eskiler aslında asla eskimez

53 9 2
                                    

tütsü kokusu odanın içini doldurduğunda anlaşılamaz bir şekilde hoş hisseder ve onu ''senin kokun'' olarak tanımlardım, belki de bunu erkenden bırakmalıydım. gece bastırır, gündüz de bastırır bu koku asla kaybolmazdı odamın içinden. anımsadıkça, hissederim aynı şekilde kalp kırıklarımın kokusunu.

geçtim, sanat okulumun önünden, tepesinde ağladığım kaydırağın önünden, evimin önünden. ama evime doğru adımlarım geri geri gitti sonra. içeri koşturup son kalan tabloyu da ben fırlatıp attım, kırdım. artık hayal kurmak istemiyordum. ama o günden sonra, daha çok hayal kurmaya başladım. sürekli yanımdaydın, belli belirsiz. dolaşırdım sokak aralarında, seni arardım. hadi gel, oynayalım. bir hayaldin sadece, bu cümleleri benden başka kimsenin anlayamayacağı türden bir hayaldin. ne kimseye açıklayabilirim, ne de hissettirebilirim bunu, imkansız çünkü. şiirler yazarak, okuyarak geçti günlerim. bazılarını ezberleyerek ya da boş sayfalara garip resimler karalayarak. her çizim bitiminde senin tablon çıkıyordu ortaya. göz kamaştırıcı değildi elbet, yetenekli değilim senin mükemmelliğini çizecek kadar. ama kalbime işlenmiş o mükemmelliyetin yüzünden, ne kadar berbat olursa olsun çizdiklerim, okuduklarım ve yazdıklarım sayfalara hayranlıkla bakıyordum. bazen dalıp gidiyordum, zaman yolculuğuna çıkmış gibi. geri dönülemeyen bir yolculuğa.. seninle karşılaşıyordum her zamanda. dalıp gitmelerim saatler harcıyordu ömrümden. geleceğimi kaybediyordum, unutuyordum zaman kavramını. gelipte bana öğretmeni çok isterdim. öpsen mesela, zamanı durdursan yine inanırdım saniyelerin hızlıca geçtiğine. uçur beni, ayaklarımı yerden kes diye seneler boyu bekledim. geldin ve öylece gittin. yapacak bir şey yok, ben henüz hayalinden kurtulmuş değilim. senin mükemmelliğinin çeyreğini kapmışta sayılmam. olsun! seni severek harika iş çıkartıyorum kendi sanatımda. işliyorum şehrin bütün duvarlarına, mis gibi tütsü kokuyor sonra ayak bastığım ve gözlerimi değdirdiğim her yer. seni severken mutluyum, sen olmasan bile. ben hep böyleydim. 

insanlardan kaçtım, kendime sığındım, kendimde seni buldum. kitaplara sığındım, kitaplarda her karaktere büründün! inanılmazdı. sen erkek oldun, sen kadın oldun, sen bazen bir eşya bile oldun. benim için cansız oldun, arada nefes alıyor göründün, eh kayboldun. nerelerde olduğunu merak ediyorum işte şimdi. sadece tütsü kokun var ancak gözle görülür bir şey yok ardında kalan. sadece kokun var, tütsü kokun. anlatamadığım şeyleri çizmeyi de bıraktım, insanlar bana garip garip baktığında bunun anlamını resmin diline dökemem mesela. ya da, koşarak bir şeylerden kaçtığımda ki hissi, anlatamam. sen anlarsın ama, duvarlarımın içinde yaşayan sen. her kokuya bürünen sen. kendimden kurtulamadığımda sana kaçmayı planladığım o eski günlerde, ah.. eskiler. bence eskiyen bir şey yok daha. ben sana kaçmak istiyorum, hâlâ.

iki üç paragraftan uzak bir hikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin