Birşey söylemeyecek misin ?

536 11 3
                                    

Kahvaltının başından beri gözlerini Henna'dan ayırmayan Elena çok şey merak ediyordu. Mesela nasıl biri, ailesi nerede, nereden geldi, yaşı kaç, ve en önemlisi neden bu kadar kusursuz oluşuydu. Günden güne sıkıcı ve sorunsuz geçen vakti bugün saçma bir şeyle devam ediyordu. Gözlerini tabağındaki zeytinlere dikip oynamaya başladı.

"Şey, ben kahvaltıyı bitirip giderim." dedi çekinerek Henna.

Elena onu evden derhal göndermek istiyordu ama bir yandan da sebepsizce kalmasını istiyordu. Tabi ne yaparsa yapsın o kalmayacaktı ve gidecekti. Önünde durup, engel olmak istemedi. O da çekinerek "Tabi, sen bilirsin." dedi.

Bir yandan 'kal' nidaları yükselirken, diğer yandan 'defol!' haykırışları vardı. Bu ne kadar da saçma böyle. Banyoda kafasına sazla vurup sonrada başına pansuman yapıp ve daha sonrasında ise kahvaltı yaptığı kızdan onda kalmasını bekleyemezdi. Bu berbat ötesi ve saçmalığın dibi!

Meraklı bakışlarını tekrardan Henna'nın üzerine doğrulttu. O da tabağındaki yemekle ilgileniyordu. Ağzına küçük kırıntılar atarak kendini oyalıyordu. İçindeki soruları bastıramayan Elena fazlasıyla meraklıydı. Her an, veya her saniye patlamaya hazırdı. Tıpkı şimdiki gibi.

"Ailen nerede ve nerede yaşıyorsun ?"

Henna başını yemekten ağır bir şekilde kaldırarak gözlerini temas ettirdi. İçinde kopan fırtına ve fazlasıyla gerçek olan yaşantısıyla pişmanlık yaşıyordu. Konuşmak yerine susmayı tercih etti.

"Henna, bir şey sordum."

Yine cevap vermedi, yine sustu.

"Henna soruma cevap ver! Ailen nerede ve nerede yaşıyorsun?"

Elini masaya vurup, ayağa fırladı.

"Seni ilgilendirmez!"

Elena duyduğu cümlenin karşısında şaşkınlıkla ona bakarken, o sadece gözünün önündeki kötülük perdesine bakıyordu. Neden onu kızdırdı ki? Veya ney onu bu kadar kızdırabildi? Altı üstü yaşadığı yeri sormuştu.

Henna sandalyeden ayağını dışarıya atarak, mutfağın kapısına yürüdü. Ailevi sorunları vardı belliki. Şimdi Elena üzülmüş Henna ise sabahki vurduğunun öcünü alıyormuş gibi sinirlenmişti. Az da değil sonuçta. Kafasına sazla vurmuştu.

Salondaki kanepeye ilerleyip, üzerinden telefonunu aldı. Elena onu öylece izliyordu. Sadece bakıyor ve ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.

Düşündüğü şey olacaktı galiba. O gidecekti.

Kötü birşey dediğini sanmıyordu fakat bir yandan da hassas olduğu bir konu olduğunu anlamıştı.

"Henna bak dinle. Kötü birşey sormadım ki."

İyi de şimdi neden ona bir açıklama borçlu gibi hissetmişti ki ? Bu ona iyi birşey mi kazandırıyordu ? Veya . . . herneyse.
İçinde huzursuzluk, bir feveran vardı. Kalbini kırmış olmalıydı.

Henna adımlarını kapıya yönlendirip, kulpu avuçladı. Gıcırtıyla açılan kapıdan adımı eşiğe attı. Arkasından sadece onu izleyen Elena umrunda bile değildi. Onun umrunda olan tek şey ailesinin ona yaptığı yanlıştı. Onu dışlamışlardı. Hemde sırf bir kızı çemberi içine almış, yaklaşırken gördüğü için. Evet eşcinseldi, ve bu haliyle mutluydu. Önünde bir engeli yok! 🌈

Kenarda duran botlarını eline alıp, sağ ayağı ilk olmak üzere giymeye başladı. Diğer ayakkabıyı da sol ayağına geçirerek havaya kalktı. Arkasına slow bir şekilde dönerken aklında tek bir cümle vardı. Acaba ben gidiyorum diye şuan seviniyor mu?

MAVİ EN SICAK RENKTİR.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin