Sevim teyze? Anne? Ahmet amca? BABA?
Kerem'le koşarken bir anda durduğumuz için noluyor dersiniz? Eyvah düşüyoruz! Hemde onların önünde. Kerem benim üzerimden kalkmaya çalışırken tekrar düşüyor üzerime. Gitti namus! Aheeeey,aheeey! Bak birde sırıtıyor ya! Sizde orada bize bakacağınıza gelip yardım etsenize. Loooo! Kime diyorum.
''Kalksan artık'' diyorum üzerimde duran Kerem'e bakıp fısıldarken. Kerem ise kalkıp benim de elimi tutuyor ve beni kaldırıyor.
''Hoşuna gitti heralde. Hala sırıttığına göre'' diyen Kerem'e dönüp ona ölümcül bakışlar atıyorum. Hoşuma mı gitmiş? Birdaha yaparmıyııııaz Kereeeeaağm? Ama bu sefer ben senin üstüne düşeyiim? Olur mu? Gerizekalı!
''Zeynep? Ne yapıyordunuz?'' diyen anneme dönüyorum. Bak girmiş birde Sevim Teyze'nin koluna gülüşüyorlar. Anne çok meraklıysan gel sen evlen Kerem'le. Tövbe,tövbe. Ne yapıyormuşuz? Yeni hareketler deniyoruz annişkom. Şimdi izninizle Kerem'in baklavaları üzerinde amuya kalkmaya çalışacağım. Evet,evet. Aynı zaman da da top sektireceğim. Kerem'in kıkırdamasıyla koluna bir tane indirip kaşlarımı çatıyorum.Tamam birazcık cimciklemşte olabilirim. Ama kaslar balon gibi.. Ne kadar cimciklesem de birşey olmuyor. Tabii benim balonlarım hemen patlıyordu ama. Bana en kalitesiz balonları satmaya çalışan kırtasiyeci Mustafa abi! Seni de unutmadım!
''Oha!'' deyip bağırıyor Kerem. Aiiy çok mu acıdı canın? Acısın oh banane. Tabii herkesin surat ilkokulda 'Hocam ödev vardı' diyen çocuğa bakan öğrenciler mod on şeklinde Kerem'e dönüyor. Bu durumda Kerem o inek öğrenci oluyor tabii. Mööö,möö.
''Zeynep kızım neydi o haliniz öyle?'' diyen babama dönüp gözlerimi kapıyorum. İçimdeki Ressam Bob ve Zeynep hemen atağa geçiyor tabii. Buraya bir tuvalet çizeyim. Belki şuralarda korkudan sıçan bir Zeynep vardır. Malum tuvalet şart. Bu arada kendimden hiç bu kadar tiksinmemiştim gerçekten.
''Açıklayabiliriz'' diyor Kerem iki elinide birbirine kenetlerken. Kereeem neyi açıklayacak Firdevs Hanım? Bunun benimle ne ilgisi vaar? Aptallık etme Zeynep!
''Dinliyoruz'' diyen Ahmet amcaya dönüp şirin sırıtışlar yolluyorum ona. Kerem ise susuyor tabii. Düşünüyor galiba. Fırtına öncesi sessizlik bu olsa gerek. Öyle bir fırtına ki ev uçacak. Hortum felan çıkacak şuralarda biryerlerde. Acaba büyük bir fırtına çıkarsa şu camdan Ayaz'ı kucağıma atlayarak atlasam mı? Kurtuluruz evet.. O değilde bende bu şans varken, gökten dondurma yağsa benimkini Kerem kapar.
''Ya biz Zeynep'le şakalaşıyorduk.O kadar yani. Sonrada takıldık düştük.'' Ne kadar da güzel açıkladın canıms Çıplak şakalaşıyoruz ama..Yani tamam üzerimde tişört var. Ama Kerem'in tişörtü. Kerem'de cıbıldak,cıbıldak kaslarıyla dikkatimi çekiyor zaten. Edward bile güneşe çıkınca bu kadar parlamıyor be!
''Tamam açıklama yapmanıza gerek yoktu çocuklar'' diyen Sevim Teyze'yle beraber annem babam ve Ahmet amca büyük bir kahkaha atıyorlar. Nasıl ya? Bizde Kerem'le öyle melül,melül bakıyoruz. Bubaaa kızının namusu gidiyordu burada sen gülüyorsuuuuun! Zaten ailedeki herkese,ebeme bile kalsa Kerem'le tekrar evlenmemizi istiyor. Hayır sonunda alacaklar kilitleyecekler bizi biryere.
''Biz de Tuğba'lara geldik. Malum daha iki saat yolumuz var. Buradan geçerken de size uğrayalım dedik ama uğramasaydık keşke'' diyen anneme dönüp ne kadar kaş göz yapsam da anlamıyor. Sen de vur anne! Sen de vur!
''Keşke anahtarla girmeseydik Sevim'' diyor ordan Ahmet amca. Ahmet amca? Sen o kadar Amerika'lar da Alemanya'larda büyümüş insansın. Eee kökü türk tabii. Kan çekiyor. ''Çocukları rahatsız ettik baksana'' diye tamamlıyor.
