~2 ~

240 7 0
                                    

Sabah kalktığımda saat 12:00' ydi. Hemen kalktım ve üstümü giyindim. Mutfağa inip kendime kahve yaptım. Merdivenle odama çıkarken annem; "Aaa günaydın kızım? Sen bu saatte kalkar mıydın?" Ben derin bi nefes alıp "Kalkıyormuşum demekki." dedim ve tam arkamı dönüp yukarı çıkacakken ablam geldi. Ve kolumdan tutup kibarca kendisine çevirdi; "Sen kendine neden dikkat etmiyorsun ya? Hastasın sen. Dün tiyatro salonunun önünde Mona seni görmüş koşarken. Kalp hastasısın sen Jane.Kendini yorma." deyice ben de "Ya bişeyim yok benim. İyiyim ben. Hasta felan değilim." dedim. Ablam; "Jane lütfen. Haftaya doktorda randevun var. Gideceksin tamam mı?"dedi.

Ben "Tamam peki." diyince omzumu ovaladı.

Ablam "Haa bu arada, şunu söylemeyi unuttum. Sen rahatsızlanınca bi çocuk seni kucağına almış. O kim?" dedi imalı imalı bakarak.

Ben "Abla nereden bileyim? Yoldan geçen çocuğu bana soruyosun?"

Ablam; "Yoldan geçen çocuk?"

Ben; "Evet. Ben koşarken çarpıştık sonra ben rahatsızlanınca taksiye bindirdi.

Ablam; "Haa anladım. Mona'nın anlattığına göre yakışıklıymış çocuk."

Ben; "Of!" deyip odama çıktım. Piyanonun başına oturdum. Babamın bana öğrettiği ve aynı zamanda benim de en çok sevdiğim "A rivers on follows in you" parçasını çalmaya başladım. Piyano çalarken kendimi öyle huzurlu hissediyordum ki. Gözlerim kapalıyken bile çalabiliyorum.

Öğle vakti sahile gittim. Kumlara oturup poşetimdeki deniz kabuklarını çıkardım. Deniz kabuklarıyla ismimi yazdım. Dalgalar çok yoğundu ve hava güneşliydi. Çok kalabalık olmasa da, denizde yüzenler vardı. Arkamdan birisi omzuma dokundu. Ve ismimi söyledi. "Jane?" bu ses çok tanıdık geliyordu.

Deniz KabuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin