Merhabalaaarrr canişkolarıımm :)) Bu bölümü sizi fazla bekletmeden paylaşıyoruumm. Okumaya başlamadan önce size birkaç ipucu: Herşey bu bölümden sonra olacak, yeni bir karakter ile tanışacaksınız ve artık hikayeyi daha iyi anlamaya başlayacaksınız. Multimedya'ya koyduğum şarkıyı dinleyerek okuyun lütfen (Şarkı açılmayanlar için: Justin Timberlake-Cry Me a River) Multi'deki Harry :))
Harry POV
Eve varmıştım. Hızlıca montumu çıkarıp askıya astım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve odama çıktım. Eşofmanlarımı giydim. Kulaklığımı takıp yatağa uzandım. Cry Me a River şarkısı beni hayallere sürüklemişti. Debby.. Bu ismi her duyduğumda için sıcacık bir sevgiyle doluyordu. Elimi sıktığı o anı hatırladım. Nasıl kalbimin hızlıca atmaya başladığını.. Bütün bunları düşünmek uykumu getirmişti. Kulaklığımı çıkardım, telefonumu sehpanın üzerine koydum ve uykuya daldım.
Debby POV
Eve vardığımda saat gece yarısını gösteriyordu. Bütün pastaneyi temizlediğim için yorgun düşmüştüm. Tek istediğim yatıp uyumaktı. Odama çıktım. Üzerimdeki kıyafetleri bir kenara fırlatıp yatağıma uzandım. Gözlerimi kapattığımda o zümrüt yeşili gözleri görmüştüm. Parlıyorlardı. Yüzümde hafif bir gülümseme oluştu. Böylece uykuya daldım.
***
Sabah, telefonumun alarmının çalmasıyla uyandım. Saat sabahın altısıydı. Kalktım, elimi yüzümü yıkadım ve eşofmanlarımı giydim. Biraz sabah sporu yapacaktım. Spor ayakkabılarımı giydim, kulaklığımı taktım ve hafif tempolu bir şekilde koşmaya başladım. Evim şehirden uzak, ormana yakın bir yerdeydi. Yönümü ormana doğru çevirdim. Her adım attığımda ayaklarımın altında ezilen yaprakların sesi beni rahatsız etmişti. Sanki arkamda biri varmış gibi adımlarımı hızlandırdım.
Çok hızlı koşmuştum. Kalın gövdeli bir ağaca yaslanıp soluklandım. Bir an, kendiminkilerden başka ayak sesleri duydum. Bana doğru yaklaşıyor gibiydi. Ağacın arkasına saklandım. Bir an ayak sesleri kesildi. Kalbim çok hızlı atıyordu. Arkamda biri vardı.
Harry POV
Her sabah erken kalkmaya alışmıştım. Sabah, herkes uyurken yürüyüş yapmak hoşuma gidiyordu. Bu sabah da aynı şekilde erkenden uyandım. Kısa bir duş aldıktan sonra üzerimi giyindim ve dışarı çıktım. Güneş bulutların arasından kendini gösteriyordu. Dışarısı nemliydi. Şehirden uzak olan ormana doğru yürümeye başladım. Her sabah oraya giderdim. Sessiz ve ıssızdı -tam benlik yani. Ormana girmiştim. Her yer ağaç yapraklarıyla doluydu. Sürekli hışırtılar çıkarıyorlardı. Biraz ilerledikten sonra ileride birşeyin hareket ettiğini gördüm. İki kişi vardı. Birinin üzerinde siyah kıyafetler vardı. Diğerinin yüzünü göremiyordum ama üzerinde eşofmanları vardı. Siyah kıyafetli olan diğerini ağaca yaslamıştı. Tehdit ediyor gibiydi. Elini arka cebine attı ve birşey çıkardı; bir bıçak! Hızlıca yanlarına koştum. Siyah giyimli adama bir yumruk attım. Ne olduğunu anlamamıştı. Birden yere yığıldı, sonunda pes etmişti. Tehdit ettiği kişinin elinden tuttuğum gibi koşmaya başladım. Ormandan çıkmıştık. Kurtardığım kişinin elini bıraktım ve soluklanmaya başladım. Gözlerini dikmiş bana baktığını hissediyordum. "Harry" dediğinde birkaç saniyelik bir şok geçirdim. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "Debby" dedim şaşkın bir ifadeyle. "Beni nasıl buldun?" dedi. Sorusunu umursamadan başka bir soru sordum: "O kimdi ve senden ne istiyordu?". Kafasını önüne eğdi ve bana doğru birkaç adım attı. "Benim peşimde dolanıp duran birisi. Ondan kurtulabilmek için buraya taşındım ama beni yine bulmuş." Bunu duyduğumda gözlerimde volkanlar patlamıştı. Gidip o adamı öldüresiye dövmek istiyordum. Sakinleşmeye çalıştım ve ona doğru yaklaştım. Aramızda neredeyse mesafe kalmamıştı. Ellerini tuttum ve kulağına doğru eğildim "Korkma, artık yanında ben varım" dedim fısıldayarak. Bana bakıp gülümsedi ve "Sana söylemek istediğim birşey var" dedi. Sakin olmaya çalıştım ve "Benimde sana söylemek istediğim birşey var" dedim. Sözlerime devam ettim "Seni seviyorum" dedim ve üzerine eğilip, dudaklarına masum bir öpücük kondurdum.
Debby POV
Harry'den bunu duyduğuma inanamıyordum. Bana 'seni seviyorum' mu demişti? Buna inanmak zordu ama evet, öyle demişti. Ve şimdi, üstüne bir de beni öpüyordu. İçimden birşeyler hareketlenmişti. Kwndimi rahat bıraktım ve ellerimi saçlarında gezdirmeye başladım. Bundan hoşlanmış olmalıydı ki ellerini belime doladı. Onun sıcaklığını hissedebiliyordum. Biraz sonra beni bıraktı. Gülümseyerek birbirimize bakıyorduk. "Seni evine bırakayım" dedi. Birlikte evime doğru yürüdük. Kapının önüne geldiğimizde elimi bıraktı ve "Okulda görüşürüz" deyip gitti.
***
Okula çok hızlı gelmiştim. Gözlerim Harry'yi arıyordu. Dolabıma yaslanmış koridoru gözetliyordum ki arkamdan bir elin dokunduğunu hissettim. Döndüğümde Harry'nin zümrüt yeşili gözleriyle karşılaştım. "Merhaba" dedi gülümseyerek. Yanaklarında uçurumu andıran gamzeleri belirmişti. "Merhaba" diyerek karşılık verdim. "Hadi gel, seni Zayn ile tanıştırayım" dedi. Koridor boyunca yürüdük ve sonunda bir dolabın önünde durduk. Az sonra birisi yanımıza geldi. Gülümseyerek "Merhaba. Sen Debby olmalısın" dedi. "Evet ve sanırım sen de Zayn'sin. Memnun oldum." dedim. "Bende" dedi ve Harry'ye döndü. "N'aber dostum." dedi ve Harry'nin omzuna yavaşça vurdu. "İyilik. Senden?" dedi Harry. "İyilik. Bugün çıkışta benim evime gelmeye ne dersiniz? Birlikte film izleyebiliriz" dedi Zayn; ve bize baktı. Harry, "Neden olmasın? Senin içinde uygunsa tabi" dedi ve bana döndü. "Tabi, olur" dedim. Birlikte sınıfa doğru yürümeye başladık.
***
Okul bitmişti. Herkes evine gidiyordu. Çıkış kapısında Harry'yi bekliyordum. Kısa bir süre sonra Zayn ile birlikte yanıma geldiler. Birlikte Zayn'in evine doğru yürüyorduk. Sanırım okula biraz uzaktı.
Zayn, beyaz kapılı bir bahçeye girdikten sonra vardığımızı anladım. Burası, iki katlı minik bir evdi. Yalnız yaşıyor olmalıydı. İçeri girdik. Salon sade döşenmişti. Koltuklar beyazdı. Büyük koltuğun önünde siyah ahşap bir sehpa vardı. Onun karşısında ise duvara sabitlenmiş bir televizyon vardı. Harry, büyük koltuğa oturdu ve yanına oturmam için bana bir işaret yaptı. Geçip yanına oturdum. Elini omzuma koydu ve saçlarımı koklamaya başladı. Ellerini yavaşça belime doğru indirdiğinde kıkırdadım. "Neden gülüyorsun?" diye sordu. Gülümseyerek ona döndüm ve "Çok yaramazsın" dedim. Güldü ve anlımdan öptü. Bu sırada elinde patlamış mısır tabaklarıyla Zayn içeri girdi. "Umarım birşeyleri bölmüyorumdur" dedi ve elindeki tabakları sehpaya koydu. "Hayır Zayn, hadi gel otur" dedim gülerek ve yanımı işaret ettim. Zayn yanıma oturdu ve filmi başlattı.
Harry POV
Filmi izlemek yerine düşüncelere dalmıştım. O adamı düşünüyordum. Kimdi ve Debby'den ne istiyordu? Bu soruların cevabını bulmak zorundaydım. Debby artık benimdi ve ona bir zarar gelmesini istemiyordum. Bir an dönüp ona baktım. Filme kilitlenmişti. Boynuna baktığımda bir morluk gördüm. Sanki birşeyle vurulmuş gibiydi. Yoksa? Düşündüğüm gibi miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unforgetable
Romance"Bir kız ve kıza aşık üç erkek. İçlerinden sadece biri ona sahip olabilecek. Ama o kişi doğru kişi mi? Peki ya diğerleri yenilgiyi kabul edebilecek mi?" Macera ve aşk dolu, sürükleyici bir hikaye... İki aşkın savaşı...