4.Bölüm

22 2 4
                                    

Merhaba güzel insanlar Multimedia'da Belya ve Ateş var! Eğer istek olursa bir dahaki bölümde Burak ve Çisil'i paylaşırım oy atmayı ve bölümler hakkındaki düşüncelerinizi yoruma yazmayı unutmayın sizi seviyorum ❤️

Mesajı gördüğüm anda içimi bir tedirginlik almış gitmişti. Bunu yazan kimdi? Ne demek istiyordu? Annem akşam yemeğine çağırmıştı fakat tok olduğumu söyleyip biraz hava almak için izin istedim ve oda vermişti. Mahallemin en güzel yani denize çıkan sokakları vardı. Gidip bir bankta oturdum. Ne kadardır gözüm dalmış aklım uçmuşsa yanımda Ateş oturuyordu, geldiğini bile fark etmemiştim.

"Ne düşünüyorsun?" Demesi ile düşüncelerden zonk diye hayata düştüm. Rüzgardan savrulmuş saçlarım ve o anki şaşkın yüz ifadem ile sadece "Hı?" Diyebildim. Yine gülümsedi. O gülünce denizden gelen rüzgar bile tatlı esmeye başlamıştı sanki bende kendimi tutamamış ve gülmüştüm.

"Tuhafsın."  Pardon ama acaba nerem tuhaftı tamam yanına gelince asabi sinirli biri oluyorum ama o gerilmek ve heyecanlanmaktan oluyordu tabi ama o bunu bilmemeli ben içimden konuşurken o dışarıdan konuşmaya devam etti.

"Burak'la arkadaşlık ediyorsun. Etme." Bunu söylediği zaman beni gülme almıştı çünkü birinin bana emir vermesi beni sadece güldürürdü uzun bir kahkahadan sonra "Sana sorduğumu hatırlamıyorum arkadaşlık edip etmeyeceğimi?" Diyip tek kaşımı kaldırıp ona baktım hayırdır der gibi.

Sinirlenmişti sanırım bir hışımla ayağı kalktı  bir şey söyleyecek oldu fakat söylemek yerine yumruklarını sıktı ve birşey demeden uzaklaştı

"A-Ateş?" Diye seslensemde duymamazlığa gelip hızla yürümeye devam etti. Bu sefer konuşmasını istiyordum arkasından koştum ve kolunu tuttum. Omzumun üstünden bakarak "Ne var?" Dedı keskin bir şekilde "Ne diyecektin? Neden susup gittin? Birşey söylüyorsun arkasını getirmiyorsun? Sen dalga mı geçiyorsun?" Diye sorularımı arka arkaya sıralarken kolumdan tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Ne olduğunu anlamadan arkasından sürükleniyordum.

En sonunda bir parka geldik. Tanıdık geliyordu etrafıma bakındım. Burası benim çocukken hep geldiğim parktı. Beni neden buraya getirdin demeye kalmadan konuşmaya başladı.

"Burayı hatırlıyorsun değil mi? Ağaçlar, salıncaklar herşey peki beni? Beni hatırlıyor musun Belya?"

"Ben şey... Aslında.."

"Konuşma, dinle. Belya ben senin çocukken buraya her geldiğinde bisikletinin sepetine kırmızı elma atan çocuğum! Hani şu deliler gibi gözlediğin ama asla yakalayamadığın. Seni en iyi tanıyan ve..." susmuştu.

"Ve? Konuşsana?" Kalbim hızla çarparken göz pınarlarımdan akıp gitmişti o günler. Yüzüne buruk bir tebessüm ile bakıyordum. Saçlarını karıştırdı ve
"Oyum işte bu kadar bunu söylemek istedim neyse benim işim vardı sana iyi geceler "Dedi ve koşar adım uzaklaştı.

Göz yaşlarım kendiliğinden dökülüyordu. On üç yaşıma kadar hep bu parka pembe bisikletim ile gelirdim ben birşeyler ile ilgilenir gitmek için bisikletime bindiğimde sepetin içinde hep bir kırmızı elma olurdu. İlk başlarda çocuk aklım ile bunları buraya bir Peri bırakıyor derdim daha sonra bir insanın bıraktığını anlamıştım. Peşine düşmüştüm pusu kurup onu yakalayıp kim olduğuna bakacaktım ama o bana asla yakalanmamıştı. Bende bir süre sonra vazgeçip sadece elmayı alır ve boşluğa teşekkür ederdim.

Yavaş yavaş evin yolunu tuttum. Eve geldiğimde ise Ateşin bu itirafı bilinmeyen birinden gelen mesaj kafam allak bullaktı tek istediğim bir an önce uyumaktı. Pijamalarımı giyip uykuya dalmak için yatağıma yattım.

Aden'in "Abla kalk!" Diye bağırması ile uyandım. Annem kapıdan "Haydi kalk hazırlan" dedi "Anne! Okula bugün gitmesem olur mu?" Diye tam yalvaracaktım ki bu gün cumartesiydi e beni annem neden erken kaldırıyordu?
"Anne bu gün cumartesi beni neden erken uyandırıyorsun? Diye sordum.

"Misafirliğe gideceğiz kızım hadi kalk."

"Kime?" Diye mızmızlandım.

"Halana tabii ki." Demesiyle beynimden vurulmuşa dönmüştüm Ateş halamın eşinin yani eniştemin akrabası oluyordu. Hep burada yaşamasına rağmen ben onu daha bu sene tanırken o beni yıllardır tanıyordu daha önce rast gelmemiştim çünkü halamlar buraya Yeni taşınmıştı ve aynı ortama bu sene girmiştik Ateşle.
"Gitmesek olma-" bile diyemeden annem yapıştırmıştı lafı
"Gidilecek herkes orada."
İşte şimdi bitmiştim yüz yüze gelmek istemiyordum kendimi tuhaf hissediyordum!

Saçlarımı at kuyruğu toplayıp düz renk bordo bir sweet tişört ve siyah pantolonu giyip eyeliener ve bordo ruj sürdükten sonra spor ayakkabılarımı giyip aşağı indim ve babam " işte benim prenses kızım!" Deyip kollarını açtı ve bende hemen gidip sarıldım.

Annem "Hayatım sarılma Faslı'nı  biraz  kısa tutun Adeni al ve arabaya gidin bende geliyorum" diyerek bizi arabaya yolladı ve oda gelince yola çıktık.

Halama geldiğimizde ise karın ağrımdan duramıyordum heyecanlanınca hep karnım ağrırdı.

Kapıyı çaldık halam bizi içeri davet ettiğinde içeride müthiş bir kalabalık vardı. Elini öptüğüm her teyze maşallah çekiyordu. Korkmaya başlamıştım ama rahatlamıştım da Ateş yoktu. Derin bir nefes aldım ki

"Hoşgeldiniz."

Sanki biri tişörtümden içeri buz salar gibi donmuştum. Bu gün ölmezsem bir daha hiç ölmem diyerek başladık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 30, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin