~6~ Temmuz Akşamı

154 5 0
                                    

Telefonu kapattığımda annem aşağıda bağırarak birşeyler saçmalıyordu. Galiba ablamla konuşuyordu. Şunu duydum; "Ailemize böyle birini layık görmüş işte!"

Yatağa uzandım ve uyumaya çalıştım. Günün hemen bitmesini istedim.

Sabah kalktığımda başım çatlıyordu. Annem çoktan işe gitmişti. Ablam da çalışıyordu. Noah'ı aradım.

Noah; "Jane?"

Ben; "Noah. O kumsalda buluşalım."

Noah; "Haa anladım. Peki."

Ben; "Kapatıyorum çıkıcam şimdi. Görüşürüz."

Noah; "Görüşürüz." kapattım. İlk defa böyle hissediyorum. Bu aşk mı? İyi mi hissediyorum, kötü mü hissediyorum bilmiyorum. En sevdiğim elbisemi giydim. Evden çıktım. Kumsala gittiğimde Noah oradaydı. Yanına gittim.

Noah; "İyi misin?"

Ben; "İyiyim."

Noah; "Jane ben gerçekten seni üzmek istemedim. Bana kızgın mısın?"

Ben; "Tabiki de hayır."

Noah; "Sevindim." diyip gülümsedi. Elini yanağıma götürdü.

Bu duyguya alışık değildim. Yapamazdım. Hepimiz bu aşkların nasıl bittiğini biliriz. Aşık olmak istemiyorum.

Ben; "Noah, bir daha görüşmeyelim."

Noah; "Neden?"

Ben; "Özür dilerim."

Noah; "Neden görüşmeyelim?"

Ben; "Görüşmeyelim işte."

Noah; "Bana bir neden söyle."

Ben; "Sevmiyorum seni." Noah bunun üzerine geri çekildi.

Noah; "Gerçekten mi?"

Ben; "Evet seni sevmiyorum."

Noah; "Ben biliyorum neden olduğunu."

Ben; "Nedenmiş?"

Noah; "Çünkü param yok."

Ben; "Ne?"

Noah; "Bak, Jane. San daha fazla imkan sağlayamayacağım için çok özür dilerim."

Ben; "Saçmalama."

Noah; "Salağım ben. Tabi ya. Senin gibilerin benimle ne işi olur?" dedi gülerek.

Ben; "Benim gibiler?"

Noah; "Evet senin gibiler."

Ben; "Bilip bilmeden konuşma. Sana inanamıyorum ya. Sen ne kadar iğrenç bir insansın."

Noah; "İğrenç olan benim öyle mi?" deyip kafasını salladı.

Ben bağırarak; "Hah. Senden nefret ediyorum!"

Naoh; "Asıl ben senden nefret ediyorum be!" ellerimle kulaklarımı kapatıp bağırdım ve Noah'ın karnına vurdum. Ardından çantamla omzuna vurdum. Ağlamaya başladım. Arkamı dönüp hızlıca yürüdüm. Noah arkamdan seslendi; "Jane!" duymazdan gelerek yürümeye devam ettim. "Jane!" koşarak bana yetişti ve kolumdan tutup çevirdi.

Ben; "Ne var!"

Noah; "Ağlıyor musun yine sen?"

Ben bağırarak ve ağlamaklı bir sesle; "Sana ne!" dedim. Kolumdan tuttu ve kendisine çekip sarıldı. Saçlarımı okşadı.

Ben; "Bırak." deyince daha da sıkı sarıldı ve saçlarımı öptü. "Senden nefret ediyorum. Bidaha sakın karşıma çıkma." dedim ve ittim.

Noah; "Nefret etmiyorsun." dedi ve hayır anlamında başını salladı.

Yağmur yağmaya başlamıştı. Bu bir yaz yağmuruydu. Bir temmuz yağmuru. Yürümeye başladım. Heyecandan ne yaptığımı bilmiyordum. İlk defa aşık olduğum için mi oluyor bu? Onu seviyorum. Ama ona nefret ettiğimi söyledim. Arkamdan şöyle seslendi; "Sen aşık olmaktan korkuyorsun!" hızlı adımlarla yürüdüm. Yağmurdan saçlarım ıslanmıştı. Birden duraksadım. Onu sevdiğim halde neden nefret ettiğimi söyleyeyim? Neden kendimi kandırayım ki? Arkamı döndüğümde Noah arkasını dönmüş denize bakıyordu.

Ben tüm gücümle bağırdım; "Noah!!" arkasını dönüp bana baktı. Ona doğru koşmaya başladım. Noah kollarını açtı. Hızımı alamayıp Noah'a biraz sert sarıldım. O da bana sarıldı ve boynumu öpüp kokladı. Dudaklarımı öptü. Dudakları yağmurdan ıslanmıştı. Islak kaslı kollarına dokundum. Boynuna yine sarıldım ve kokusunu içime çektim.

Noah; "Hani nefret ediyordun, salak?" dedi gülümseyerek. Sonra burnumu ve alnımı öptü.

Deniz KabuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin