1. Bölüm: Yeni Çocuk

342 18 1
                                    

TONG LİSESİ

“Kenara çekilin, kenara!” diye söylendi en yakın arkadaşım. Amacı beni koridordan sorunsuz bir şekilde çıkmamı sağlamaktı. Sağımda ve solumda bir sürü insan bana bir şeyler söylüyordu. Tanrım! Sıcak basmaya başlamıştı. Kelly’ a doğru dönerek “Çıkar beni buradan. Hemen!” diye bağırdım. Tabi ki her zamanki beceriksizliğiyle bunu beceremedi ve yine her zamanki gibi kurtarıcım sert ve güçlü kollar oldu.

 Matt Sky! Oyun kurucusu ve sevgilim. İçimden attığım kahkahayı bastırmaya çalışıp kendimi Matt’ in kollarına bıraktım. Beni hızla kenara çekti.

 Bunu nasıl yaptığını merak ediyordum? Şuan sırtım soğuk duvara yaslanmış boş bir koridorda ve bana vaat dolu gülümsemeyle bakan bir Matt vardı. Dudaklarımı hafifçe kemirince bana biraz daha yaklaştı ve sağ elini önüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına iliştirdi. Fısıltı halinde çıkan sesi kulaklarıma doldu. “Seni özledim bebeğim. Ya sen?” cevabımı beklemeden dudakları boynumda dolaşmaya başladı. Vücuduma dalga dalga yayılan sıcak ürpertiler bu hissi ne kadar özlediğimi hatırlattı. Gömleğinin yakalarından tutup onu kendime daha da yaklaştırmaya çalıştım. Ama tüm kontrolü ona veremezdim değil mi? Kalçamın üstünde gezinen ellerini tutup kulağına yükseldim ve bilerek sesimi kısıp sorusuna cevap verdim “Bende seni özledim.”

 Boğazından çıkan boğuk bir sesle konuşmaya çalıştı “Göster. Ne kadar özlediğini?”.

 İçimdeki kahkaha yeniden atmaya başlayınca kıvama geldiğini anladım. Dudaklarıyla sömürdüğü boynumu ondan uzaklaştırıp gülümsedim. Dudaklarımı dudaklarının üstünde tutup son hamlemi yaptım “Burada mı? Hiç sanmıyorum. Uygun bir yer bul ve bende sana göstereyim ne kadar özlediğimi.” Dedim. 

Güçlü bir yutkunma sesinden sonra işte bu kadar diye düşünüyordum. Şimdi tüm gün beni düşünecek. Ah şu erkekler! Neden hiç beyni bacaklarının arasında olmayan, hormonları tavan yapmamışı yoktur.

 Matt’ in bir hamle yapacağını anlayınca dudaklarına hızla bir öpücük kondurup boş koridorda ilerledim. Arkamdan beni seyrettiğinden emindim. 

Benim için sorun yoktu her zaman vücuduma güvenmişimdir.  Uzun bacaklar, yuvarlak bir kalça, ince bir bel ve dolgun göğüsler. Kendimde tek beğenmediğim yer saçlarımın rengi. Sarıya çalan rengi aslında kahverengi ve ben her zaman o altın bukleli kızlardan olmak istemişimdir. En azından mavi gözlerle paçayı sıyırıyordum. 

Biyoloji sınıfına girdiğimde Kelly bana her zaman ki oturduğum yeri tutmuş ve arkamdaki sıraya da yerleşmişti. Yavaş hareketlerle sırama oturdum. Sınıftaki birçok erkeğin gözünün bende olduğu aşikârdı sebebi ise tam kalçamın altında biten elbisem değildi. Tamam, belki birazcık. Ama asıl sebep bendim. Tong lisesinin en popüler kızı Tiffany  Ferreira. Bunu bilmek hiçbir erkeğin veremeyeceği tatmini hissettiriyordu. 

Birkaç saniye sonra Kelly’ nin sesini dudum. “Sabahki olay yüzünde üzgünüm! Ben…” cümlesinin devamını beklemeden “Her neyse” diye savuşturdum. Söylediğim cümle yüzünden endişelenmeme gerek yoktu. Çünkü o buna alışıktı ve hiçbir zaman yanımdan ayrılamazdı. Ayrılsa bile yenisi hemen gelirdi ve o da bunun farkındaydı. Yanımda olmayı seviyordu. Herkes sever. Ben onlara popülerlik veriyorum ve bu lisede her şey demektir.

Koç sınıfta hararetli bir şekilde insan iskeletini anlatırken benim tek düşündüğüm Nina’ dı. Eğer bana bir şey olursa –ki ben buna hayatta izin vermem- yerimi alacak kişiydi. Filmlerde falan görmüşsünüzdür arkanızdan sinsi bakışlarını eksik etmeyen, her an sizi alt etme çabalarına giren ama yüzünüze gülen tiplerden biride Nina’ dır. 

Lise felsefesi, en tepedeki düşerse yerini sadece bir günde tamamlarlar ve düşeni tekmelerler. Bu yüzden asla gözden düşmemeli ve her an gözler üstümde olmalıydı. 

Zilin çalmasıyla Kelly ile koridorda dolabıma doğru ilerledik. “… Eddie’ nin partisinde giyinirsen muhteşem görünürsün. Ayrıca onun içinde acayip seksi görünüyorsun. Matt’ ın aklını başından alacaksın.” Dedi Kelly. Başımla onu onaylarken ne dediğini pek umursamadım. Koridorun sonundan gelen Matt ve arkadaşları bize doğru geldiler. Uzaktan bakıldığında Matt, sarı saçları ve kendini her yerde belli eden sert hatlarıyla kusursuz görünüyordu. 

Tabi tam tahmin ettiğim gibi Nina da sevgilisinin boynuna kollarını dolamış bize doğru geliyor. Matt’ ın en yakın arkadaşıyla çıkıyordu. Kız tam bir fahişeydi. Tanrım ondan tiksiniyorum! Okulun birçok erkeğini elden geçirmişti. Matt dışında ama birkaç kez ona sulanırken yakalamıştım onu. Haddini bildirmiştim o kadar morarmıştı ki tam iki gün okula gelmemişti.

 Bunu hatırlayınca yeniden canlandım ve Matt’ ı seksi bir gülüşle karşıladım. Yanıma gelir gelmez formasından yakalayıp dudaklarına ateşli bir öpücük kondurdum. Gelen arkadaşları ve Nina da dâhil kimseden ses çıkmıyordu sadece Matt’ ın dudağını dudaklarımın arasında emerken çıkardığım ses dışında. Çok etkilenmiş gibi gözükmeye çalışarak yavaşça geri çekildim. Benden en az zilyonuncu kat etkilenen Matt gözlerini zorlanarak dolgun dudaklarımdan çekip gözlerime baktı “Bu güzel karşılamayı neye borçluyum? Yoksa ne kadar özlediğini şimdi mi göstermeye karar verdin?” dedi. Küçük bir kız gibi kıkırdadım. 

Tam cevap verecekken sanki onları yeni fark etmişim gibi yaparak boğazımı temizledim. “Sizde mi buradaydınız? Ah kusura bakmayın çocuklar?” dedim. Tabi bunların hepsi roldü. Sinirle kaşlarını çatmış Nina hemen yüzüne sahte bir gülümseme oturtup “Ah hiç önemli değil. Hormonlar anlayabiliyorum.” Dedi. Beni sanki azgın ergen gibi göstermeye çalışıyordu adi sürtük. Tutkuyla başımı Matt’ a çevirip içli bir şekilde iç çektim ve kocaman sırıtışla “Okulun en yakışıklı çocuğuna sahip olmak böyle bir şey sanırım. Kendimi çok şanslı hissediyorum.” Dedim. 

Ah onun sahip olmadığı şeyleri yüzüne vurmak çok hoşuma gidiyordu. Nina’ nın yüzündeki sırıtış bir an bozulur gibi oldu ama hemen toparladı. Matt bir kolunu omzuma atıp “Asıl ben dünyanın en şanslı erkeğiyim. Sana sahibim.” Dedi. Ah salak tabi ki şanslısın diye söylendim içinden. 

En önde ben ve Matt arkamızdan da diğerleri gelerek koridorda ilerlemeye başladık. Hala bir kolu omzumda olan Matt arkadaşlarıyla spor muhabbeti yapıp kahkaha atıyorlardı. Etrafımdaki herkes fısır fısır bir yere bakıp konuşuyorlardı. Kızlar kikirdeşiyordu ve sebebi biz değildik. Kızların baktığı yöne bakınca müdürle bu yöne doğru gelen oğlanı gördüm. 

Buda neydi böyle ya da kimdi? Tanrım! Çocuk tam bir heykeldi. Usta ellerden çıkmış gibi kusursuz yüz hatları esmer teni ve gür siyah saçları… Şuan cidden hormonları azan ergenler gibi davranıyordum. İlk kez görüyordum onu yoksa tanırdım bu yüzü. Bize doğru yaklaştıkça oğlanı daha yakından incelemeye başladım. Yüzü cidden kusursuzdu bu imkânsızdı! Gözleri… Aman Tanrım! Benim bile kirpiklerim bu kadar uzun değil! Ela renginde ateş saçan gözleri kızgın bakışlarla etrafına bakıyordu. 

Hızla Kelly’ i kenara çekip oğlanı göstererek “Bu kim?” dedim. Oğlana bakan Kelly kocaman sırıtışla oğlana bakıp “O mu? O … yeni çocuk. Zayn Malik.” Dedi fısıldarcasına. Etrafımda ki atmosferin değiştiğini hissedebiliyordum. Sanki … her şey durmuş tüm gözler ona çevrilmiş gibi ve beynimde çınlanan ses iki kelimeydi. Zayn Malik.

YALNIZ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin