Bölüm 4 / Kötü Haber

63 3 0
                                    

Odamda kitap okuyordum. Müdüre vermişti. Müdüre diyorum, saygımdan. Daha doğrusu adını bilmiyorum. Sonra camdan baktığımda bir kaç doktor sedyenin peşinden koşturuyordu. Şöyle bağırıyorlardı ' AMELİYATHANEYİ HAZIRLAYIN, ÇABUK OLUN! ' belli ki birine kötü bir şey olmuştu. Merak ettim. Serumumu alıp gidiyordum ki canım hemşirem izin vermedi. Saat 17:00'dan sonra mola verebileceğini söyledi. Ben kızmıştım biraz fakat uslu bir kız oldum ve yatağıma geri uzandım. Geçen gün bana özel bir hatıra tablosu yaptırdılar. Orada küçüklük fotoğraflarım, 12,13 yaşlarımdaki Ezgi ile fotoğraflarım bulunuyordu. Ve koskoca harflerle ' CANAN ' yazıyordu. Tablo yeni alınmış kütükten ve naylon gibi bir madden yapılmıştı. Çerçevesi eski bir kütükten içi ise naylona benzer bir maddeden yapılmıştı. Adını tam olarak bilmiyorum. Ama eminim çok güçlü, dayanıklı bir maddedendi. Çok hoşuma gidiyordu. Çünkü eski anılarımı hatırlatıyordu. En çok da Ezgi ile olan anılarımızı. Bir fotoğraf var 3,4 yaşlarındayım. Arkadan annem beni tutuyor. Ama ben annemi göremiyordum. Yüzü yok, sadece elleri ve ayakları...

Kitap okurken uyuya kalmıştım. Uyandığım da saat 16:47 idi. Az kalmıştı fakat hasta hastaneden çıktı mı bilmiyordum. Dayanamadım çıkacaktım ama, nasıl bir odaysa benim odam sol tarafta Danışma, sağ tarafımda hemşire odası bulunuyordu. Odadan çıksam direk içeri sokarlardı beni ' Saat daha 17:00 olmadı. ' derlerdi. Şurada 20 dakika kalmış. Az kalmıştı. Ama ben risk alamadım. Çünkü bu sefer daha çok geç çıkacaktım. Sabah eğer çıkmaya çalışmasaydım 15:00 da çıkacaktım odadan. Burası da böyle bir hastane, hastalara ceza veriyorlardı. Sıkıntımı anladınız mı şimdi? Kitabımı bitirmeme son 32 sayfam kalmıştı. Kitabım tamı tamına 238 sayfa. diğer 2 sayfası önerilerle dolu. Kitabımın adı I LOVE YOU. Aşkla ilgilenmem fakat, bu kitap çok güzeldi. Sena diye bir kız var. Benim gibi hasta. Fakat o kadar ilerlemiş değil. İyileşmeden bir çocukla tanışıyor ve birbirlerine aşık oluyorlar falan. 

Saat 17:23. Ben dışarı çıkmıştım. Danışma benim ile ilgilenmiyordu. Onlara çok sinirlenmiştim. Hemşireme sorsam beni odama alır ' Bunlar seni ilgilendirmez, haydi odana. ' diyerek. Ben de Salih Doktora sordum. Adını öğrenemedim. Aslında söyledi fakat mırıldandığı için bir şey anlamadım. Soyadı Aslan mı neymiş. Ben bir daha soramadım, utandım. Bir an Ezgi geldi aklıma. Belki de oydu. Soyadı Aslan idi onunda. O an hiç bir şey düşünmeden Salih Doktordan bir daha söylemesini istedim. ' Ezgi Aslan ' dedi. O zaman ne yaptığımı hatırlamıyorum. Uyandığımda odamdaydım. Karşımda Salih Doktor ve Müdüre vardı. 

"Ne oldu bana?"

"Merak etme tatlım, bir şeyin yok. Sadece sakinleşmen için iğne aldın." dedi Müdüre.

Ben " NE İĞNE Mİ?" diye bağırdım.

 Birbirleriyle bakıştılar. Sonra Salih Doktor gitti. Ardından Müdüre. Bağırdığım için mi yoksa anlamadıkları için mi gittiler bilmiyorum. O aralar iyice benden uzaklaşmışlardı. Herhalde hastalığım ilerlediği için. Uğraşamıyorlar idi benimle. Hayal kırıklığına uğramıştım. Özür dilemem gerektiğini düşündüm. Saat geç olduğundan pek hemşire yoktu hastanede. Ben Salih Doktoru aradım, fakat yoktu. Sonra bir an aklıma Ezgi geldi ve telaşla yoğun bakıma koştum. Elimde serum takılı koşturuyordum. Üst katlar boş olurdu genellikle bu yüzden kimse görmedi beni. Yoğun Bakıma girmek için kart lazımdı. Salih Doktor olsaydı ondan alacaktım fakat yoktu. bir Yoğun Bakımın camı olduğunu gördüm. Belki oradadır dedim ve sakince oraya doğru yürüdüm. Kenardan göz ucuyla baktım ki.. Bakmaz olaydım. İçeride Ezgi vardı. Az kalsın başkasının odasına girecektim. Ben öyle sanıyordum. Aslında orası onun kapısıymış. Camı da varmış. Sonra gözümden ufak bir gözyaşı indi. Sonra hunharca ağlamaya başladım. Oradaki bir koltuğa oturdum ve ağlamaya devam ettim. Ezgi bıçaklı saldırıya uğramıştı. Öyle düşünmüştüm. Saat 2:30'a kadar ağlamıştım. Sonradan kontrol için Ezgi'nin odasına bir doktor girdi. Baktı, kontrol etti. Ve camdan bana baktı. Biraz daha kontrol ettikten sonra odadan çıkıp yanıma oturdu.

" Sen Ezgi'nin yakını mısın?" dedi doktor.

" Evet, kardeşim sayılır o benim. " dedim, gözümden yaş akarcasına.

" Peki onun hakkında bir bilgin var mı ? Neden yapılacağı hakkında. " dedi doktor.

"Y-yo..-' Tabi ya annesini öldürenlerdir kesin!' EVET VAR ! " diye bağırdım.

" Anlata bilir misin peki? " dedi doktor hızlıca konuşarak.

" Tabi tabi de siz de bana ilk olarak kardeşim nasıl onu söyleyin? " dedim.

Ezgi şuan...



SessizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin