İçeri girdikten sonra iki kişilik bir masaya oturduk. Mekan baya kalabalıktı. Bu mekanı seviyordum. Sıcak bir yerdi. Sanki evimdeymişim gibi hissettiriyordu. Biz tam siparişlerimizi vermişken sazın sesi mekanı doldurmaya başladı. Sonrasın da ise içimi ısıtan bir ses o türküyü söylemeye başladı.
Cahildim dünyanın rengine kandım
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun
Ahirim sensin.
En sevdiğim türküydü. Ama sanki bugün daha anlamlı gelmişti kulağıma. Sanki önceden sadece bir türküymüş de şuan anlam kazanmış gibiydi Türkünün verdiği huzura bıraktım kendimi. Dinlemeye,eşlik etmeye devam ettim. Söyleyen sanatçıya dönüp baktığım da bir anlamı yoktu sanki. Sıradan bir sanatçıydı. İşini yapıyordu.
Ama sesi...
Sanki sesi duyduğum en güzel sesti. Sonrasın da türküler sırayla söylenmeye devam etti. Garsonların samimiyeti,ilgileri orayı daha çok sevmeme sebep oluyordu. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyor gibiydik. Ben türkünün verdiği huzura dalmışken Ayşen'in sesiyle ona döndüm.
''Canım ne güzel söylüyor değil mi? Valla iyi ki gelmişiz. Burası harika bir yer. Burayı ilk geldiğimiz günden beri seviyorum. İnsanları sıcacık. Bence buraya daha sık gelmeliyiz hayatım.''dedi
Bende Ayşen'e hak verdiğimi söyler gibi gülümseyerek başımı salladım. Konuşarak türkülerden maruz kalmak istemiyordum. Sadece dinlemek,bu sesi dinlemek istiyordum. Herşey güzelce devam etti. Gecenin sonuna geldiğimiz de Ahmet abi yanımıza gelip bizle sohbet etmeye başladı. Ahmet abi Ayşen'in sevgilisiydi. Buraya ilk geldiğimiz günden itibaren ilk başta pek hoşlanmasalar da sonradan aşık olmuşlardı birbirlerine. Güzel de bir ilişkileri vardı. Ahmet abiyi bende seviyordum. Sonrasın da ise beklenmedik şeyler olmaya başladı. Ahmet abi birdenbire bana dönüp ''Kardeşim. Bakıyorum da Koray'dan gözlerini alamadın bütün gece. Hayırdır? Varsa birşey yardımcı olalım? ''dedi.
Ahmet abinin söylediği şeylere anlam veremeyerek konuşmaya başladım.
''Neyden bahsediyorsun abicim sen? Koray da kim? Kimden alamadım gözlerimi? Anlayamadım.''
Ahmet abi sahneyi işaret ederek bana kimden bahsettiğini gösterdi. Demek Koraydı adı. Bu güzel sesin sahibinin adı Koraydı. Birdenbire kendime kızdım. Ne yapıyordum ben. Adından banane. Neden umrumdaydı ki? Ahmet abiye dönüp kendi kızgınlığımı ondan çıkardım.
''Benim kimseden gözlerimi alamadığım falan yok. Sahne de olan birini izledim herkes gibi. Lütfen birdaha böyle şakalar yapmazsan sevinirim Ahmet abi. '' diye çıkıştım. Ahmet abi ise sanki söylediklerimi duymamış gibi konuştu. ''Güzelim Koray benim yiğenim. Çok iyi çocuktur. Düşüncelidir. Kalbi temizdir. Seni de tanıyorum. Seninde kalbin yüzün kadar güzel kardeşim. Bence bir düşün. Kendi kararını kendin ver. ''dedi.
Ne düşündüğümden bile haberim yoktu. Sadece Ayşen'e ''hadi kalkalım geç oldu.''diyebildim. Ve mekandan hızlıca ayrıldık. Ayşen yol boyu sürekli Koray'dan bahsetti. Ne kadar güzel bir sesi olduğundan,karizmatik olduğundan ve çok yakışacağımızdan. Bir an olsun düşündüm. Evet sesi huzur vericiydi. Ben bunu düşünürken sanki birden kulağıma sesi gelmiş gibi bir his oluştu içimde. Sonra gözlerimi hızlıca açıp saçmaladığımı düşündüm. Ama Ayşen'in susmaya niyeti yoktu.
''Ben hemen çocukla evlen demiyorum ki. En azından tanımaya çalış. Ne zarar gelir? Hem Ahmet'in yiğeni. Ahmet'i biliyorsun. Kötü çocuğa benzemiyor zaten. Sadece tanımak. Ne kötülük var bunda? Hatta bence ilk adımı biz atmalıyız.''deyip telefonumu elimden aldı birden. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. İlk önce Ahmet abinin sayfasına girdi. Sonra ise Koray'ı buldu. Ve istek gönderdi. Ben daha ''dur yapma.''diyemeden,o çoktan isteği göndermişti bile. Sinirden ellerim uyuştu. O an Ayşen'e vurmak istedim. Tam bağıracakken telefonumun ışığı yandı. Telefona bakmamla gözlerimin iri iri açılması bir oldu. Takibime hemen geri dönmüştü. Bir an için mutlu olduğumu hisseder gibi oldum. Sonra ise kendi kendime konuşmaya başladım. ''Saçmalama Sinem. Sanatçı adam. Onu takip eden bir sürü kız vardır. Tabi ki hemen dönüş yapacak sana. Senden o kızlardan birisin işte.'' Bu düşüncelerden sıyrılıp kendimi hemen eve atmak için adımlarımı hızlandırdım.
Yatağıma sonunda yatabilmiştim. İçimdeki ses susmuyordu. İnadı bırakıp profiline bakmaya karar verdim. Gerçekten güzel bir yüzü,karizmatik bir duruşu vardı. Nasıl olurdu da bir çok kez sahnesine gitmeme rağmen dikkatimi çekmemişti. Tam o sırada Ayşen geldi yanıma. Profiline baktığımı görünce hemen üstüme atladı.
''Hadi ama Sinem. Bırak şu inadı. Sende hoşlandın işte. Neden kaçıyorsun? Neden inkar ediyorsun? Hadi ona mesaj atalım. Eğer cevap vermezse sana söz birdaha adını anmayacağım.''dedi Ayşen. Bir an bağırmak için kendimi hazırlamışken,Ayşen'in çenesinden kurtulmanın tek yolu dediği şeyi yapmam gerektiğini düşününce susturdum kendimi. Ve sadece ''tamam.''diyebildim. Ayşen bu cevabı beklemiyordu sanırım. İri gözlerle bana bakıyordu. Ama umursamadım. Telefonu aldım. Mesaj sayfasına girdim ve adını yazdım. Ellerim titriyordu. Ama kurtulmanın tek yolu buydu. Tam ne yazacağımı düşünürken Ayşen telefonu elimden çekiverdi.
''Ben hallederim tatlım. Ne yazsak? Buldum ! Sahneyi erkenden bırakıp gitmesine üzüldüğünü yazacağım.''dedi ellerini hava da sallayarak. Sesimi bile çıkarmıyordum. Ne olacaksa olsun ve bitsin istiyordum. Mesajı gönderdikten sonra telefonu kenara koyup duşa girmeye karar verdim. Duştan çıktığım da ilk yaptığım şey telefona bakmak oldu. Birden afalladım. Ne yapıyordum ben? Mesaj mı bekliyordum? Tabi ki hayır. Telefonu fırlatıp üstüme giyinmeye başladım. O gece mesaj gelmedi. Ertesi sabah uyandığım da içimdeki ses mesaj kutuma bakmam gerektiğini söyledi. Girdim. Ve onun isminin üzerine tıkladım. Gördüğüm şey hem pişman olmama hem de içimde bir burukluğa yer açtı. Görüldü yazıyordu.
Görüldü...
Ve cevap yoktu. Kendimden o an nefret ettim. Ne bekliyordum ki. O tanınmış herkesin bildiği biriydi. Onun için diğerlerinden farkım yoktu.Tam o sırada Ayşen aradı. Ve akşam yine o mekana gideceğimizi söyledi.
''Asla. Asla o mekana birdaha gelmem Ayşen. Beni ne duruma düşürdün haberin var mı? Mesaj attırdın. Üstüne bide görüldü yapıp cevap vermedi. Ben oraya birdaha adımımı atmayacağım. Sakın ısrar etme.''deyip telefonu suratına kapattım. Bu öfke miydi yoksa üzgün müydüm? Bilmiyordum. Telefonumun sesiyle düşüncelerimden kurtuldum. Arayan Ahmet abiydi.
''Duyduğuma göre akşam gelmeyeceğini söylemişsin. Akşam burda ol yoksa kalbini kırarım.''dedi Ahmet abi.
Onun bu emirli konuşmasına sinir olmuştum.
''Gelmek istemiyorum Ahmet abi. Ve birdaha da gelmeyeceğim.''dedim. Sesimdeki kırgınlığı anlamasın diye dua ettim içimden.
''Bak Ayşen bana anlattı. Ben Koray'la konuşurum tamam mı? Belki bir açıklaması vardır. Önyargılı olma. Ve akşam buraya gel. Eğer birdaha istemezsen gelmezsin. Anlaştık mı?''dedi Ahmet abi.
Ne desem ikna edemeyecektim onu. Akşam oraya gitmezsem hem Ahmet abinin hem de Ayşen'in çenesinden kurtulamayacaktım. Hem belki de dediği gibi bir açıklaması vardır. Son kez. Sadece bir kere daha gitmeye karar verdim. Sonra onu da sesini de unutacaktım.
Saat 19:00 olmuştu. Hazırdım ve Ayşen'i bekliyordum. Ayşen'in ''hazırım hadi çıkalım.''demesiyle kapıya doğru yöneldim.
Gelmiştik. Ve benim kalbim duracaktı. Neden böyle hissediyordum bilmiyorum. Ama bitecekti herşey. Sabretmeliydim. İçeri girip Ahmet abinin ayırttığı yere oturdum hemen. Etrafıma bakamıyordum. Sanki utanç verici birşey yapmışım da yüzüne bakmaya cesaretim yokmuş gibi hissediyordum. Sonra ne mi oldu? Tekrar o ses. İçimdeki herşeyi alıp götürdü. Yine o ses ve yine en sevdiğim türkü...
Hep sen mi ağladın
Hep sen mi yandın
Bende gülemedim yalan dünya da
Sen mi gönlünce mutlu mu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünya da
Ah yalan dünya da yalan dünya da
Yalandan yüzüme gülen dünya da.
Sanki bütün duygularım gitmişti. Öfkem,utancım,kızgınlığım. Hepsi gitmişti. Sadece sesi vardı.
İçimi huzur kaplayan sesi....
Gecenin sonuna geldiğimiz de Ahmet abi Koray'la bize doğru yürümeye başladı. Kalbim sanki ağzım da atıyordu. Neden bu kadar hızlıydı anlam veremedim. Neler oluyordu bana? Ellerim uyuştu. Bayılacak gibi hissediyordum. Ahmet abinin sesiyle irkildim birden.
''Yiğenim. Bu Ayşen. Sevdiğim kadın. Biliyorsun zaten. Bu da benim güzel kardeşim.''dedi beni göstererek. Birden Koray'a döndü gözlerim. Elini uzattığını farkedince bende hemen elimi uzattım. ''Ben Koray. Memnun oldum.''dedi.
''Sinem.''diyebildim sadece. Hissettiğim şeylere anlam veremiyordum. Sanki derine inersem beni birşey çekecekmiş içine hapsedecekmiş gibi hissediyordum. Kendime geldim. Ve kalkmak için Ayşen'e işaret yaptım. Ahmet abi bıraktı bizi. Eve girdiğim de kendimi yatağa atıp düşüncelerimle boğulmaya başlamıştım bile. Kendime diyordum. Hayır. Şimdi değil. İstanbuldan bu yüzden gelmiştim Yalova'ya. Tekrar yaşayamazdım. Tekrar üzülemezdim. Kendime söz vermiştim. Ve tutacaktım. Birdaha o mekana gitmeyeceğime dair kendime söz verdim. Unutacaktım. Hem iki günlük bir insanı unutmak zor olmamalıydı. Hem daha Koray'ı tanımıyordum bile. Nasıl biri olduğu hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Sahi kimdi bu çocuk? Neden böyle hissettiriyordu? Bu düşünceleri bir kenara bırakmaya karar verdim. Artık uyumam gerekiyordu.
Tam üstümü değiştirip uyuyacakken telefonuma mesaj geldiğini gördüm. Mesajı görmemle olduğum yerde kalakalmam bir oldu. Hiç beklemediğim bir şey oluyordu. Ve ben kendime tam söz vermişken şuan ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece şaşkın bir şekilde oturmuş telefona bakıyordum. Mesajın geldiği adı gördüğüm de ise içim bir tuhaf olmuştu. Mesaj ondandı. Koray'dan...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK SAZI
RomanceTANITIM. Herşey üniversite için arkamda bırakıp geldiğim bu şehir de başladı... Aşktan nefret etmiştim. Bir daha kimseyi sevmeyeceğime yemin etmiştim. Ama olmadı. Yepyeni bir şehir yepyeni bir aşk getirmişti bana. Zor olacağını biliyordum. Ama pes e...