HEY! Ortaokullular, liseliler, kısaca, 2kliler, hepinize merhabalar!
Evet, kitabı askıdan kaldırıyorum, yani, bir bölümlüğüne, sanırım.
Bu headcanonu Lev ile gece konuşurken kitabın uzun süredir devam eden pasifliğini biraz da olsa kaldırma amacıyla yazdım.
Hepinize selamı var, sizi cok özlemiş (Yalan). Şaka şaka, gerçekten de sizi inanılmaz özlüyor ve sahalara geri döneceği günü sabırsızlıkla bekliyor.
Şimdi sıra headcanonda, umarım beğenirsiniz.
***
Saçları ağarmış, eski dik ve sağlam duruşunu bir bakıma korusa da, yaşlanmanın getirdiği etkiyle hafif kamburlaşmış adam, oğluna vermek için bu anı beklediği hediyeyi yanında getirmişti ve paltosunda saklıyordu. Kalbi olağan dışı derecede hızlı atıyordu, yirmi yıldan fazladır her gün yazdığı defteri getirmişti ve bunu bırakacak olmak, çok garip hissettiriyordu. Kapıyı hafifçe çaldı ve içeri girdi.
"Merhaba, Al. Girebilir miyim?" Harry sordu.
Albus, "Tabii ki, baba." dedi.
Harry, Albus'un kollarındaki bebeğe baktı. Bir kızdı, zümrüt yeşili geniş gözleri vardı. Gözlerinin dolduğunu hissetti.
"Sana bir zamanlar verdiğim battaniyeyi hatırlıyor musun?"
"Unutur muyum hiç?" Albus gülümsedi. "O olmasaydı kurtulamazdık herhalde."
"Evet, evet," dedi Harry, dalgın bir şekilde. "Büyük annenden kalan çok manevi bir hediyeydi o, o zamanlarki ergen hormonların bunun farkına varmasa da."
"Baba!"
"Ne, yalan mı?" Harry şakalaştı oğluyla. Bir süre oğlunu inceleyip, "Bugün sana vermek istediğim başka bir hediye var ve yine, bir bakıma büyük annenle alakalı."
"Nedir o?" Albus ciddiyetle sordu.
Harry, "Çılgın bir ergen gibi delirip, onu da bir kenara atmayacağına söz verir misin?" deyip, oğluyla şakalaşmanın zevkini çıkarmaya devam etti.
"Bakıyorum da bugün "büyük baba James" modundasın." Albus yanıtladı, gözlerini devirerek.
"Çapulculuk genetiktir, bilirsin." dedi Harry.
"Fazlasıyla," Albus muzipçe gülümsedi.
"Konumuz neydi? Senin yüzünden unuttum hep. Hah, sana bir şey verecektim ben." Harry cebindeki eski deftere uzandı ve dikkatlice çıkardı.
"Bu, Albus, sen doğduğun günden beri her gün senin hakkında yazdıklarım. Bazen kısa olsa da, bunu her gün yazmaya özen gösterdim. Bunu sana vereceğim gün, senin de baba olacağın gündü, yani bugün." Harry yavaşça konuştu.
Albus kafasını salladı, babasının hâlâ söyleyecek bir şeyleri olduğunu biliyordu.
"Bunun içindeki her şeyi okuma özgürlüğüne sahipsin artık. Ama unutma, o deftere her gün, kendi çocuğun hakkında yazman gerek, ki bir gün o da kendi hayatındaki her günü senin gözünden okuyabilsin."
"Çocuğun bir gün bir ebeveyn olana kadar, bu defterin yeni sahibi, sensin." diye bitirdi Harry.
Albus siyahla kaplanmış eski defteri eline aldı ve küçük bebeğini de babasının kollarına bıraktı. Babasının, torununu kucağına aldığında yüzünde oluşan hisle içi ısındı.
Deftere baktı, sihirli olduğunu biliyordu, sınırsız sayfa sayısına sahipti muhtemelen. Defterin ilk sayfasını açtı, sesli bir şekilde okudu.
"O, senin gözlerine sahip."
Babasına olan sevgisinin taştığını hisseden Albus, ona kocaman sarıldı ve teşekkür etti. Son olarak, kalemi elinde aldı ve o deftere, ilk yazısını yazdı.
"O da, senin gözlerine sahip."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Potterhead El Kitabı | Harry Potter
Non-FictionLütfen, cahil Muggle'lara burada yer yok. SPOILER WARNING. Non-Fic kategorisinde #1 olmuş ilk Potterhead non-fic kitabı. {En yüksek - #1 in Kurgu Olmayan, 03.11.2016} Kapak: @dreamersgraphics Harry Potter Fandomu.