11- tuğlalar dizdim ayaklarım altına

4.2K 465 141
                                    


  "Şu asanı gözümün önünden çek."

Jungkook, kısa boylu çocuğun gözlerindeki parıltıların yerini mat bir siyaha bırakmasını an be an izlerken diğeri aralarındaki birkaç kalp atışlık o sessiz anı bölmüştü. Yüzüne her zaman profesyonelce oturttuğu o düz ifade kendini tekrar belli ediyordu ama hayır, Jungkook bu sefer görmüştü. Çocuk bir şeyler saklıyordu, emindi.

Asayı tutan elini aşağı indirip çocuğun suratını incelemeye devam etti. "Şimdi, sorumu cevapla. Neden buradasın?"

"Sen neden buradasın?"

"İlk ben sordum." Jungkook, bu sefer çocuğu elinden kaçırmamakta ısrarcıydı ve kesinlikle bir şeyler yakalayana kadar pes etmeye niyeti yoktu.

"Neden sana hesap vermek zorundayım ki? Çekil önümden." Yoongi, sinirle tısladı. Titreyen ellerini pelerinin içine saklayıp ifadesini sabit tuttu. Jungkook, diğerinin asılsız emrinden hiç etkilenmemiş gibi hala önünde duruyordu ve sanki birkaç saniye öncesine kıyasla daha yakınına girmişti.

"Sadece basit bir soru sordum, cevapla işte." Jungkook, asasındaki ışığı söndürüp ikisini sadece camdan içeri giren ay ışığına gömerken kollarını göğsünde çaprazladı. "Cevaplamazsan çekilmem."

"Hah," Yoongi ani bir atak yapıp sağ ayağına öne atmadan önce küstahca mırıldansa da Jungkook'un refleksleri bir hayli kuvvetliydi.

"Kötü bir şeyler yapmıyorsan şayet, kaçmana da gerek kalmaz. Neden kaçıyorsun, Yoongi?" Gözleri yoğun bir ilgiyle diğerinin bakışlarını esir almışken hayıflandı. "Neden benden kaçıp duruyorsun?"

Yoongi, çocuğun sesindeki bariz kederle gergince yutkundu. Saat gecenin bilmem kaçıydı, uykusu hiç gelmemeye yemin etmiş gibi kaçıp gitmişti, bu soluk tenli çocuk tarafından esir alınmıştı ve istese onu hareketsiz bırakacak kelimeler dilinin ucundaydı ama yapmadı. Elleri pes etmişcesine iki yanında serbestçe duruyordu ve omuzları hafifçe çökmüştü.

Bu Jungkook'un karşısında gardını indirdiği ilk seferdi.

"Senden kaçtığım falan yok, Jeon Jungkook." Diğerinin bakışlarına karşılık verirken hiç çekinmeden cevapladı. Yalan değildi sonuçta. "Sana özel ders bile veriyorum sense karşıma geçmiş senden kaçtığımı söylüyorsun. Saçmalık."

"Öyle değil," Jungkook, diğerine katılsa bile bahsettiği şey sadece fiziksel bir kaçış değildi. Yoongi, o da dahil olmak üzere herkesi kapı dışarı etmiş gibiydi ama hissediyordu, kendisine daha keskin bir soğukla karşı koyuyordu. Ders vermesinin hiçbir farkı yoktu, kapılarını Jungkook'a açmadığı sürece iki yabancıdan başka bir şey olmayacaklardı ve Jungkook hiçbir cevap alamayacağı bir kapının zilini çalmak zorunda kalmaktan korkuyordu. Çocuğun kendisini hiçbir zaman kabul etmeyeceğinden korkuyordu. İtiraf etmeye korksa da, olayın sadece kafayı yemiş bir ayna olmadığını çocuğun gözlerinin içine bakarken acı bir gerçeklikle fark ediyordu. Yoongi'yi yanında istiyordu. İlk defa birinin hayatına girmek için bu kadar uğraşıyor, ilk defa birinin kapısının önünde çaresizce yere çöküp bir cevap için yanıp tutuşuyordu.

Garipti.

Jungkook, böyle biri değildi. Hayır, kesinlikle böyle biri değildi. O her zaman kendi köşesinde oturur, insanların ona gelmesini beklerdi. Gelmeselerdi de sorun olmazdı. Kendi yalnızlığında boğulmakta hiçbir derdi yoktu. Hem, yanında çoktan Taehyung adında ihtiyacı olan her şeye sahip biri vardı. Daha fazlasına ihtiyacı yoktu. Hep böyle düşünmüştü ama arkasına dönüp baktığında, bu düşünce duvarından geriye sadece birkaç tuğla kaldığını ürpertici bir çıplaklıkla fark etmişti. Diğer tüm tuğlalarını siyah saçlı çocuğun uzun duvarlarını aşmak için ayaklarının altına almıştı ve almaya devam ediyordu, geriye kendinde hiçbir şey kalmasa da devam edeceğini biliyordu ve bu oldukça garipti.

mirror of erised ϟ yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin