Takıntı olmuştu. Çıkmıyordu aklımdan. Onu düşünüyor onu yaşıyordum. Onu yiyor onu içiyordum. Günleri atlattım haftalar geçirdim 3. Hafta perşembe sabahı hava alanında gördüm valizlerle taksiye biniyordu. Biyerlerden gelmiş olmalıydı. İyi de böyle bi kadının havaalanında ne işi olurdu nereye ve daha çok kimin için gidip gelmişti? Takip ettim şehir dışına doğru çıkıyordu farketmiş olmalıydı yada taksici harbiden yavşaktı. Sokak sokak dönüyorduk. Geçtiğimiz yollardan bile defalarca geçtik. Derken kaybettim izlerini. Belki de yine istediği gibi gidiyordu herşey. Kaybettirmişti kendini. Yoktu. Sabaha kadar devriye attım o 2-3 kilometre çapında, yoktu. Çaremde yoktu başka yine gelmişti acizlik canının sıkılmasını bekliycektim. Beklemekten başka birşey yapamıyordum. Yine beklerken geceleri yine gidiyordum gördüğüm clup' a bi hafta geçmişti salı gecesi tekrar uğradım yine görürüm umuduyla. Girdim içeriye. Ve oradaydı. Aradığım kadın ordaydı. Da? Saçlarını değiştirmişti. Siyaha boyatmış, kısa ve küt kestirmiş. Elbise de yoktu topukluları da giymemişti. Dizlerine kadar bordo siyah kareli eteği ve beyaz gömleği üzerine bordo siyah kıravat takmıştı. Kostüm gibiydi sanki. Ama bu sefer başka güzeldi kitapsız. Sinirliydim. Beni haftalarca merak ettirmiş haber vermemişti. Ulaşmamıştı. Zorunda değildi ama biliyordu emindi hatta arayacağımdan. Sahibiyle konuşup kapatacağımı söyledim. Pazarlık yapıp yalvararak kabul ettirmiştim. Yukardan çalışanlarına lazer tutuyordu. Lazerleri üzerlerine tutup 3 defa yakıp söndürdü. Gel demek oluyordu sanırım tüm çalışanları gelmişti. Hepsine mekanın kapatılacağını söylemelerini ve acilen çıkmaları gerektiğini söylemelerini söyledi. Kızın ismini bilmediğimi ve kıyafetini tarif ederek onun kalması gerektiğini söyledim. Öyle de oldu. Yarım saat içinde tek o kalmıştı. Ve yine sarhoştu dizlerini hep bükük duruyordu. ' napıcaksınız bana grup yapmam öldürürüm hepinizi ' diyordu merdivenlerden inip bara dayanmış onu izliyordum. Oturmuş Bağırarak ağlıyordu. Çalışanlarda çıkmıştı. Yaklaşık 10 dakika kadar izledim. Sonra siz bilirsiniz diyip kalktı ayağa yüzünü döndü gördü beni. Bakıp bi kaç saniye konuştu:
- demek sen kapattııın?
- ( zavallısın tebessümü ettim)
- ( gülümseyerek) yanında süt de getirdin mi
- senden içeceğim bu gün
- ooo sert zenginSandığım kadar sarhoş değildi. Numara yapıyormuş orda hep daha çok para koparmak için. Çok sonra öğrendim. Ayağa kalktı yüzüme baktı uzun uzun. Acıyorum sana dedi sustu. Hiç bişey demiyordu geçti masaya. İşaret ediyordum kimse gelmiyordu. Yukarda öyle anlaşmıştık el kaldırırsam içki getireceklerdi. Seslendim yine hareketlenme olmadı. Gidip kendim aldım. Oturdum bardaklara koymaya başladım. Bi yandan onu izliyordum çantasını kurcalıyordu. İçkiyi aşağıya bırakıp yüzüne döndüm. Bana para uzatmış parayı işaret ediyordu. Göz kırptım bu ne dercesine. Eve giderken süt alırsın diyordu. Verdiği para açtığım alkolün boş şişesini alamazdı ama gurur yapıyordu işte . Almayacağımdan emin gibiydi gözleri. Aldım bende bozuldu biraz. Belki de son parasıydı. İstemezdi geri biliyorum. Ve koymuştu ona. İçmeye başladık o konuşana kadar konuşmuycaktım. Konuşmadım da o da konuşmadı. Ama ikimizde halimizden memnunduk. O an neler düşündük hatırlamıyorum. Alkol bitene kadar ayırmadık gözlerimizi gözlerimizden. Bitti alkoller yine dut gibiydik ikimizde. saat yine sabaha yakındı. Elimi uzattım tuttu. Çıktık kapıdan. Dışarda üç beş ipsiz insanlar vardı. Bize bakıyorlardı. Bulanık görüyordum ama sinirli gibi bakıyorlardı. Ve yaklaşıyordu birisi. Diğer küçük boylu olanı tanıdım. Dışarı çıkartılanların arasındaydı. Badigartlarla tartışıyordu çıkarken. Dibimize kadar geldiler sustular. Bizde öyle. ' paramız Yok diye mi?' Dediğini hatırlıyorum. Birde o' nun çorabının içinden bıçak çıkarmaya çalıştığını. O' nuda dövmüşlerdi. Yüzüm kan içindeydi bayılmışım sanırım. Ne kadar baygın kaldık onuda bilmiyorum. Telefonlarımız da gitmişti. Yüzüme dokundum kan içindeydi. Dünyayı kırmızı görüyordum. Silip ona baktım. Yeni doğrulmuş bana kahkaha atmaya çalışıyordu ağzından kan tükürerek. 'Sen tanıdığım en güçlü adamsın' dedi. Birde en son onu hatırlıyorum. Sonra öpüşürken yuttuğumuz kan bir üniteyintamamlardı sanırım. Bir yandan ısırarak tekrar kanatıyor bir yandan emerek yok ediyorduk. Bi beş dakika falan geçmişti sanırım yada 10 saniye bilmiyorum. Zaman çok etkileyiciydi. Kalktık eteği falan kalmamıştı zaten siyah külotlu çorapla yürüdü arabaya kadar. O simayla o kanla bile hala çok güzeldi allahsız. Kadın, harbiden çok güzeldi. Bindik arabaya çalıştırırken elimi tuttu yine aynı cümleyi kurdu. ' sen tanıdığım en cesur adamsın' bu sefer anlayamadım ama içinde yaşayıp da kurduğu cümleydi ona eminim. Gelmiştik evin otoparkına. Da kim kalkıp gidecekti şimdi evin içine. O bana bakıyor ben ona bakıyordum. Bu sefer omzuma almam dedim bende bu sefer al demem Zaten dedi. 3 diyince dedim. Başını salladı
-1
-2
-3Aynı anda açmıştık kapıları. Çıkıp dayanarak yürümeye başladık. Canımız da yanıyordu. Dayak yemiş gibi deyimine hep gülerdim ama o an dayak yemiş gibinin alasını yaşıyorduk. Kirpiklilerimin bile acısını ayrı hissediyordum. Eve girdik. Göz göze geldik. Kafasını salladı. Benimde düşündüğümdür umarım diyip ikimizede temiz kıyafetler getirdim. Aynı şeyi düşünmüştük. Aynı küvette duş alacaktık. Soyundum, Girip yaslandım arkaya. Sonra o girdi dizlerime oturup pansuman yaptı biraz. Eli çok hafifti ve biliyor gibi davranıyordu. Lisede sağlık okumuş bunu da çok sonra öğrendim. Nasıl oluyordu anlamıyordum ama her dokunduğunda acımın hafiflediğini hissediyordum. Sonra ben çıkardım temiz bi pamuk alıp elime biliyormuş gibi yapıp temizleyip yıkadım yüzünü. Anlamıştır tabi bilmediğimi ama çaktırmadı o an. 'Bira var mı?' dedi dolapta olması gerektiğini bitmiş olabileceğini ama yine bakabileceğini söyledim kalktı gitti. Varmış, aldı geldi 3 tane. Gittiğinde canım geçmiş kapının açılmasıyla kendime geldim. İkisini açıp uzattı birini aldım sonra tekrar girip yarı uzanır şekilde oturup sırtını dayadı vücuduma. Birasından bir yudum alıp sigara yaktı. Yaktığı sigarayı bana uzatıp tekrar kendine bi sigara daha yaktı. İkimizde aynı anda 'off' çekmiştik. Sen başla dedi. Sordum.
- neden vücudundan önce ismini öğrenmedim?
Bozuldu sanki biraz. Yada ben aptaldım bilmiyorum. Orda o an sorulacak soru değildi. Ama haklıydım hiç birşeyini bilmiyordum. Kalkıcak gibi olup yine yaslandı.
-ne önemi var? Sadece bu gece beraber değil miyiz.
- o zaman şöyle diyim. Memnun olmak istiyorum. Tanışalım?
- ımmmm sen koy adımı söyle hadi ne olsun benim adım
- lütfen. Gerçekten merak ediyorum.
- yadaaa bana galoş de (güldü)
- galoş mu?
- evvveet. Ama peçete gibisin deme kalbim kırılır ( kahkaha attı)
- niye böyle davranıyorsun?
- bak temiz dünya insanı beni anlamıyorsun. Ben dediğim gibi galoş gibi kullanılırım. Benimle sabahlarsın. Benimle yatarsın. Benimle sevişir ilişkiye girersin. Paramı verirsin Yok olurum. Tek kullanımlık yani (elini şıplattI suya) Ben buyum.
-iyi de neden?
- hadi bana bi isim tak. Benim ismim ne olsun hadi bebeğim hadiiiii. Ve yabancı isim olsun
-carolina. Sen carolina ol
-sendeeee parker. Senin adın parker.Yine susmuşuz. Haberimiz Yok. Biralar bitmiş 3. Şişeyi ikimiz içtik.boş şişeyi diktiğimizi hatırlıyorum uyumadan. İkindiye yakın uyandım. Hala uyuyordu. Uyandırmak istemedim. Yarım saat kadar kaldım öyle. Sonra, Gözünün yukarı kalktığını gördüm. İkimizde uyuyormuş gibi yaptık. Sonra gülerek yüzüme baktı ne zaman uyandığımı sordu şimdi dedim tebessümle. Meğer bi saat kadar önce uyanmış carolina. O da ben uyanmıyim diye kımıldamıyormuş. Kucağıma oturdu yine öpüşmeye başlamıştık. Ağzımız çürümüş domates gibi kokuyordu. Yada bu koku kimin umrundaydı ki?