Birlikte güzel bir sabaha gözlerimizi açtığımızda uzun bir süre sessizce birbirimizi izledik.
Oldukça sakin ve güzel geçen o dakikalardan sonra seninle kalmaya başladığımdan beri hiç dışarı çıkmadığımdan yakınmış ve beni bugün bol bol gezdireceğini söylemiştin. Biraz itiraz etmedim diyemem, hem ne var sanki iki üç hafta mükemmel bir adamla aynı evde bütün gün pineklediysem.
Ama tabiki o güzel gözlerin ve o ısırılası yüz ifadenle beni ikna edip dışarı çıkarmıştın. Doğrusu pişman oldum diyemem. Çünkü otobüsteyken yanağıma tatlı bir öpücük kondurmuş ve sımsıkı elimi tutmuştun, kimseyi umursamadan. Sonra beni oldukça fazla bir süre ordan oraya koşturmuştun, yorgunluktan ayaklarımda derman kalmamıştı. Tabi ceza olarak sana Starbucks' tan kocaman bir içecek aldırmış mutlu mutlu evimize dönmüştük, yani en azından ben mutluydum.
Ama günün en sevdiğim kısmı birlikte uzandığımız koltukta bana kitap okumandı. Sesine aşık olduğumu ise ilk o zaman fark etmiştim.