2.Bölüm

29 6 2
                                    

Sabah erkenden kalktım turuncu mu karamel mi karar veremediğim o güzel saçlarımı taradım hafif makyajımı yapıp kıyafetlerimi giyip aşağı inip kahvaltı masasına oturdum babam her zaman ki gibi saçımı öptü ve bu sefer
"Günaydın prensesim heyecan var mı?" Diye hevesle sordu bense yüzüne bön bön bakıp "neden heyecanlanıyım ki?" Diye sordum babamın yüzü tövbeler tövbesi der gibi göz kaydırdı bana annemse salı sabahları olan dizisi çıktığı için bizimle uğraşmak yerine bir gözü televizyondayken bir gözü de Adendeydi. Aden beş yaş grubundaki çocuklar gibi yemek yemeyelim hep şeker yiyelim oyun oynayalım hiç uyumayalım kafasındaydı. Kolumdaki saate bakıp "Vakit gelmiş baba beni sen bırakır mısın bugün?" Diye sordum oda kafa sallayarak beni onaylayınca kalktık. Adenin saçlarını karıştırıp "Bana şans dile!" Diye kısık sesle söyleyip yanağını sulu sulu öptüm ve babamı takip etmeye başladım.

Yol boyunca babamla Shape Of You söyledik. Evet diğer babalara göre mükemmel eğlenceli bir babam vardı.
Okula geldiğimizde ise el şıklatarak birbirimizi gösterdik ve aynı anda "birlikte güçlü!" Dedik ve sarıldık.
Harçlığımı da aldıktan sonra arabadan inip yavaş yavaş okula doğru ilerlemeye başladım. "Allahım bir okulda herkesin mi spor arabası olur?" Diye iç geçire geçire müdür odasına gittim. Kapıyı tıklatıp içeri gir dediği anda girdim. Beni çok sevecen karşılayan müdür.
"Bende senin dosyana bakıyordum Belya tam bir iftihar örneğisin bu okula gelmen büyük bir şans! Tenisteki başarılarını söylemiyorum bile!" Diye ekledi bense tebessüm ederek bir teşekkür ederim iliştirdim ve sınıfımı sordum tamda ders zili çalmıştı benimle sınıfa kadar eşlik etti ve beni sınıfa bırakıp gitmişti ben sınıfın ortasında süzücü bakışlara maruz kalırken öğretmen "Hadi kendini tanıt ve sonra boş olan bir yere otur." Dedi kendimi kısa öz anlatıp boş olan bir kız yanı ararken bir tane buldum ve tam oraya yönlenirken bir kız kalkıp oraya geçti öğretmenin kitapla ilgilenmesinden faydalanarak ve bana kalan yer Ateşin yanıydı...

İçimden neler neler derken dışarıdan gülümseyerek "Oturabilir miyim?" Dedim.

Yan bir gülüş atarak "Tabii." Dedi.
Oturdum tüm gün boyunca tek bir insan bile gelmemişti yalnızlıktan öldüğümü düşünürken zil çaldı ve okul bitti. Herkes birbiri ile anlaşırken ben o sırada tüm gün oturmuştum yemeğe bile gitmemiştim derslerde zaten Ateş yüzünden saçma bir şekilde robot gibiydim. Çantamı alıp tam çıkıyordum ki...

"Belya!"

Biri seslenmişti arkama baktığımda ise sınıftan bir çocuktu ne olduğunu anlamak için kaşımı kaldırarak "efendim" dedim. Biraz mizacım sert dursa da tanışınca mala bağlayanlardandım ama belli etmiyordum şuan..

"Şey ben Burak işin yoksa okulun yanındaki kafede oturmak ister misin hem tanışırız?" Dedi çekingen bir tavırla aslında iyi birine benziyordu ne desem diye düşünürken Ateşin sesini duydum.
"Burak basket maçı var gelmen gerekli." Diye çok keskin konuşuyordu Enis duymadım sansada "s*ktir!" Diye homurdanırken

"Tamam kardo geliyorum. Belya başka bir gün yine soracağım o zaman cevap verirsin." Dedi ve çıktı.

Ben ne olduğunu anlamak için uğraşmayıp eve doğru yola koyulurken bir el kolumu tuttu sinirle arkama döndüm ve keskin bir şekilde "Ne yaptığını sanıyorsun hemen kolumu bırak." Diye konuştum. Kolumu bırakırken "Hep bu kadar asabi misin?" Diye sordu cevap vermedim ve yoluma devam ettim. Arkamdan geliyordu aldırış etmedim. Ve bana yetişti yanımda yürüyordu elleri ceplerinde tam bir şey diyecek olmuştu fakat basketbol sahasından ona seslendiler ve gitti. Ne kadar merak etsemde arkasından asla seslenmezdim ve bakmazdım içim içimi kemirirken dışarıdan sadece "Aman be banane!" Diye kendime hönkürdüm.

Merhaba arkadaşlar hikaye başta sıkıcı gelebilir ama devamı için çok güzel düşüncelerim var okumaya devam edin sizi seviyorum ❤️

BelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin