3- yakalandık

5.2K 604 130
                                    

Karmakarışık. 

Jungkook şu anki hislerini ifade edebilmek için en uygun kelimeyi arıyordu ve evet, karmakarışık tam da aradığı kelimeydi. Çocuğun bu kadar yakınında olması onu inkar edemeyeceği kadar mutlu etmişti ama sorun da bir bakıma tam bu noktada başlıyordu çünkü hadi ama, çocuk buradaydı işte. Ayna kafayı falan yememişti, tamam belki biraz yemiş olabilirdi ama gördüğü çocuk gerçekti işte. Aynayı suçlayıp yoluna bakması gerekiyordu, var olup olmadığını bile tam olarak bilmediği bir çocuğu birkaç gün daha kafasına takar sonra da hiç olmamış gibi devam ederdi. Etmeliydi.

 Fakat tahmin edebileceğiniz gibi, evren her zaman oturduğu rahat koltuğa yine kıçını yayıp keyif kahvesini höpürdetirken bıyık altından gülüyordu, işini iyi yaptığını biliyordu elbet, Jungkook yakalanmanın verdiği endişeyle apar topar önüne döndüğünde de kahvesinden koca bir yudumu boğazından aşağı yuvarlamıştı. İşini kesinlikle çok iyi yapıyordu. 

Jungkook gün boyu çocuğu düşünmüştü ve şimdiden bunun berbat bir şey olduğuna kanaat getirmişti. Zamanını başkasını düşünerek geçirmek onluk bir şey değildi ve bunu elinde bir asa tutarken yapmak kesinlikle akıl kârı değildi ki bugünkü Büyü dersinde asasından fışkırıp bütün sınıfı mahveden suyla bunu yeterince tecrübe etmişti. Pekala, her şey sabah Taehyung'un siyah saçlıyı bulmasıyla başlamıştı. Aklının karışık olduğunu bilmeyen yoktu elbet ama burnunun dibinde biten çocuk her şeyi daha da karışık hale getirmişti onun için. Birini dikizlerken yakalanmanın verdiği utançla bir daha arkasını dönememiş, aklı ondan beş metre ötedeki çocukta olduğu için midesi boş kalmıştı ve en kötüsü de Taehyung hem ona Slytherin hakkında birkaç şey zırvalarken hem de ağzına bir şeyler tıkmakla meşgulken siyah saçlı olan çoktan salonu yanındaki arkadaşıyla terk etmişti ve Taehyung bunu o kadar sonra fark etmişti ki Jungkook sadece bayılana kadar kafasını yemek masasına vurmak istemişti.  

Neyse ki akşam yemeğine çok az kalmıştı. 

Jungkook saatlerdir bir o yana bir bu yana döndüğü koltukta tırnaklarını kemirirken bugün bilmem kaçıncı kez Taehyung'un sitemli sesi kulaklarını doldurdu. 

"Neden bir Slytherin'li olmak zorunda ki?" Kollarını birbirine bağlamış, bakışlarını arkadaşı ve yanmayan şömine üzerinde dolandırıyordu. Alışık bir görüntü olarak ortak salonda onlardan başka biri yoktu. Diğerleri genelde okulun diğer -daha eğlenceli- yerlerinde oluyordu ya da en kötüsü derslerde yorulan tipler yatakhaneden çıkmıyorlardı ve eh, kimsenin de bununla bir derdi yoktu. Hem Jungkook etrafta kimsenin olmamasının rahatlığıyla istediği gibi siyah saçlı olan hakkında konuşabiliyordu. 

"Takıldığın tek ayrıntı bu mu?" Dedi Jungkook, elini ağzından çekmiş, koltukta biraz daha yayılmıştı. "Sürekli bunu söyleyip duruyorsun." 

"Elbette bu!" Esmer olan bir ton yükselen sesiyle oturduğu koltukta dikleşip sırtını gerdi. " O binadan birinin iyi olma ihtimali yok." 

Kaşlarını çatmış, işaret parmağını tehdit edercesine Jungkook'a doğru uzatmıştı. " Yaklaşma o çocuğa." 

"Saçmalama, Taehyung." Derin bir nefes verdi. "Oradan kimseyi tanımıyorsun bile."

"Tanımak isteyen de yok zaten." Çok kötü bir şeyden bahsediyormuş gibi burnunu kırıştırmış, kaşlarını çatmıştı.

İşte, Jungkook bunu anlamıyordu. Savaş yıllar önce bitmişti ve o olaydan sonra niceleri bu okula gelip gitmişti bile ama nefret her zaman aynı sıcaklığıyla yerinde duruyordu. Herkesin böyle düşündüğünü sanmıyordu ama büyük bir çoğunluk vardı işte. İnsanlar hala Slytherin binasına kötümser bakışlar atıyor, geride kalan üç bina kendi aralarında iyi anlaşırken sadece yılan deseni taşıyan o bina diğerlerinden ayrı kalıyordu ve bu Jungkook için saçmalığın daniskasıydı. Onları bu kadar dışlayan kendilerinden başkası değildi. Hiçbirine bir şans tanımıyor, kötü damgasını gördükleri yerde üzerlerine yapıştırıyorlardı. Tanımadan birilerini yargılamak hiçbirinin vazifesi değildi ama bunu anlatmak göründüğü kadar kolay değildi. Eh, bir de anlatacağınız kişi Taehyung'sa eğer hiç ama hiç kolay değildi."

mirror of erised ϟ yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin