Changkyun, zil sesiyle birlikte gözlüklerini çıkarıp kutusuna yerleştirdi. Daha sonra tek başına sınıftan çıkıp yiyecek bir şeyler almak için alt kattaki kantine yöneldi. Koridor hayat doluydu. Bütün öğrenciler eğleniyordu ve neşeliydiler. Changkyun hariç... Yavaş yavaş merdivenleri inerken yanından koşarak geçen ufak grup yüzünden neredeyse merdivenlerden yuvarlanacaktı. Aralarından beyaz saçlı olan arkasını dönüp bağırarak kendisinden özür dilediğinde fark etti onun kim olduğunu. Sesi cıvıl cıvıldı ve gerçekten insanın aklına kazınıyordu. Bu Jooheon'du. Tüm okulun tanıdığı, sosyal, neşeli, hareketli çocuk.
Adımlarını hızlandırdı ve onların peşinden kantine girdi. Kantin öğrencilerle doluydu. Beşinci teneffüs hep böyle olurdu.
Biraz daha etrafa bakındıktan sonra gürültücü genci gördü. Kendisinden daha gürültücü olan kızıl saçlı arkadaşıyla kantin sırasının dışında takılıyorlardı. Jooheon'un gülüşü ve yüzü o kadar güzeldi ki, Changkyun neden kantine geldiğini unutmak üzereydi. Su alacaktı. Çok kalabalık olmasa da kalabalık olan sıraya girdi. Fakat çelimsiz vücudu insanların arasında ezilecek gibi olduğundan geri çıktı. Su içmese de olurdu değil mi? Sonuçta şimdiden beşinci teneffüstelerdi ve derslerin bitmesine az kalmıştı. Ne yapacağını düşünüp ensesini kaşırken Jooheon'un ona doğru geldiğini gördü.
"Bir şey mi alacaksın?"
Changkyun'un dili tutulmuştu. Başını olumlu anlamda sallamakla yetindi. Nedense gerilmişti.
"Ne alacaksın? Yardımcı olabilirim." Söyledi geniş bir gülümsemeyle.
"Hayır hayır! Gerek yok." Ellerini telaşla salladı Changkyun.
"Merdivendeki olaya karşılık bir özür olarak say." Başını hafifçe sağa yatırarak söyledi bunu. Gerçekten yardım etmek istiyordu.
Changkyun bu sefer bir şey diyemedi. En başından yardım istiyordu fakat gururuna kabul ettirememişti. Jooheon'a parayı uzatıp "Su" diye mırıldandı. Jooheon'un onu duyması bile mucizeydi. Gülümseyerek sıraya girdi Jooheon. Saniyeler sonra geri çıkınca Changkyun şaşırdı. Kendisi olsa dakikalarca orada sıkışıp kalırdı. Tabi, o Jooheon'du. Nedense o mükemmel biriymiş gibi geliyordu ki öyleydi de.
"Teşekkür ederim." diye mırıldandı kendisine uzatılan suyu alırken.
"İsmini sorabilir miyim? Ve sınıfını?" Sorusu Changkyun'u afallatmıştı. Onunla daha fazla görüşmek istediği anlamına mı geliyordu bu?
"Changkyun. 9-2 sınıfındayım."
"Aynı kattayız. Tanıştığıma sevindim. Sonra görüşürüz Changkyun!" Arkasını dönüp koşmaya başladı ve arkadaşının yanına döndü. Daha sonra Gülümseyerek onların konuşmasına dahil oldu. Changkyun ise elindeki su şişesiyle onu izledi. Yüzünde ufak bir tebessüm vardı. Sınıfa döndüğünde renkli bir kalem aradı kalemliğinde. Tek renkli kalemin lacivert bir pilot kalem olduğunu fark etiğinde somurttu. Kızlara sormalıydı. Onlarda mutlaka renkli kalem olurdu. Arkasını dönüp sıranın altında gizlice telefonla uğraşan kıza sordu.
"Renkli kalemin var mı?" Kız başını sallayıp herhangi bir kalemi eline alıp uzattı. Changkyun bu sefer gülümseyerek kalemi aldı ve şişenin üzerine o günün tarihini yazdı.
----
---Yeni bir fic. Mini bir şeyler yazmak istiyordum. Her gün bir bölüm atacağım.
Kime ithaf ettiğimi söylememe gerek var mı? <31 galaxysjiji
4 Ekim 2017
Eklemeler yaptım, zamanınız varsa tekrar okumanızı tavsiye ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Way // joo-kyun ✔
Short Story•Tamamlandı• Jooheon gerçek olamayacak kadar güzel hissettiriyordu. °Lee Jooheon + Im Changkyun° 04.10.17~14.10.17 Kısa hikaye #508 Kısa hikaye #475 Kısa hikaye #456