri dön."
"Ulan öyle haklısın ki diyecek birşey bulamıyorum. Kendimi ifade edemiyorum. Hatalıyım. Eşşeğim ben. Eşsek. Elimden özür dilemekten başka hiçbirşey gelmiyor inan. Biliyorum benim yaptığım şey özürle halledilmiyor." dedi. Ellerini sinirle saçlarından geçirirken "Küçüktük Derin. On beş yaşındaydık. Lan şimdiki aklım olsa o or**puyu alır mıyım yatağıma,hangi kafayla seni aldattım bilmiyorum" diye ekleyince ifadesizce yerdeki kuma baktım bende.
"Senin sorunun ne biliyor musun?" dedim yerdeki kumu incelerken "Sen korkaksın,bunu her defasında söylüyorum. Ailemden korkudan kaçtın gittin. Ufacık bir sorunda kaçmayı tercih ettin."  Başını sallayarak bana döndü. Kahverengi gözleri dolmuştu.
"Doğru söylüyorsun ben korkağın tekiyim. Ufacık sorunda kaçtım,aldattım seni ama yanında olmak istiyorum Derin. Bunu istemek aptallık.Bu isteğimden dolayı utanıyorum biliyor musun? Kendimi yüzsüz gibi hissediyorum. Belki de öyleyimdir,kim bilir? Seni o sürtükle aldatıp kaçtım. Vicdanımın sesini dindirmeye çalıştım. Senden kilometrrlerce uzak da olursam rahatlarım sandım. Ama sonuç hüsran. Hem seni ebediyen kaybetmiş oldum hem de vicdanımın üç sene boyunca beni kıvrandırmasına neden oldum. Şu halime bir bak, eski Ege'den eser var mı? Seni hak etmediğimi bile bile yanında olmak istiyorum. Bu isteğim bencilce, biliyorum. Dolan gözlerimle Ege'ye bakmayı sürdürdüm "Sen benim için savaşmayı tercih etmedin kaçtın anlatabiliyor muyum? Kaçtın. Şimdi yanımda olmaya hakkın yok" dedim göz yaşım yanağımda süzülürken göz yaşımı işaret ederken "Bak" dedim. Bir damla göz yaşı daha süzüldü yanağımdan. "Ege sen bir zamanlar bir damla göz yaşıma kıyamazdın. Şimdi ardı arkası kesilmiyor bunların. Ve asıl komik olan da ne biliyor musun? Gözyaşlarına kıyamam diyen kişinin geceler boyunca beni ağlamaya mahkûm etmesi. Komik değil mi sencede? Gözyaşına kıyamam diyordun. Seni asla bırakmam diyordun. Sen sadece diyordun. Yıllar geçince neyi anladım biliyor musun? İnanlar sözlerini tutmuyor"

En İyi Tesadüf  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin