ben hep ütopya'da kalmak istedim

53 8 2
                                    

günler geçti, ben duygusuz kaldım. yazamayacak kadar da duygusuzum hatta şimdi. -iki ay oldu bile ben bu hâle geleli-. cümlelerimden büyük bir soğukluk geliyor, kıştan daha soğuk. asla ısınmıyor dudaklarım ve yazı yazan parmak uçlarım. eskisi kadar da cesur görmüyorum hatta kendimi onun güzel sarı saçlarını parmaklarımın arasından bıraktığım günden beri. ah ben, avuçlarını avuçlarımın içinde ısıtmayı bekledim tüm yaz. ısıtamadım ki.

biliyorum, duygusuzluğum buradan geliyor.

onun güzel okyanus gözlerinde boğulur gibi olurken, uyandım aniden ruhumun bedenimden tökezlediği o rüyadan. nasıl başladığını biliyorum rüyanın... uykuya dalmamıştım ama eminim.
güzel bir mayıs günüydü. -hatta mayıs'ın sonlarıydı.-
ben onun güzel gülüşüne rastladım. biliyordum, acılar kalıcıydı. ama o da kalıcı sanmıştım. öylesine tatlı bir mimoza kokusu sarmıştı ki etrafımı, belki de ilk kez o gün gerçekten aşık olmuşumdur. aslında, aşk diye adlandıramam ve tüm bu cümlelerimi anlamsızlaştıran o. gelişigüzel yazdıran, ardından yazmaya doyup onu düşündürten ise, bir akşamüstü..

(sen sıradan değildin.)

sarhoş cümlelerim yüzünden çekiyorum bu kalbimin ağrısını ve aklım sadece o yaz gecelerinde ütopya'da onunla geçirdiğim.

saat geç oluyor
  hava kararıyor
     ve benim yazmam gereken şeyleri yutmam gerek.

sadece ben hep ütopya'da kalmak istedim.

iki üç paragraftan uzak bir hikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin