Sıkıcı bir pazartesi haftalıklarımızın yenilenmesi sayesinde kendimizi zengin hissederken " neden okuldan kaçmıyoruz ki ? " diye düşünüp çantalarımızı kapıp çıktık okuldan.
Ana caddeye çıkana kadar ne yapalım diye tartışırken en son lunaparka gitmeye karar kıldık.
Lunaparka adımımızı atar atmaz gördüğümüz ilk oyuncak için bilet alıp sıraya girdik.
Gondoldan korku evine, korku evinden atlı karıncaya kadar her oyuncağı bindiğimizde artık yorulduğumuz için banklarda biraz dinlenme kararı aldık. Kısa molamızda ben vanilyalı o kakaolu dondurmasını yedi. Dondurma da bitince kararmaya yüz tutmuş havaya bakıp bir iç çektik.
Çıkışa doğru ilerledik. Dışardan bir sarayı andıran lunaparktan biraz uzaşlıktan sonra yavaşça elini tuttum. Bana döndü , biraz şaşkın biraz da endişeli ifade vardı gözlerinde. Etrafı incelerken dudaklarımızı birleştirdim. Gözleri iri iri olurken ilk başta tepki vermedi ama çok uzun sürmeden hevesli bir şekilde karşılık vermeye başladı.
Orada dikilip ne kadar öpüştük bilmiyorum ama gözümüzü açtığımızda etrafımızı sarmış birkaç acınası tip sinirli ve iğrenir ifadelerle bizi süzüyordu. Gözlerimiz tekrar buluşunca hafifçe gülümsedik birbirimize.
Mükemmel bir gün geçirmiş , tüm haftalığımızı bitirmiştik ve günü bu mükemmel öpücükle sonlandırmıştık. Bir de güzel bir dayak yiyecek gibi duruyoruz.