Kendimi yatağa attım ve ellerimle yüzümü kapattım. Alnım terlemişti. Ayaklarım titriyordu. Demek ki filmlerde bahsettikleri aşk böyle bir şeydi. Odamın kapısı birden açıldı. Bu annemdi. "O kim?"
Ben; "Kim, kim?
Annem; "Öpüştüğün çocuk."
Ben; "....."
Annem; "Adı ne?"
Ben; "Sana ne?"
Annem; "Saygısızlık yapma! Ben senin annenim!"
Ben; "Vaaayy. Süper ya. Ben o zaman böyle arada sana saygızlık yapayım da, bir kızın olduğu aklına gelsin." deyip göz kırptım.
Annem; "Pekala. O sırıkla görüşmeyeceksin bir daha."
Ben; "Ne?"
Annem; "Duyduğun gibi."
Ben; "Sen bana böyle davranamazsın."
Annem; "Ben senin annenim!"
Ben; "Kiminle görüşüp görüşmeyeceğimi sana sorcak değilim."
Annem; "Tabiki bana soracaksın. Kaç yaşında bu çocuk?"
Ben; "18. Adı da Noah."
Annem; "Neyin nesiymiş bu sırık bakalım? Babası ne iş yapıyor?"
Ben; "Hah. Başka soracak bir şey yok tabi. 'kızım senin düşüncen nedir? sen seviyormusun bu çocuğu?' desen olmaz mıydı? Babası ne iş yapıyor ha? Ne mi iş yapıyor? İşçi. Noah da işçi."
Annem; "Ne! Senden de bu beklenirdi zaten. Bula bula bu kokuşmuş fakirleri mi buldun?" Ben; "Babasına yardım ediyor. Fakirler anne. Hem de çok fakirler. Parası yok. Ama biliyor musun dünyalar kadar büyük bir kalbi var. Senin şu kalp cerrahı sevgilin var ya? İstersen o "kalp cerrahı" sevgiline söyle seni bi muayene etsin. Belki senin bir kalbin yoktur." dedim. Bunun üzerine annem kapıyı sertçe çarpıp çıktı. Hüngür hüngür ağlıyordum. Hala aşağıda olması umuduyla pencerden aşağıya baktım. İnanamıyorum gerçekten de oradaydı. Bana baktı. Gülümsedi. Ağladığımı anlamış olmalı ki, 'ne oldu' anlamın da kafasını salladı. Cebinden telefonunu çıkardı. Beni aradı. Telefonu hemen açtım. Pencerden birbirimize bakarak telefonla konuştuk.
Ben; "Noah?"
Noah; "Neden ağlıyorsun?"
Ben; "Yok birşey Noah."
Noah; "Benim yüzümden mi?"
Ben; "Seninle alakası yok."
Noah; "Neden ağlıyorsun Jane?"
Ben; "Annem."
Noah; "Noldu?"
Ben; "Öpüştüğümüzü görmüş."
Noah; "Eyvah."
Ben; "....."
Noah; "Çok özür dilerim."
Ben; "Noah."
Noah; "Jane, çok özür dilerim. Böyle olsun istemedim. Jane, böyle olmuyor yüzyüze konuşalım. Yarın."
Ben; "Peki. Ben bi şekilde çıkarım evden."
Noah; "Ağlama." kafamı pencereden çevirdim.
Noah; "Jane bana bak. Ağlamayacaksın. Sil gözyaşlarını. Seni ağlatmak hiç istemedim."
Ben; "Peki."
Noah; "Yarın görüşürüz."
Ben; "Görüşürüz."
Noah; "Arayıp söylerim nerde buluşacağımızı."
Ben; "Tamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kabukları
Romance17 yaşındaki Jane, annesi ile babası ayrıldıktan sonra babası ile birlikte yaşamaktaydı. Babasının herkesten çok parası vardı. Bir süre sonra babasını kaybetti. Babasını kaybettikten sonra annesi ve ablasıyla yaşıyordu. Ancak babasının ölümünün cina...