Genç kız Anayola çıkmıştı.
Bir araba geçmesini diledi. Tam o sırada siyah bir jeep durdu yanında. Siyah filmle kaplanmıştı tüm camlar.Ön cam açıldı ve onla karşılaştı.Bu azattı. " Veda etmeden gidilir mi? " Kız omuz silkti . Vedaları sevmem ". "Sana gerćekleri anlatmam lazım bin " dediğinde genç kız "derken?" Genç adam tısladı .genç kız "kastettiğin şeyi açıkça konuşur musun? " "binersen öğrenirsin ne olduğunu" Genç adam arabadan indi ve kızın yanına adımladı.Tam genç kızın karşısında durdu.Ellerini siyah kotunun cebine sıkıştırdı " her denileni yapma gibi bir huyum yok " Genç adam konuşmaya başladı. " Uzun bir mevzu istersen bir yere oturalım " Alina derin nefes aldı ve " bir yere oturmaya gerek yok burada Anlat" Azat arabaya binerken " benimde yolun ortasında birşey anlatmak gibi bir huyum yok " Genç kız derin bir nefes alıp arabaya bindi. Azat arabayı sert kullanıyordu. Anlaşıldığı üzere hızı seviyordu. Alina hala anlamıyordu ne yaptığıni."Babanı hatırlıyor musun? "Alina şaşkınca baktı ve " Hayal meyal bir tek şu sözü aklımda hayalleri önemseme hayatı yaşa. " Genç adam " güzel sözmüş. " Cafeler sokağına girdi.Azat Lüks bir lokantanın önünde durdu. " Neden sordun babamı? " Azat arabadan indi ve " merak ettim ". Alina gerilmişti.Baba kavramı ona göre boştu.
Çünkü her kız çocuğunun babasıyla muhteşem anıları olurdu fakat alinanın kayda değer bir anısı yoktu.Azat elinde gri mat bir kutuyla inmişti.Cafeye girdiler.Cam kenarında güzel manzaralı bir masaya oturdular.Garsona işaret etti azat.garson hemen geldi " buyrun efendim? " Azat "bir frambuazlı pasta birde sade kahve alabilirmiyim? " Garson başıyla onayladı. Alina azata baktı. " Frambuazlı senin için onu yerken herhangi bir içecek içmiyorsun ha birde peçeteyi mutlaka üçe katlıyorsun. " Dediğinde alinanın gözleri kocaman olmuştu. " Sen bunları nerden biliyorsun? " Azat gülümsedi " bu daha hiçbirşey.Sinirlendiğinde ve telaşlandığında avucun terliyor"derken göz kırptı. Oda kimdi böyle? Herşeyi nasıl bilebiliyordu.Alina şaşkınca baktı. Bu sırada masaya siparişler geldi.azat kutuyu alinanın önüne uzattı. " Bunun içinde bir kolye var.Bu kolyeyi baban gönderdi.Senin özel bir gücün var.Ve bir babannen var.Ondan sana bir miras kalıcak.o miras siyah bir elmas o elmastan tam 3 tane var diğer ikisi koruma yerinde başka kişilerde ve beni seni korumam ve elmasa sahip çıkmam için yolladılar." Genç kızın gözleri kocaman olmuştu. "Bunlar gerçek değil mi? " Azat gülümsedi " Evet hepsi gerçek".Alina kutuyu açtı ve siyah elmas figürlü kolyeyi eline aldı.Azat ayağa kalkıp " yardımcı olabilirmiyim? " genç kız peki deyip kolyeyi azata uzattı.Azat kızın yumuşak olan saçlarını yavaşça önüne bıraktı. "Bunu taktığımda kolyenin gücüyle biraz miden bulanacak bir anlık şok geçireceksin.Ama hemen geçecek tamam mı ?" Genç kız başını onaylar şekilde salladı.kolyeyi taktı o anda midesinde kaplanların tepiştiğini hissetti.gözünün önünde birkaç şeyin uçuştuğunu farketti ve hemen gözlerini açtı. Cafede bazı şeyleri konuştular.Azatın burdaki hayatı alinanın ona geldiği gün hazırlanmıştı. Alina cafeden çıkarken bir çocuğun kafasına yukarı kattan bir demir düşeceğini görmüştü.Bunu hemen azata söyledi ve alina çocuğu ani bir hamleyle alırken azat demiri büküp toz haline getirmişti ve Alina olayın etkisiyle birkaç saniye sessiz kalmıştı. Eve vardılar. Azat özel bir bilgisayarı aldı " gideceğin okulu göstereceğim sana " Alina Bıkkınlıkla nefes verdi. " Öflemek püflemek yok küçük prenses " Alina adamın her hareketini inceliyordu.Özenle yaratılmış ince parmakları vardı damarları belirgindi. Yüzünü inceleme fırsatı bulmuştu.Keskin yüz hatları vardı çene kemiği apayrı bir hava katıyordu.Suratı karanlığı aydınlatacak derecede parlaktı.Uzun kirpikleri vardı.kirpiklerinin gölgesi suratına düşüyordu.Alina kafasını salladı ve kendine gelmeye çalıştı. Hayır aşık olamazdı değil mi? Hemde bu kadar çabuk olamaz.Daha iki gündür tanıyordu Azatı. Şimdi olamazdı yeniden olamazdı.Yalnızlığı kabullenmişken tekrar aynı hatayı yapıp kalbinin kırılmasına izin veremezdi.O günden sonra kendini hiçkimsenin üzemeyeceğine yemin ettirmişti. Azat ellerini kızın gözünün önünde salladı " daldın " genç kız " ha evet ne diyordun? " Dedi genç adamın yüzüne bakmamaya çalışarak. Genç adam birşeyler olduğunu fark edebiliyordu. " Sorun ne? " Alina derin nefes aldı ve " biz konumuza dönsek. " Ciddiyetle demişti bunu. Azat ısrar etmedi.bir kaç sayfa açmıştı.Genç adam birkaç sayfa açmıştı." bu kolyenin bazı özellikleri diğer sayfa ise okulun ve Çaylak bölümün. " Genç kız Yüzünü buruşturup " çaylak bölümü mü? " Azat bilgisayarı kızın kucağına koyarken " üst devreden başlayamazsın ilk seferde.Ilk ay çaylak ikinci ay yardımcı ve son ay koruyucu olarak bitireceksin okulunu " dediğinde sevimli bir gülümseme taktı o parlak suratına . kapıyı aralarken " benim ufak bir işim var hemen döneceğim prenses " Alinaya neden prenses diyordu.Alina arkasından " ofok bor oşom vor pronsos " diyerek onu taklit etti. Azat durup alinaya baktı. " Ayıp olmuyor mu? Hareketimi taklit etmen " Alina cevap vermedi.Genç adamda zaten izin vermeden cevap vermesine evden çıktı.
Alina okulunun sayfasını inceliyordu.Magazin haberleri dikkatini dağıttı. " bir vukuata daha imza atan Bartu Sayer bugünde sosyete bir güzelle görüntülendi. " Demekki oradada magazin haberleri varmış diyip gülümsedi.ama şu bartu Sayerin işlediği vukuatı merak etti acaba ne yapmıştı? Biraz daha altta yazıyordu. " suratını tanınmaz hale getirdiği yazıyordu.Ne saçma ama.biraz daha altındaki haber gözlerinin açılmasına sebep olmuştu.kavgalı olduğu iddia edilen soner gençle tekrar bir tartışma yaşadığı ve soner gencin kayıp olduğunu okudu alina.Cani bartu öldürdü mü ?acaba diye düşünmekten kendini alamadı.Bilgisayarı yanına koyup kendine bir kahve almaya mutfağa gitti.Amerikan tarzı bir mutfaktı.üst dolaptan fincan alırken tam önüne bir bardak düştü.Sertçe yere çarpan bardak tuz buz olmuştu.Alina " bu sakarlıkla evde kalacağım " derken cam kırıklarını topluyordu.Kolyesine hafif sinyal geldi.Ama alina anlamadı.Çünkü kolyenin özelliklerini daha okumamıştı.ensesinde bir nefes hissetti. " ben seni alırım kalmazsın evde " diyordu. Ani hareketle arkasını dönüp şaşkınca baktı ve elindeki cam kırığını gencin boynuna dayadı. " sakin ol " kızın kulağındaki kelebek figürlü küpeyi farketti " kelebeğim " genç kız " ne saçmalıyorsun ve kimsin? " Bu genç magazin haberini okuduğu Bartuydu. Genç adam birşeyler mırıldandı. " Sana diyorum " derken sesi sert ve yüksek çıkmıştı. Genç adam öpmek için eğildi.o sırada kapı açıldı ve içeri Azat girdi. " Noluyor lan burada? " Derken koşarak genç adamı kendine çevirip suratına sağlam bir yumruk attı. Alina ağlayan gözlerle azata bakıyordu.Öpülmekten kurtarmıştı.Azat bartuyu altına alıp devalarca yumruk attı.bartu pisliği ise hala sırıtıyordu.bir ara duraksadı azat ve Alinaya baktı.kız gözlerini kapatmıştı.Ve art arda gözyaşları akıyordu o güzel gözlerinden. Bartu fırsattan istifade ederek azatı üstünden attı ve " bu bir reklam arasıydı.Film tekrar başlayacak " dedi bahçe kapısından çıkarken. Azat o züppenin arkasından bir küfür savurdu.Hemen alinanın yanına koştu. Genç kız kendini hala sıkıyordu.Azat onu sakinleştiriyordu.Sıkıca sardı.alina " tekrar aynı olayı yaşayacağım zannettim.çok korkuyorum. Beni sakın bırakma " dedi yalvarırcasına.o günleri tekrar tatmak istemiyordu.Eğer tadarsa delirebilirdi.Azat ona iyi hissettiriyordu.Bütün kötü şeyler onlayken kayboluyordu sanki." Seni hiç bırakmayacağım söz veriyorum prenses " Nedensizce gülümsemişti. Bu adam ona güven veriyordu.
Azat " Hadi biraz dinlen sen bugünlük baya ağır şeyler öğrendin.Halsiz kalmanı istemiyorum " Alina " Sende benle uyusan olmaz mı ?" gülümsedi genç adam hava güzeldi.azat ortaya bir fikir attı. " Bahçeye çıksak olur mu? " Alina " olur çıkalım " derken ince bir battaniye alıyordu.Genç kız önde Azatta tam arkasında bahçeye yürüyorlardı.çimler biçilmişti.Genç kız dışarı nın kokusunu derince içine çekti.Her çeşit çicek vardı. Kuş cıvıldısı onu sakinleştiriyordu.Azat yere oturdu.dizlerini uzattı ve eliyle hafifçe dizlerine vurup " sizin için hazırlar prenses " derken iki elinide arkaya koydu.kafasını geriye atarak konuştu. Genç kız ilerledi ve azatın dizine koydu başını. Alina kendini hemen uykuya teslim etmişti. Azat alinanın saçını okşadı.nede yumuşaktı öyle.Bahar kokusu vardı saçlarında.Bütün baharı hapsetmişti saçlarına sanki. Nedensizce gülümsemişti. Bu kız ona annesini hatırltıyordu.onun kadar güzel ve muazzam kokuyordu. Her erkek annesi gibi bir kadın isterdi.Azatta onlardan biriydi. Uyurken çok masum görünüyordu. " Ne kadarda masumsun prenses " ona prenses demesini pek anlamıyordu.Aklını okumaya çalıştığında o en derindeki aşka yetişemiyordu bir türlü.her seferinde korkusunu ve heyecanını tahmin edebiliyordu.O bir Kralın kızıydı.Bir koruyucunun kral kızına aşık olması olağan bir durum değildi.Hatta yasak bile olabilirdi.Ama eğer kızın gönlü olursa bir defa konseye çıkıp bu konu tartışılabilirdi. Saatlerce böyle kalabilirdi.O herşeye değerdi.