~8~

152 6 0
                                    

Ben; "E ben bu gece nerde kalıcam?"

Noah; "Aaa. Onu hiç düşünmedik ya." biraz düşündü. "Bize gel dicem ama, babam hoş karşılamaz. Anca gizlice girebiliriz."

Ben; "Nasıl?"

Noah; "Bakıcaz işte bir çaresine. Gizlice benim odama gireriz."

Ben; "Babana yakalanırsak?"

Noah; "Sen onu bana bırak, bende."

Ben; "E hadi gidelim o zaman."

Noah; "Gel bakalım. Ev hemen şurda zaten." kolunu omzuma attı. "Pişşt."

Ben; "Ne?"

Noah; "Yalnız bişey dicem, odamda yalnızca bi tane yatak var." deyip göz kırptı.

Ben; "E yani?"

Noah; "Yanii diyorum kiiii..."

Ben; " Eee?"

Noah; "Yani ben sabahtan akşama kadar çalışıyorum. Boynum tutulmuş zaten. Yerde yatamam. E seni de yerde yatırmayacağıma göre yanyana uyuyacağız."

Ben; "Peki." deyip güldüm. O da güldü. Biraz durakladım ve sonra; "Ablamı özleyeceğim."

Noah; "Ablanın adı ne?"

Ben; "Caroline. Çok iyi birisidir. Hiç anneme benzemez. Onunla sonra görüşmek istiyorum ama annem müsaade etmez işte."

Noah; "Ben ayarlarım birgün görüşürsünüz."

Ben; "Gerçekten mi? Nasıl yapacaksın?"

Noah; "Telefon diye birşey var."

Ben; "Hahhahaha. Hiç aklıma gelmedi." güldü.

Noah; "Geldik." ev çok kötüydü. Küçücüktü ve çok eskiydi. Bahçesi vardı. İçim acıdı. Bahçeye girdik. Noah gizlice evin kapısını açtı Fısıldayarak; "Çabuk gir içeri." dedi. Parmak uçlarımın üstünde yürüyordum. İçerden televizyon sesleri geliyordu. Babası içerideydi. Noah yavaşca kapıyı kapattı. Elimi tuttu ve odasına doğru sessizce yürüdük. İçerden Noah'ın babası; "Noah! Sen misin oğlum?"

Noah; "Evet babacım!" odasının kapısı açtı ve giysi dolabına tıktı. "Çabuk gir çabuk." dedi ve dolabın kapağını kapattı. Babası Noah'ın odasına geldi. Dolabın kapaklarının arasından görebiliyordum. Klostrofobim vardı ve zor dayanıyordum.

Babası; "Oğlum, nasıl geçti günün?"

Noah; "Iıı, iyi geçti ba-baba."

Babası; "İyi bakalım. Ben de işten şimdi geldim. Açlığın var mı?"

Noah; "Yok baba."

Babası; "Peki o zaman."

Noah; "Baba ben bu akşam odamdan çıkmayıp dinlenmek istiyorum."

Babası; "Tabi oğlum. Sen dinlen." deyip Noah'ın alnını öpüp odadan çıktı. Biraz gariban bir tipi vardı. Babası odadan çıkar çıkmaz derin nefes alarak kendimi dolaptan zor attım.

Ben böyle yapınca Noah yerinden sıçradı. "Noluyo?"

Ben; "Ya Noah benim klostrofobim var ve sen beni dolaba tıktın."

Noah; "Aaa çok özür dilerim bilmiyordum ya. İyi misin?" pencereleri açtı.

Ben; "İyiyim şimdi."

Noah; "Ha iyi." gülümsedi. Noah ne olur ne olmaz diye kapıyı kilitledi.

Ben; "Noah ben sana yük oldum ya."

Noah; "Saçmalama."

Ben; "Evet öyle. Çok özür dilerim eğer seni zor durumda bıraktıysam?"

Noah; "Şşşş." dedi ve susturmak için eliyle dudağıma dokundu. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve fısıldayarak; "Saçmalıyosun. Bana yük olduğun felan yok. Seninle olmak beni mutlu ediyor Jane." dedi. Boyu çok uzun olduğu için ayaklarımı kaldırıp dudaklarını öptüm. O da beni öptü. Tam o sırada babası seslendi; "Noah! Benim beyaz tişörtümü gördün mü?!"

Noah; "Hayır baba!" Ben geri çekilip yatağının yanındaki çerçeveye baktım.

Ben; "Bunlar kim?" dedim çerçeveyi göstererek.

Noah; "Annem ve ben."

Ben; "Kaç yaşındayken anneni kaybettin?"

Noah; "Dokuz. Hayal meyal hatırlıyorum annemi."

Ben; "Keşke hayatta olsaydı."

Noah; "Keşke."

Ben; "Hayat böyle. Annesini kaybeden tek sen değilsin. Babasını kaybeden de tek ben değilim. Bunun için isyan etme. Ben sadece özlüyorum. Ama kaderime karşı çıkmıyorum."

Noah; "Haklısın." gülümsedi. "Neyse, değiştirelim konuyu yoksa ağlarım. Karşında ağlamak istemem. Kendime verdiğim sözü bozmak istemem doğrusu. Ben hiç ağlamam biliyomusun?"

Ben; "Nasıl o?"

Noah; "Ağlamak zavallıların işidir. Ben güçlü bir insanım."

Ben; "Ama bazen ağlamak insana iyi gelir."

Noah; "Öyle mi?"

Ben; "Evet." gülümsedim. "Benim uykum var ya."

Noah; "Aynen ya. Nedense bugün erken yatasım var." dedi. "Yatağı hazırlayayım." dedi. Noah yatağı hazırlarken ben odasındaki resimlere felan bakıyordum.

Noah; "Hazır."

Ben; "E ben böyle mi yatıcam?" dedim üstümdeki kot pantolonu göstererek.

Noah; "Valla benim pijamalarımı giyebilirsen giy." dedi ve pijamalarını verdi.

Ben; "Arkanı dön." dedim asilce.

Noah; "Yaaa of."

Ben; "Hadi dön ya."

Noah; "Ya kızım sanki evlenince görmicem."

Ben; "Ya of Noah hadi dön." Arkasını döndü. Alt pijamayı geçirdim. Çok bol geldi.

Noah; "Bitti mi?"

Ben; "Evet dönebilirsin." döner dönmez kahkaha atmaya başladı.

Ben; "Ne ya? Sessiz ol baban duyucak."

Noah; "Bu ne lan? Çok bol geldi."

Ben; "Ya of gülme. Napim, idare etcem bununla." Eliyle ağzını kapatarak gülmesini gizlemeye çalışıyordu. Karnına vurdum.

Noah; "Hadi bakalım uyku vakti." deyip gülerek yatağı gösterdi. Ben hayvan gibi yatağa zıpladım.

Noah; "Oha kızım napıyosun" güldüm. Işığı söndürüp yanıma uzandı. Saçlarımı okşadı. Sonra ben onun göğsüne başımı koydum. Kokusu çok güzeldi. Bana sıkı sıkı sarıldı.

Noah; "Seni seviyorum." bunu diyince yüzüne baktım ve; "Ben de seni seviyorum." dedim. Kollarında derin bi uykuya daldım.

Deniz KabuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin