''Turnuva günü BAŞLASIN!''
Leo diğer öğrenciler gibi kendisiyle aynı seviyede olan kişilerle bir birlik gibi disiplin içinde beklerken, kulaklarına dolan alkış sesi ile binlerce izleyiciye, hepsinden önemlisi tahtlarında oturan anne ve babasına baktı. Buraya gelmesinin en önemli sebebi onlara ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamaktı ki, bugün bunu yapacaktı. Enerji olarak çok daha güçlüydü, büyücü yoluna adım atmıştı, kurucu kralın asasına sahipti, enerjisini şekillendirebiliyordu. Tabii ki de bunun bir çoğunu para feda ederek kazanmış olsa da, bir kısmını saç rengini feda ederek kazanmıştı.
Kral Lux tahtından kalktığında, tüm seyirciler bir anda alkışı bitirdiler. Hepsi krallarına saygı ve hayranlık ile bakıyorlardı ki, bunun nedeni oldukça barizdi. Yıkılmaz bir kale gibi durmasına karşın, etrafındaki hale oldukça belirliydi ki bunun anlamı onun Melek Kral olarak evrimleşmesiydi.
''Bugün bu turnuvayı yapmamızın sebebi oldukça açık. Öğrencilerimizin, hayır geleceğimizin ne kadar güçlü olduğunu öğrenmek! Bu çocuklar ileride bizi ve krallığımızı koruyan kişiler olma yolunda ilerliyorlar. Aralarından çoğu Melek Beyi olacak, bir kısmı Melek Valisi, ondanda azı Melek Lordu olmayı başarabileceğinden eminim! Fakat bunun için oldukça sıkı çalışacaklarını biliyorlar. Turnuva birincisine 1000 altın verilecektir. Sadece birinci ödül alacak ve bunun için herkes varını yoğunu ortaya koymalı. Fakat ilk önce güçsüzleri yoldan çıkaralım. Karma dövüş sonucunda son 80 kişi kalana kadar herkes birbiriyle savaşsın! BAŞLAYIN!''
Aynı diğer herkes gibi Leo'da ne olduğunu ilk başta idrak edemedi. Burada yüzlerce öğrenci vardı ki, 80 kişiye kalmak oldukça zordu.
''Geri zekâlı! Bas yumruğu geç!''
Zihninde kükreyen ses ile Leo kendisine gelerek hemen önünde duran çocuğun kafasına anında yumruk atarak, çocuğun önündekilere çarparak ilerlemesiyle mücadeleyi başlatan ilk kişi oldu. Hedefini öldürmemek için tam gücünü kullanmıyordu, yoksa tanrı korusun öldürmek hiçte zor olmazdı. Bir çok öğrenci silahlarını çıkarırken, Leo sadece yumruklarıyla yetinmek zorunda olacağını biliyordu. Sese göre asasını şimdi göstermemeliydi ki, onun hiçbir zaman yanılmadığı düşünülürse tavsiyesine uymak gayet mantıklıydı. Birçok öğrenci birbirine saldırırken, etrafta çarpışan silahların sesi yankılanmaya başladığında, seyircilerin farklı farklı öğrencileri desteklemeye başlamasıyla, her öğrenci daha büyük bir hırsla rakibini bayıltmaya çalışıyordu.
ÇTONK!
Leo kendisine gelen darbe ile yana doğru devrildiğinde bunu yapan silahı gördü. Bir çekiçti ki, kullanıcısının bakışına bakılırsa, Leo'yu bilerek hedef almıştı.
''İşte senin gibi salağın sorunu. Dikkatini vermiyorsun, böylece savunmasız oluyorsun. 7 tane enerji küren olduğu için bu darbe seni sadece itse de, başka bir zaman ölüm anlamına gelebilir. Adam gibi saldır ve hedefine ulaş! 3 tavsiyen kaldı!''
Leo sesin dediklerine takılmıyordu. Ta ki son dediği ana kadar.. Karşısındaki aptal yüzünden 100 altını boşa gitmişti ki, bunu ona ödetecekti. Hızla ayağa kalktığında, eliyle rakibine gelmesi için işaret etti. Ona gücün ne olduğunu gösterecekti.
Çocuk iki eliyle çekicini sıkıca kavrayarak hızla kendisine doğru koşup, bir kaç adım kala aniden durduğunda Leo sadece bekliyordu. Şuan tüm kürelerinin gücünü kullanıyordu ki, bunun anlamı bu çocuktan kat be kat güçlü olduğuydu. Çocuk hızla çekici ona doğru savurduğunda, Leo sadece çekicin metal yüzeyini kavrayıp bekledi.
''Bir dahakine rakibini iyi seç, seni salak!''
Leo bunu söylerken, her kelimesiyle gücünü biraz daha arttırdığından dolayı bir kaç saniye sonra çekiç paramparça olmuştu. Çocuk ise şaşkın bir bakışla, elinde kalan uzun sapa bakakaldı.
Çat!
Bu sesin anlamı oldukça basitti. Leo bir adımda öne çıkarak çocuğun önüne gelmiş ve yumruğunu yüzüne basmıştı. Bunu sonucunda ise geriye doğru savrulan çocuğun, arkasında bıraktığı kan iziydi.
''Aferin, şimdi işlerini bitir de turnuva başlasın!''
Leo'nun içi beklemediği bir öfkeyle doluydu. Bunun sebebi ise 100 altının boşa gitmesinden başka bir şey değildi elbette. Yumruklarını sıkarak gözüne kestirdiği iki kişiye doğru koşmaya başladı. İkisi de birbiriyle savaştığından dolayı etraflarına bakmıyorlardı. Fakat Leo onların yanına son hızıyla varıp, aynı anda ikisinin de kafalarına doğru gönderdiği yumruklarıyla bu onların hatası oldu. Çocuklar bir anda aldıkları muazzam darbeyle birlikte bilinçlerini kaybederek sürüklenmeye başladılar.
Leo diğer öğrencilere saldırmaya geçerken, Kral ve Kraliçe aynı diğer insanlar gibi şaşkınlıkla onu izliyorlardı. Lux oğlunun aldığı darbeyle birlikte bayılacağını düşünmüştü. Fakat o metalden yapılmış bir çekici yumruğuyla sıkıp paramparça etmişti ki, bu neredeyse imkansızdı. Hızını gördüğündeyse onun 25. seviye olduğunu düşünmüştü. Fakat vücuduna baktığında 20. seviye olduğunu biliyordu.
''Bu imkansız..''
Ağzından bu kelimeler çıkarken yanında duran karısı da aynı şeyi düşünüyormuş gibi şaşkın bir şekilde oğullarına bakıyordu.
''Kralım demek istediğim buydu işte.. Prens Leo tam bir muammaya dönüştü. Savaşırken etrafında benim bile içine giremeyeceğim bir bariyer oluşuyor, sadece belli canavar sayısına ulaşınca o bariyer ortadan kalkıyor. Bu yüzden ölüme alışmış olsa gerek, çünkü ilk bariyerde vücudu neredeyse bitmiş gibiydi. Görevlilerin onu kurtarmadığını fark etse de, bunun hakkında en ufak bir söz söylemedi. Bu yüzden ne kadar geliştiğini ben dahi söyleyemiyorum. Aynı zamanda ona uygun bir silahta bulunamadı. Mithril'de bir çok silahı torunumun önünde denemiş, fakat yenilmekten kurtulamamış. Buda bir Kral Soyu için oldukça tuhaf bir durum..''
------------------------------------------------------
Leo sürekli olarak savurduğu yumrukların kime geldiğine bakmıyordu. Sürekli olarak birilerini bayıltıyor, hiç beklemeden bir diğerine geçiyordu. İlk başta öğrenciler için bu durum iyi olsa da, Leo'nun gitgide hızlanmasıyla birlikte, birbirlerini bırakarak ona saldırmaya anlaşmışlar gibi bir anda ona doğru dönmüşlerdi. Üstlik bunu sadece 10/15 kişi de düşünmemiş, aksine Leo dışındaki tüm öğrenciler belli bir yere toplanarak, kendisine doğru dönmüşlerdi.
''Bu aptallara gücün tanımını göstermen gerekiyor. Eğer bunu başaramazsan, zaten yaşamaya layık değilsin demektir.''
Leo zihninde çınlayan bu kelimeler ile, sesin ciddi olduğunu anlamıştı. Aralarında en azından kendisine göre oldukça gelişmiş bir bağ vardı. Onu artık ustası gibi gördüğünü itiraf etmese de, içten içe böyle olduğunu biliyordu. Enerjisini vücuduna yayarak, ince bir zırh oluşturduğunda, konuşmaya başladı.
''Sizin gibi aptalların bana karşı şansı olduğunu düşünmek oldukça küstahça! Ben Kurucu Kral'ın soyundan gelen en güçlü kişiyim! Lux Clast'ın yerini alacak olan veliahdım! Evrimde herkesi geçecek olan yegane kişiyim! Sizin gibi aptallar arasında en iyiyim! Ya pes edin ya da yenilmeye razı gelin!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elçi 1-2
FantasyElçi 3 adlı kitabıma davetlisiniz. https://www.wattpad.com/555480360-elçi-3-bölüm-1 Leo Clast, iki farklı kadere sahipken hangisini seçecek? Aydınlığı mı? Karanlığı mı? İşte bu seçiminde iki farklı usta ona yol gösterecek ve dünyanın geleceğine kara...