Selam gencolar. Oylar biraz düşük. Mesajı almışsınızdır umarım idhdjshek İyi okumalarrr.
Ash, gözlerini bana kenetlemiş, merakla cevap bekliyordu. "Yarın sinemaya gidelim mi? Spiderman vizyonda. Lütfen!" diyerek Calum köpek yavrusu gibi bize bakmaya başladı. Kendince konuyu değiştirmeye çalışıp bana yardımcı olacağını falan sanmıştı herhalde. Fakat Ashton daha da meraklanmış ve bu numaraya kanmamıştı. "Mikey, kime aşık oldun?" diyen Ash'e baktım. Yanaklarımı sıkıntı içinde şişirerek doğruyu söylemeye karar verdim. "Kimseye aşık olmadım. Endişelenmene gerek yok." diyerek umursamaz bir tavırla omzumu salladım. Evet, dürüsttüm. Ona aşık değildim. Onu tanımıyor sayılırdım. O sadece çok güzeldi, bu kadar. Cevabım Ashton'ı memnun etmemişe benziyordu. Bakışları Calum ile benim aramda gidip geldi. "Doğruları söylüyorum Ash. Hadi ama! Bana inanmıyor musun?" diyerek ne cevap vereceğini bekledim. Biraz düşündükten sonra "Pekala. Ama birşey olursa bize anlatabileceğini biliyorsun Michael. Sana yardımcı oluruz." dedi ciddi bir tavırla. Şaka yapıyor olmalıydı. Gordie ile çıkarken tüm rezilliklerimi ona anlattıklarını elbette unutmamıştım. Zavallı kız benden gerçekten de korkmuş gözüküyordu. Bunları onlara hatırlatamayacak kadar yorgun hissediyordum. Kafa mı olur anlamında sallayarak odama, uyumaya, gittim. Fakat tabiki de onlara böyle birşeyden bahsedecek kadar aptal değildim.
***
"Lily, seni seviyorum." dedim cılız bir sesle. "Bende seni seviyorum, Michael." diyerek karşılık verdi. Yavaş yavaş dudağına yaklaşıyordum. Arka taraftan sırıtsan güneş dikkatimi dağıtmıştı. Ne? Sırıtan güneş mi?
"Michael, misafirlerimiz var. Uyan artık." diye mutfaktan bağıran Luke resmen çığırarak rüyamı sonlardırdı. Bu rüya da neyin nesiydi böyle? Derin bir nefes alarak ayağa kalktım ve yere fırlattığım pantolunu üzerime geçirdim. Koltuğun üstündeki tahminimce temiz Blink-182 tişörtünü de hızlıca giydim. Odadan çıkarak banyoya girdim. Yüzümü yıkamaya ihtiyacım vardı. "Bende seni seviyorum, Michael." Bu gerçekten enteresandı. Lily'nin rüyamda bile ne kadar nefes kesici olduğu gerçeğini göz ardı ederek salona, misafirlerimiz kim olduğunu öğrenmeye, indim. Saçlarıma parmaklarımla düzelterek kapıyı açıp içeri girdim. "Michael, seni çok özledim dostum." diyerek oturduğu koltuktan kalkıp bana sarılmaya gelen Harry'e sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdim. Louis'yi de kucakladıktan sonra Luke'un yanına oturup kulağına fısıldadım. "Sesin travesti gibi Luke, cidden öyle. Cidden!" Göz devirerek dediklerimi umursamamaya çalıştı. "Zayn, Liam ve Niall neden gelmedi?" diyerek benim de merak ettiğim bir soruyu sordu Luke. Ses tonuna dikkat etmesi kıkırdamama neden olmuştu. "Zayn ve Liam, Niall için hediye bakıyorlar. Bu cumartesi doğum günü." dedi Louis neşeyle. "Biz de sizden bu konuda bir şey istemek için buraya geldik." diye ekledi Harry. Merak içinde ne istediklerine odaklandım. Biz zormadan devam etti Harry "Biliyorsunuz Niall size bayılıyor. Onun için sahilde bir parti düzenlemeyi planlıyoruz ve sizin de gelip orada çalmanız herşeyi daha güzel yapacaktır eminim." Louis konuşmamıza izin vermeden konuya atıldı. "Ve tabii bir ücret karşılığında. Ne dersiniz?" Luke bu işi ücretsiz yapacağımıza dair birşeyler mırıldansada belli bir miktara ihtiyacım vardı. Fakat sonra bunun bencillik olduğunu düşünüp Luke'a katıldığımı belirttim. Diğerleri de onaylaylayınca ücret konusunu kapatmış olduk. Biraz heyecanlanmıştım. Her hafta Liz'in -Luke'un annesi- kafesinde çalıyorduk ama bu daha farklıydı. Sonuçta Niall'ın doğum günüydü ve kafe gibi küçük bir alanda yapılmayacağı için daha çok kişi gelecekti. Umarım heyecanıma hakim olabilirdim. Çocuklarla beraber prova yapsak iyi olacaktı.
***
Cumartesi sabahı erkenden kalkıp parti için hazırlandık. Gergin hissediyordum. Ash bunu fark etmiş olacak ki yanıma yaklaşıp güven verircesine elini omzuma koydu. "Sakin ol Mikey." dedi. Genelde beni rahatlatırken 'Mikey' derdi. "Provalarda gayet iyiydin." diyip elini omzumdan çekti. "Bilmiyorum Ash. Yeni şarkılar beni biraz zorluyor." dedim ve üstimü değiştirmek için odama gittim.
Arabaya müzik aletlerini yüklemek tam bir işkenceydi. Calum aptal aptal konulardan bahsederek arabada giderken sinirlerimizi iyice bozmuştu. Acaba bu çocuk ne zaman büyüyecek diye düşünmeden edemedim.
Arabayı diğer araçlarında olduğu yere park ettim. Bizi gören Zayn hemen yanımıza geldi ve arkadaki birkaç kaslı çocuğa işaret ederek müzik aletlerini sahneye yerleştirmelerini söyledi. "Niall geldi mi?" dedi Calum. Zayn etrafı göstererek "Henüz davetliler gelmedi. Niall herkesten sonra gelecek. Hala bu partiden haberi yok." dedi sinsice gülerek ve partiye çeki düzen vermek için yanımızdan ayrıldı. Susadığımı fark ettim ve biraz ileride duran garsonun tepsisindeki suyu gözüme kestirdim. "Ben biraz tek başıma takılacağım." dedim çocuklara yönelerek. "İyi olur. Rahatlarsın biraz." dedi Ash ve ardından gülümsedi. "Kızlara asılacaksın yani. Tamam. Öyle olsun." dedi Calum trip atar bir tavırla. Gözlerimi devirdim. Çocuklar gülmeye başladıkları zaman aralarından ayrıldım ve garsonun yanına gittim. "Su alabilir miyim?" dedim ve garsonun uzattığı bardağı kafama dikledim. Ama gördüğüm şey suyu geri püskürtmeme neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Belong With Me
Fanfiction"Bir başkasının değil benim olmanı istiyorum. Sen bana aitsin." dedim kendim bile zor duyabileceğim bir sesle. Göz yaşlarından biri sıkıca tuttuğu elime düştü. Gözlerim kapanmadan önce duyduğum tek şey "Beni bırakma." demesi olmuştu.