Günler geçiyordu. Ramazan ayına gelmiştik bile. Okulların kapanmasına az kalmıştı. Bir yandan üzülüyordum. Eve dönecek olma fikri kötü hissettiriyordu. Dönmek istemiyordum. Hemde hiç. İlk iftar günü dışarda yemek istiyordum. Aklıma ise kim geliyordu tahmin edin. Evet evet.
Hiç düşünmeden mesaj attım.''Akşam iftara çıkalım mı?''yazmıştım.
Çok geçmeden cevap gelmişti.
''Başka zaman olsa olur mu? İşlerim var bugün.''yazdığını görünce modum düşmüştü. Hep işi vardı. Her seferin de problem çıkıyordu.
''Tamam o zaman.''demekle yetindim sadece. Diyecek birşey bulamıyordum çünkü.
Yine de dışarda yemek istiyordum. Eda'yı aradım.
''Kanka iftarı dışarda yapalım mı?''dedim.
''Olur kanka yapalım. Hazırlan buluşalım.''dedi itiraz etmeden. Bu kızı seviyordum. Ne desem tamam diyordu. İkiletmiyordu beni.Çok geçmeden hazırlanmaya başladım. Kot bir pantolon ve kot ceket giydikten sonra makyajımı yapmaya başladım. Saçımı da maşa yaptıktan sonra sanırım hazırdım. Orucun verdiği yorgunlukla vücudum halsizdi. Çok acıkmıştım.
Çantamı alıp çıktıktan sonra Eda'yı arayıp buluşacağımız yeri söyledim. Yurdum merkeze yakın olduğu için hemen gelmiştim zaten mekana. Eda da kapı da bekliyordu beni. İçeri girip oturduktan sonra siparişleri verdik.
''Çok acıktım ya. Valla.''dedi Eda.
''Al benden de o kadar.''dedim.
Ezana az vakit kalmıştı. Yemeklerimiz gelmişti. Bir an önce yemek istiyordum.
Kısa bir süre sonra ezan okununca yemeğe başlamıştık bile. Şuan gözüm kimseyi görmüyordu. Tamamen yemeğimle ilgileniyordum.
Yemeğimiz bittikten sonra çay söyledik iki tane. Hem sohbet ediyor hem de çay içiyorduk.
Bir ara arkamı döndüm etrafa bakmak için. Arkamı dönmemle öylece kalakalmam bir oldu.
Koray.Koray olması değildi beni şaşırtan. Kolunda bir kız olmasıydı. Benim tarafa doğru döndüğünü gördüğüm de önüme döndüm hemen. Beni görmesini istemiyordum.
Tam çaprazıma oturduğun da küfür ediyordum içimden. Görüş alanımdaydı. Ve ben onu görmek dahi istemiyordum. Hele ki bir kızla. Onu gördüğüm andan itibaren içimi sıkıntı kaplamıştı çoktan. Ağlayacak gibiydim ama sıkıyordum kendimi. Hayır şimdi değil. Şuan değil. Beni üzen ise bana işlerim var demişti. Bu muydu işi? Kız mıydı?
Etrafıma bakar gibi yaptığım da göz göze geldik.''Napıyorsun?''dedi uzaktan.
''Oturuyorum sen napıyorsun?''dedim gülümseyerek. İçim acıyordu. Ama gülmek zorundaydım.
Soruma karşılık gülümsedi ve masasını gösterdi. Gülümsedim bende. Korkuyordum. Kızla tanıştırmasından korkuyordum. Zor tuttuğum gözyaşlarım dökülebilirdi her an. Hızla önüme döndüm gülümseyip. Arada bir çaktırmadan baktığım da kızla sohbet ediyordu.Evet çoğu zaman üzülüyordum. Ama bu başkaydı. Onu başkasıyla görmek canımı acıtıyordu. Nefes alamıyordum sanki. Onun başkasına ait olma düşüncesi boğuyordu beni.
Çok geçmeden kızla birlikte kalktılar. Kız Koray'ın kolunda yürümeye başladılar. Bense arkalarından bakmakla yetiniyordum.
Daha fazla tutamadığım gözyaşlarım dökülmüştü işte. Dayanamamıştı gördüklerine kalbim. Acıttı dedim ya. Lafta değildi bu. İçimin yandığını hissediyordum iliklerime kadar. Benim hayalimi yaşıyordu bir başkası. Nasıl üzülmeyeyim?
Kaybolmuşlardı çoktan. Ama ben hala gittikleri yere bakıyordum.''Sinem. Canım bak yapma. Burda değil. Yurda gidince beraber ağlarız. Toparla kendini.''diyen Eda'ya döndü bakışlarım. O böyle deyince daha da çoğaldı ağlayaşım. Tutamıyordum işte. Elimde değildi. Engelleyemiyordum. Neden diyordum kendi kendime. Neden? Neden ben değilim. Neden bana ait değil. Neden elini tuttuğu ben değilim. Kendi içimde sorduğum sorulara cevap bulamıyordum.
Gözlerim yanıyordu.Çok geçmeden kalktık bizde. Bir an önce yatağıma girip sabaha kadar ağlamak istiyordum.
Yurda geldiğim de ruh gibiydim sanki. Üstümü çıkarmadan yatağın kenarına çöktüm bir an. Aklıma onları gördüğüm an gelip duruyordu. Ben bunu düşündükçe daha çok ağlıyordum. Başka birinin ona dokunduğu düşüncesi bitiriyordu beni. Nefesimi kesiyordu. Hiç birşey yapamıyor olmam da üzüldüğüm şeyler arasındaydı. Siz hiç çağresiz kaldınız mı? İnsanı bitiren iki şey vardır. Çaresizlik ve ikilem de kalmak. İnsanın bütün benliğini alıp götüren iki şey...Çağresizdim. Ağlamaktan başka birşey yapamıyordum. Ağlamam hıçkırıklara döndüğün de ise tamamen bırakmıştım kendimi. Bağırmak istiyordum. Birşeyleri kırmak istiyordum. Dağıtmak istiyordum. Acımı bir yerden çıkarmak istiyordum.
Ne kadar bağırırsam bağırayım geçmeyecekti benim acım. Ne kadar anlatırsam anlatayım geçmeyecekti.
Bir süre ağladıktan sonra toparlandım. Üstümü değişip bahçeye attım kendimi. Ve tabi ki iki dostum da beni yalnız bırakmadı.
Çay ve sigara...Durduramıyordum kendimi. Unutamıyordum o gördüğüm şeyleri. Durduramıyordum gözyaşlarımı. Şimdi ne yapacaktım? Hiç birşey.
Düşüncelerimle boğuşurken Bekir amca geldi yanıma. Bekir amcam. Baba yarım.
''Sinem. Ne oldu? Ne bu halin?''diye sorunca tekrar başladım ağlamaya.''Canım acıyor Bekir amca. Canım çok yanıyor. Ne olur birşey yap. Kurtar beni. Nefesim kesiliyor.''diyordum hıçkırıklarımın arasından.
''Ah benim güzel kızım. Yetmedi mi üzüldüğün? Yine ne yaptı?''dedi Bekir amca.''Başka bir kızla gördük Bekir amca. Başkasına ait olduğunu gördüm. Olmasın Bekir amca. Benimde olmasın ama başkasının da olmasın ne olur.''dedim.
''Tamam sakin ol. Geçecek herşey geçecek.''dedi Bekir amca sırtımı sıvazlayarak. Bana üzüldüğü bakışlarından belliydi. Bir çok kez görmüştü bu halde beni. Üzülüyordu bana. Ben bile üzülüyordum kendime. O nasıl üzülmesin.
''Geçer dimi Bekir amca? İçimdeki bu acı geçer dimi? Nefes alabilirim dimi? Bekir amca. Geçer de. Unutursun de. Bitecek de.''dedim. Biliyordum bitmeyeceğini. Ama umut işte. Birinin umuduna ihtiyacım vardı. Biri geçecek deyince geçecekti sanki.
''Zor olacak. Ama bitecek kızım. Canın çok yanacak. Daha kötü günlerin de olacak. Ama geçecek. İnan bana geçecek.''dedi Bekir amca.''Canım acıyor Bekir amca. Kalbim ağrıyor. Ben dayanamıyorum. Onun başkasına ait oluşunu izleyemiyorum. Bekir amca ne yapiyim söyle. Ne olur söyle. Ben ne yapayım söyle. Nasıl geçer bu acım söyle.''derken hıçkırarak sarılmıştım Bekir amcaya. Deli gibi ağlıyordum. Hıçkıra hıçkıra kıvranıyordum Bekir amcanın kucağın da.
Gözlerim ağrıyordu. Yorgun düşmüştüm. Elimi oynatacak gücüm kalmamıştı. Bekir amca ise dönmüştü kulübesine. Bense hala oturuyordum aynı şekilde. Ağlamıyordum artık. Ama acıyordu hala içim. Erkekler anlamıyordu işte. Bir hareketin veya bir lafın bizi nasıl mahvettiğini anlamıyorlardı. Hayatımızı nasıl mahvettiklerini anlamıyorlardı. Koray da öyleydi işte. Belki de hala o kızla yanyanaydı.
Bu düşünce bana sanki karşımda oturuyorlarmış gibi hissettirmişti. Gözlerimi sıktım sonra. Düşünmeyecektim. Söz vermiştim ben kendime. Olmayacaktı bir daha. Aşık olmayacaktım kimseye. Yine aynı şey olmuştu. Yine o kuyuya düşmüştüm. Yine benim canım yanıyordu. Yine ben üzülüyordum. Hep aynı hikaye.
Çok geçmeden yatağıma girmiştim. Başımın ağrısından uyuyamıyordum. Kendimi fazla kasmıştım sanırım. Vücudum halsiz düşmüştü. Gözlerim kapanıyordu. Tam uykuya dalacakken mesaj sesiyle irkildim bir anda. Telefona baktığım da ise şaşırmam uzun sürmemişti. Koraydı. Bana mesaj atmıştı. Bana mesaj atmıştı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK SAZI
Roman d'amourTANITIM. Herşey üniversite için arkamda bırakıp geldiğim bu şehir de başladı... Aşktan nefret etmiştim. Bir daha kimseyi sevmeyeceğime yemin etmiştim. Ama olmadı. Yepyeni bir şehir yepyeni bir aşk getirmişti bana. Zor olacağını biliyordum. Ama pes e...