4. Bölüm

23 6 6
                                    

        
Multimedya; Emre

Evet! Uzun bir aradan sonra yine sizlerleyiz. Aslında yazmayı düşünmüyorduk ama arkadaşlarımızın ve okurlarımızın ısrarı ile yazmaya karar verdik. İnşallah bu bölüm diğer bölümlere göre daha çok okunur ve vote alır. AMİNN!

            "Peki, sen neden burdasın?" diye bir soru yönelttim Umut'a. Bir süre öylece gözlerimin içine baktı.
"Kaybettiğim bir şeyi arıyordum." dedi.
"Bulabildin mi?"
"Henüz değil." diyerek gözlerini yere indirdi.
"Yardım edebilirim. Ne arıyorsun?"
"Önemi yok. Ona yaklaştım hissediyorum."
            "Umarım o kaybettiğin şeyi bulursun" dedikten sonra gülümsedim.
            "Umarım."

Sabah kalktığımda elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa yöneldim.  Annem ve babam bu geceyi hastanede geçirdikleri için ve benim de ultra üşengeçliğim sağolsun kahvaltı yapmaya üşendim. Ayakta birşeyler atıştırarak odama yöneldim ve iğrenç okul formamı giydim. Kendisinden nefret ediyorum.

Evden ağır adımlarla çıktım. Uff şu lanet kulaklık! Sen kendini kim sanıyorsun da dolanıyorsun! Sen sadece kulaklıksın! Kulaklıklığını bil!
Sinirlerim bozuk bir şekilde durağa yürürken dün Emre'yle aramızdakiler aklıma  geldi.
    
Arkadaşlık böyleydi işte. Güvendiğin insanlar senden birşeyler gizlediğini öğrendiğinde herşey bitiyor. Ben de bunu yaptım. Emre sonuna kadar haklı. En çok da sevdiğin insanlara kızarsın ya hani. En çok onlara darılırsın. Çünkü onlara sonsuz inancın, güvenin olur. Ama sonrasında o güven boşa çıkar ya. Keşkeler konuşmaya başlar. Özür dilerim Emre. Özür dilerim KARDEŞİM.

Bu düşüncelerle birlikte otobüs durağına gelmiş otobüsü beklemeye başladım. Ve tıklım tıkış olan otobüs gelmişti. Ön kapıdakileri ite kalka otobüse bindim. Akbilimi basıp arkaya ilerlemeye çalışırken arkamdan kutsal bir ses geldi; "Yav ablam arkaya ilerle, boşlukları doldurun! Durakta bekleyenlerin günahı ne?"

Derin bir iç çekerek sıkıntıyla ufladım. Bu insanların derdi ne Allah aşkına? Göz devirerek arka kapıya yaklaştım. Kaderimde camla akraba olmak da varmış demek!

Zar zor camla ilişkimi kesip insanların arasından ite kalka çıkmaya çalışırken otobüs maceramı sonunda bitirdim. Güne ekşın dolu başlamak... hadi hakkımda hayırlısı!

Otobüsten indiğim anda derin bir nefes aldım. Oksijen solumak ne kadar güzel bir şey yarabbim.

Üstümü başımı düzelterek okula doğru yürümeye başladım. Kafamı kaldırdığımda Emre'yi görmem bir oldu. Tam ağzımı açmış ona seslenecekken dün olanlar aklıma geldi ve sessiz kalmayı tercih ettim. Yavaş adımlarla okula doğru yürürken sonunda vardım.

Sınıfa girdiğimde Emre'yle göz göze geldik. Emre, Duru ve Ecem'in sırasına oturmuş beraber sohbet ediyorlardı. İçten bir gülümsemeyle ona doğru baktım. O ise beni görmezden gelerek önüne döndü.

Yavaşça yerime geçerken Ecem'in "Rüya!" diye seslenmesiyle tekrar o tarafa doğru baktım ve el salladım.

Çantamı sıraya bırakarak bizimkilerin yanına geldim. Emre ben gelince rahatsızca yerinde kıpırdanırken bir anda "Ben kantine gidiyorum. Bir şey isteyen var mı?" dedi. Kesinlikle benden kaçmaya çalışıyordu. Kimseden ses çıkmayınca Emre sınıftan çıktı.

Benim yüzümden gidiyordu. Şu an benim varlığımdan bile rahatsız olduğuna adım gibi emindim. Nerden nereye geldik böyle? Aramızdan su sızmazken, sonuna kadar beraberiz diyorken nasıl bu hale gelebildik? Tabii ki benim sayemde! Sevgili ben (!) herşeyin içine ettiğim için böyle oldu. En yakınımdan... kardeşimden sır sakladığım için bu hale geldik. Herşeyin suçlusu sensin. Çek cezanı Rüya...

SalıncakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin