7. bölüm

2.7K 107 24
                                    

Kendimi hala çok kötü ve bitkin hissediyordum. Yanımda Buğra ve önde hakkında bildiğim tek şey bize yardım ettiği olan çocuk. Arabayı o kadar hızIı kullanıyor ki kusacak gibiyim ama son zamanlarda mideme tek lokma girmiyor ki neyi kusacağım ? Hala olayları algılamakta güçlük çekiyorum. Önce gördüklerimi beynimde geri sarıp yavaş modda tekrar ileri alıyor ve böylece olayları anlamaya çalışıyorum. Sakinleştiricilerden olmalı.... Buğra ve öndeki bir şeyler konuşuyorlar . Bense anca aradaki birkaç kelimeyi hatta harfi duyabiliyorum.

"Adaml .. . ark . . şile ... yazl .. . hızlı"

Buğra'nın sesindeki endişeyi hissedebiliyorum ve ses tonunun sertliği beni ürpertiyor . Onun içinde olmak istiyorum . Ne düşündüğünü , nasıl hissettiğini bilmek. Onu keşfetmek , gözlerimin sızamadığı kuytularında gezinmek. Sadece ondan bunu istedim ve şimdi ise çoktan hastahaneden çıkmış durumdayız. Neden bana bu kadar yardım ediyor ? Sözlerimi dikkate alıyor . Nasıl onun sözleri benim için reddedilmez bir emirse o da benim sözlerimi umursuyor. Peki bir kaç günlük süreçte buna sebep olan şey ne ? Bu haldeyken bile bunları düşünmeden edemiyorum. Bu konuda kendime engel olamıyorum ve sorguluyorum . Neden? Nasıl? ve her ne kadar bir kenara atsam da hep bir soru işareti beliriyor kafamda. Buğra gerçek misin? yoksa beynimin bana oynadığı alçak bir oyunun parçasından mı ibaretsin? kalbim hep birinci şıktan taraf olsa da...

Gözlerime yine hakim olamıyorum ama kabusları da tekrar tekrar görmek istemiyorum . Off! başım çatlayacak gibi . Buğra iyi ki var . Bedenimi ele geçiren uykuya daha fazla direnemeyip teslim oluyorum sonunda. Bu teslimiyeti onun omzunda noktalıyorum . Oldukça hafif karşılıyor bedeni ağır başımı ve kuştüyü bir yastığa yaslar gibi başımı omzuna konduruyorum. Son bir kaç saniye . . Buğra omzuna yasladığım başımı dizlerine doğru kaydırıyor ve ben kilidimi bulmuş anahtar gibi yerleşiyorum onun dizine. Şimdi daha rahatım. Ve son saniye . .. Kendimi tamamen bırakırken uykunun kollarına saçlarımla oynadığını hissedebiliyorum. Parmak uçlarında bir şey var bedenimden sıyrılıp ruhuma dokunan , beni bütün kötü düşüncelerden uzaklara cennet bahçelerine davet eden bir şey.Hey kabuslar ! Böyleyken sizden korkmuyorum.

...............

Ani bir fren ile uyandım. Göz kapaklarım sadece ışığın girmesine izin verecek kadar aralandı ve sonra tekrar kapandı . Gözlerimi yarım da olsa açtığımda Buğra'nın kollarındaydım ve lüks bir evin merdivenlerinden çıkıyorduk. Evin penceresinden göz ucuyla gördüğüm kadarıyla sahil kenarındaydı bu ev. Buğra'nın gözleri basamaklara odaklanmıştı. Gözlerimin hafiften aralandığını görmemiş olacak ki evin ahşap merdivenlerinden çıkarken beni uyandıracak bir ses çıkmasın diye ağır ağır çıkıyordu merdivenleri . Ya da bu sadece Pollyanna tarzında bir yorumdu. Yavaş çıkmasının nedeni kendi ağırlığına ek olarak kucağında 45 kiloyu daha taşıması olabilirdi. Olsun .. Yine de olayları böyle yorumlamak hoşuma gidiyordu. Onun bu hareketleri ben ne hayal ediyorsam oydu.

Merdivenin sonuna  geldiğimizde bana baktı. Ben de ani bir refleks ile hafif aralık gözlerimi kapattım. Bir kaç adım attıktan sonra durdu. Gözlerimi yine hafifçe araladım. Durmasına neden olan şey bârizdi. Kapalı kapı ve kucağında ben. . Kapıyı nasıl açacaktı? Yine aynı yavaşlıkla bir adım geri çıktı. Kapının koluna odaklandığı belliydi. Gerçekten ne düşünüyordu? Sihirli bir gücü mü vardı kapılardan geçmeye yarayan ? Evet saçma sapan fantastik düşüncelerim olabilir. Öyle bir gücü yoktu tabiki de fakat daha iyisi vardı. Yavaşça sol ayağını havaya kaldırdı. O pozisyondayken nasıl beni düşürmedi bu gerçekten hayret verici. Sonra ayağını daha yukarı kaldırdı ve hızla kapı koluna yaptığı tek darbeyle açtı kapıyı. Vuruşu o kadar sertti ki kapı kolunun kırılmaması bir mucize sayılabilirdi. Gerçekten havalıydı ve kesinlikle uyandırmak istemediği için yavaş çıkmıştı basamakları çünkü kolları beni tek ayak üstünde bile taşıyabilecek kadar güçlüydü. Tezim doğrulanmıştı . Bütün yorgunluğuma rağmen yüzümde kurnazca bir gülümseme hakimdi. O yavaşça odanın içinden yatağa doğru ilerlerken onu izlediğimin çoktan farkına varmıştı . Yüzümdeki gülümsemenin kendi eseri olduğunu anlaması ise onun için çok da zor olmasa gerekti. Ben ise bunu onun yüzündeki çarpık gülümsemeden çıkarmıştım. Beni özenle yatağa yatırırken yanağımda bir serinlik hissettim. Sebebi göz yaşı damlası gibi bir şey değildi. Onu epeyi zorlamıştım ki anlaşılan alnında oluşan su damlarından biri ondan ayrılıp bana ulaşmıştı. Bunda bile bir romantizm bulmuştum ya kendime inanamıyordum. Sonra elinin tersiyle alnındaki terleri silerken derin bir nefes verdi. Onun nefesi ile etrafa kahve kokuları yayılırken uykusuzluğa daha fazla karşı gelemezdim. Uyku beni ele geçirdiğinde kahve kokusu daha da keskinleşmişti.... O her ne kadar çakmadığımı düşünse de onun alnıma kondurduğu öpücüğü hissetmemem için ölü olmam gerekirdi. Belki bu bile yeterli olamazdı...

HASTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin