3. Bölüm

496 45 9
                                    

Kısa olmuş olabilir. Daha sonra telafi edeceğim. Yorum yaparsanız ya da en azından vote verirseniz çok sevinirim.

İçimdeki ses -ya da Luke mu demeliydim- haklıymış. Bu seferlik yanılsa olmaz mıydı? Bu üstün derece de yakışıklı olan çocuk onun sevgilisi olmalı. Bebeğim dediğine göre...

"Merhaba." diyerek gülümsedi Lily. Çocuk beni görmezden geliyor gibiydi. Kolunu kaldırıp Lily'nin omzuna koyunca kol kasları daha da belirgin olmuştu. 'Spor salonundan hiç çıkmıyorum' hissi veriyordu. Kıskanmalı mıydım? Bende gayet formdayım diye düşünsemde bana sırıtan göbeğim bunu engelliyordu. Kesinlikle kıskanmalıydım.Ya da ne fark eder ki? Pizzalarımla mutluyum ben!

"Bugün de beni izlemeye geleceksin değil mi?" dedi hiper yakışıklımız. Lily tereddüt etmeden kafasını olur anlamında salladı. Daha sonra yanımdan uzaklaştılar. Hareket etmeden, olduğum yerde durmuş onları izliyordum. Lily arkasını dönüp bana baksada birşey demeden önüne dönüp yanındaki çocuğun kahkahalarına eşlik etmeye devam etti.

***

"Dünyadan Michael'a, dünyadan Michael'a!" diye tekrar ederek Ashton büyük elini gözümün önünde ileri geri salladı. "Kimi düşünüyorsun?" diyerek munzurca sırıttı ardından. Dalgınlığımdan sıyrılmaya çalışıp yanıt verdim. "Calum'ı." Ashton gözlerini devirip mutfağa, kendine kahve yapmaya, gitti. Arkasından bana da yapması için seslensemde yapmayacağını biliyordum. Ne de olsa o üşengeç biriydi. Luke gibi. Ya da Calum. Ya da ben. Hepimiz tam anlamıyla üşengeçtik. Bu biraz.. Neyse anlatmaya üşendim.

Her gün en az 10 defa yere düşen kumandayı elime alıp televizyonun sesini açtım. Süngerbob başlayacaktı. Bu sarı, delikli, peynirimsi hayvanı gerçekten seviyordum. Yan tarafımdaki kasede duran cipsleri elime aldım ve o tanıdık ses duyuldu.

"Hazır mısınız çocuklar?" İşte çizgi filmim başlıyordu. Bende arka fondaki çocuklara eşlik ederek bağırdım. "Hazırız kaptan!" Yanıma yaklaşan Calum kaşlarını çatıp acır bir ifadeyle bana bakınca ona orta parmağımı gösterdim. Elimdeki kaseye gözlerini diktiğini görünce kaseyi yan tarafıma yerleştirip ondan iyice korudum. "Aç gözlü şey! Biraz kilo ver yoksa o kaslı çocuğun yanında şansın oldukça azalacak." dedi. "Ben kilomdan gayet mem-" bir saniye. "Sen o çocuğu nerden biliyorsun?" diye bağırarak ayağa fırladım. İrkilerek geri adım attı. "Aynı okuldayız Mikey? Aynı bahçe? Onu gördüm," diyerek sırıttı ve koltuğa oturup cips kasesini eline aldı. "Ve tabi o kıza nasıl baktığını da gördüm, bay çapkın Clifford!" diyerek kahkaha attı. Çapkın Clifford mu? Bu çocuğun tahtaları gerçekten de eksikti. Onun eline koz vermiştim fark etmeden. Tam anlamıyla bitmiştim.  Sürekli dalga geçecek ve beni tehdit edecekti. Ah, bir bu eksikti. "Önümden çekilde şu şeyi izleyebileyim artık." diyince kendime geldim ve koltukta eski yerimi aldım. "Bundan kimseye bahsetmeyeceksin." diyerek tıkınmakta olan Calum'a döndüm. "Yoksa seni mahvederim, anladın mı küçük Asyalı?" Asyalı dememden hoşlanmadığını belirtircesine yüzünü buruşturdu. "Tabii ki. Ama önce Asyalı gibi klişe bir kelimeyi söylemekten vaz geçeceksin. Ve 100 dolar, evet evet 100 dolar, vereceksin." diyip avucunu açarak bana uzattı. Gözlerimi büyütüp hayır anlamında kafamı sallayınca cırlamaya başladı. "Ashton, Lukey! Mike aşık ol-" elimle ağzını kapatıp onu susturmaya çalıştım. Tekrardan bana avucunu uzattı. Gözlerimi devirip cüzdanımdan 50 dolar çıkarıp avucuna koydum. Bana bunu yaptırdığına inanmıyorum. Para düşkünü pislik! Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "50 dolar neyine yetmiyor tanrı aşkına. Başka param yok Calum." diyince oflayıp "Neyin var neyin yok hepsini pizzaya yatırıyorsun. Olmaz tabi!" dedi. "Haklısın. Sana yatırmam daha mantıklı, değil mi Cal? diyerek alayla ona baktım. Hiç cevap vermeden çizgi filmi izlemeye devam etti. Kendimi oldukça yorgun hissediyordum. Odama gidip uyumak istiyordum. Daha fazla Calum ile uğraşamayacaktım. Ayağa kalkıp odama gidecekken içeri giren Ashton beni durdurdu. "Hey hey, bir dakika." diyen Ash dikkati üstüne çekti. "Biri az önce aşık olmak mı dedi?" Calum'a öldürücü bakışlarımı atıp ne cevap vereceğimi planlamaya başladım. Tam anlamıyla bitmiştim.

You Belong With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin