~7~

176 6 0
                                    

Noah; "Nereye gitmek istersin?"

Ben; "Bilmem."

Noah; "Annenler bişey demez dimi?" saat akşam 8 buçuktu.

Ben; "Farketmezler bile." biraz düşündüm. "Lunapark." güldü. "Lunaparkı çok severiim"

Noah; "Peki."

Ben; "Buraya yakın bir lunapark biliyorum. Gel."

Noah; "Öyle mi? Bilmiyordum." elimi tuttu ve yürüdünk. Çok uzun sürmeden hemen vardık. Noah lunaparkın kapısını açtı ve içeri girdik. Kalabalıktı, cıvıl cıvıldı. Dönme dolaba doğru ilerlerken Noah durdu ve pamuk şeker alıp bana uzattı.

Ben; "Pamuk şekeeeeeeerrrrr!!"

Noah; "Manyak mısın kızım ne bağırıyon?"

Ben; "Üff aman iyi be. Romantik bi sahne yaratim dedim sen mahvettin." elinden pamuk şekeri aldım ve yemeye başladım. Dönme dolaba doğru yürüdük. Ben binerken Noah jetonları ödüyordu. Çantamı girişte yerde gördüm. Çantamı girişte düşürmüştüm.

Ben; "Noah! Çantam!" dedim ve yerini gösterdim. Noah koşarak çantamı koşarak almaya gitti. Tam döndüğünde dönme dolap hareket etti. Noah dönme dolaba tutundu ve havada asılı kaldı. Ben kahkaha atıyordum ve herkes bize bakıyordu. Gülmekten karnıma ağrılar girmişti. Noah sonunda yanıma oturmayı başardı. Su

ratına bakarak kahkaha atıyordum.

Noah; "Ne ya?" dedi. Gülerek elimi yanağına götürdüm.

Ben; "Seni seviyorum." bunun üzerine bana sarıldı.

Noah; "Ben de seni seviyorum prensesim." saçlarımı öptü.

Naoh; "Al bakalım çantanı." dedi gülerek. Ben de güldüm.

Ben; "Kahramanım benim." dedim sırıtarak. Titrememden anlamış olmalı ki; "Üşüyomusun sen?"

Ben; "Biraz." ceketini çıkardı.

Ben; "Sen üşümez misin?"

Noah; "Senin yanında üşümem."

Ben; "Ehehe. Öyle mi?" dedim ve yanağını öptüm.

Noah ağzıma ükenir gibi; "Öylee." dedi. Güldüm.

Ben; "Olsun. Benim içim rahat etmez." dedim. Noah; "O zaman..." dedi ve ceketinin bir koluna ben sol kolumu, öbür koluna da Noah sağ kolunu koydu. İkimiz de güldük. Çok komik göründüğümüzün farkındaydık. Fabrikada çalıştığı için dün beyaz olan tişörtü, kirden krem rengi olmuştu. Aslında pis biri değildi. Ama çalışma şartları böyleydi. İçim acıdı. Kendi üstümdeki Polo tişörtten ve Nike ayakkabıdan utandım. Ama ondan iğrenmezdim. En tepedeydik ve manzara muhteşemdi. Havada birsürü dilek balonu gördüm.

Ben; "Aaa şunlara bak." güldü.

Noah; "Seviyomusun dilek balonlarını?"

Ben; "Evet." dedim gülümseyerek. "Renkli olan herşeyi çok severim ben." dönme dolap sıramız bitmişti. Noah indi ve elimi tutup beni kaldırdı. İlerde bir oyuncak gördük ve çok dikkatimizi çekti. Yanına gittik. Halkaları atarak çubuğa atmaya çalışacaktık ve gerektiği kadar atabilirsek oyuncak ayı kazanacaktık.

Noah; "Oynamak ister misin?"

Ben; "Tabiki!" dedim. İlk halkayı tutturdum. Sonrakini tutturamadım birçok kez attım ama olmadı. Oyuncak ayıyı almak istiyordum.

Ben; "Ya of ayıcığı çok istiyordum!"

Noah; "Bi de ben deneyeyim istersen?"

Ben; "Yapabilir misin?" dedim neşeli bir şekilde.

Deniz KabuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin