*
Hafif aydınlanmış merdivenlerden inen Dean’ı görünce göz devirmeden edemedim. Dean’ın gergin omuzları gevşemiş, bacakları öne doğru bir adım atmıştı.
“Burada ne arıyorsun ve burada olduğumuzu kim söyledi, Dean?” Robert kafesten çıkarken bende burada daha fazla durmak istemediğimden 3 basamaklı merdiveni tek seferde indim.
“Burada ne arıyorsun Dean ?” dediğimde gözleri sonunda bana dönmüştü.
“Asıl sn burada ne arıyorsun Olivia?” Ben Dean’ın sorusuna cevap vermek için ağzımı açmışken Robert benim yerime cevapladı. Ellerini kavuşturduğu için kasları neredeyse t-shirtönün kollarını yırtacak gibiydi.
Robert; “Bu seni ilgilendirmez, Sherlock. “ dediğinde Dean yüzündeki “Ciddi misin?” ifadesini sürdürüyordu. “Onu pislik yuvana mı getirdin Altın çocuk.” Dean’ın yüz ifadesi alaycıya kaçarken Ondan tiksinmeye başladığımı fark ettim.
“Dean ve Robert, şunu kesmezseniz buradan gidiyorum.” Dedim.
“Onu da kendine benzettin. Senin gibi kinci ve iflah olmaz birine döndü.” Dean’ın ağzından bu kelimeler çıkar çıkmaz gözlerim ona dönmüştü. Arkasında isminin Marx olduğunu hatırladığım iri adam duruyordu. Ama benim gözlerim sadece onun üzerindeydi. Robert’ınkiler kadar mavi olmayan gözleri üzerimde bir etki bırakmayan çalışıyordu ama işe yaramıyordu.
Hızlı adımlarım Dean’e doğru giderken onun iri cüssesi ve geniş omuzları bile korkmama neden olmuyordu.
Son üç adım kala durdum. Sinirim yatışsın diye durup gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım ama Dean yatışmama izin vermeden sinirlerime yeni bir katsayı daha ekledi;-“O da senin gibi haşin olmuş.”
Her adımıma bir kelimeyi sığdırarak konuştum. “Benim bir ismim var Dean” Sesim fısıltı gibi çıkmıştı.
“Bana ‘o’ diye seslenemezsin.” Şimdi hırıltıya dönüyordu.
“Seslenirim ve sesleniyorum. Seninle arkadaştık Olivia. Ama sen Onunla birlikte olduğundan beri ne beni ne Alex’i aramıyorsun. Sen bu hale gelirsen tabii ki de sana ‘O’ diye seslenirim. “
Gözlerim ona hüzünle baktığında o daha da canımı acıtmak istermiş gibi devam etti. “Değiştiğinin farkında değil misin Olivia. Onun gibi adi bir pezevengin, adi sürtüğü oldun.”
Kelimeleri yeni algılamıştım ki sıktığım yumruğum kendini Dean’ın yüzünde buldu. Canı acımamıştı ama şaşkınlıkla kendine gelmesi biraz uzun sürmüştü.
“Aa-oovv”
Alexander’ın sesini duyduğumda biraz geç olmuştu. Ona döndüğümde kaşları endişeyle kalkmıştı. Dean’ın yere düşmesiyle dikkatim yeniden onlara döndü. Dean altta, Robert onun üstünde birbirlerini yumrukluyorlardı.
Robert’ın ensesine tırnaklarımı geçirdiğimde havaya kalkmıştı. Ağzından tükürüklü bir küfür kaçmıştı. Eğilip bir yumruk daha atacakken tırnaklarımı daha sıkı bastırdım. Alex Robert’ı tuttuğunda Marx da Dean’e elini uzatmıştı. Dean Marx’ın elini yeni tutmuştu ki dizine attığım tekmeyle acı bir şekilde bağırdı. Yumruğum güçlü olmayabilirdi ama en azından botum oldukça sağlamdı.
Marx yüzünü buruşturduğunda sırıtarak omzuna yavaşça vurdum. Kulağına eğilip; “Buradan başka türlü nasıl çıkabilirim?” dediğimde kaşları onaylamaz bir şekilde kalktı. “Bana güvenebileceğini biliyorsun. Bu iki pisliği bir süre görmemem gerekiyor. “
![](https://img.wattpad.com/cover/12620251-288-k455798.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrım, Teşekkürler.
Teen Fiction(+18) İşte vakti gelmişti. Monoton, yıllar önce sabitlenen hayatımı değiştirmenin vakti. Belki de değişim hataydı? Geleceği göremiyordum ki, başıma gelecekler için bir tahminde bulunayım. Aslında uyarılmıştım, açık açık uyarılmıştım. Vücudumdaki le...