Küçüldükçe küçülüyordu söze dökemedikleri. Yine de hisleri kalbinden taşıyor ve oturduğu yere sığamıyordu artık. Aniden başını kaldırdı ve haykırırcasına "ÇÜNKÜ SEVİYORUM!" dedi kız. Kirpiklerinden salınan bir damla çoktan yanağına düşmüştü. Dudakları titriyordu. Diğerinden tek ses çıkmıyordu. Bütün gözler üzerlerindeydi ama kız artık umursamıyordu. Erkek yerinden doğruldu. Yemeği henüz bitmemişti. Kız bu yenilgiyi kabul etmek istemiyordu. Bir uğultu etraflarını sardı-
"Şu kalemi masaya vurmayı kes Jongdae! Cümlelerimi kaçırıyorsun!"
"Kaçık olan sensin Soo, cümlelerine ya da bana kabahat bilme."
KyungSoo, silgisini ona fırlattı ama Jongdae kolayca nişandan sıyrıldı. Silgi, diğer sıraya çarpıp yerde bir iki sekmeden sonra tahtaya doğru savruldu.
"Yeni kahramanınla işler yolunda gibi?"
KyungSoo, önündeki taslağı defalarca okudu ama erkek olanın sıradaki hamlesine bir türlü yön veremiyordu.
"Kahraman değil karakter O.. Sence oğlan kızı kabul etmeli mi etmemeli mi?"
Jongdae onun sorusuna omuz silkti.
"Onlar senin insanların benim değil! Ben gerilim ve polisiye türünde yazıyorum ve aşklı meşkli şeylere pek yer vermiyorum, biliyorsun."
KyungSoo, kollarını masaya yayarak yüzünü teksirlerin arasına gömdü.
"Neden kabul ettim ki?! Durum öyküsü yazsaydım çoktan hazırdı ama aşk da ne ya?!"
Sınıf kapısı aniden aralandı ve sürgüsü odada yankılandı. İkisi de gelen kişiye çevirmişti bakışlarını.
"Şeyy.. KyungSoo.. Sana bir şey sormak istiyordum."
KyungSoo, Jongdae'ye baktı. Jongdae bir bilinmeze daha omuz silkti ve ayaklandı.
"Ben bugünlük kaçıyorum dostum."
KyungSoo, parmaklarının arasındaki kalemi daha sıkı kavradı. Açık pencereden, futbol çalışmasındaki öğrencilerin sesleri geliyordu, KyungSoo kendini daha az yalnız hissetmişti.
"Sen ve Jongin.." kız öğrenci ona doğru birkaç adım attı. Bakışları karasızca kulüp odasında gezindi. Kulüp odasının kullanılmayan sıraları sınıfın uzak köşesinde üst üste yığılı ve toz içindeydi. Sadece tahtaya yakın perdeler aralıktı. Onların da rengi sarıya dönmüştü.
KyungSoo, hala sonraki cümleyi düşünüyordu, erkek kıza nasıl tepki vermeliydi. Ama şimdi kendisinin de tepki vermesi gereken bir kız vardı, odaklanamıyordu hiçbirine.
"Yemekhanede olanlar hakkında.." Kız kararsızlığını sürdürüyordu ve KyungSoo bundan sıkılmaya başlamıştı.
"Duyduklarım yani söylenenler.." ve ilham gelip KyungSoo'nun parmakları arasındaki kalemin ucuna nihayet konmuştu.
"Evet evet.." dedi KyungSoo, kızın gözleri hayretle genişledi ve KyungSoo durmaksızın yazdı.
"Ama bu nasıl olur?" deyiverdi kız ve KyungSoo keyifle başını salladı. "İnanması o kadar güç mü ya? Bana yakıştıramadın mı? Daha gösterişli ya da havalı birini mi umuyordun?" dedi. Yazdıklarından sonra kıza baktı.
"Ama bunu kimse bilmesin olur mu?" diye rica etti. Geçen yılın birincisi olduğunu daha fazla kimse bilsin istemiyordu. Üzerindeki beklenti yükünü ağırlaştırmaktan başka bir şeye yaramazdı bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ona Koşmak, Onu Yazmak
Ficção AdolescenteKim Jongin'in milli bir atlet olmak gibi bir hayali yoktu fakat koşarken rüzgarın saçlarını dağıtmasını ve terini soğutmasını seviyordu.. Bu özgürlüktü. Do KyungSoo hep oradaydı; koşu sahasının çevresinde, sınıfının kapısında, kantindeki masasının ç...